30 Eylül 2019 Pazartesi

"Kandıralı! Sen de!"

—Efendim! Ekrem İmamoğlu AFAD toplantısına çağırıldı mı, çağırılmadı mı?
—Ne bileyim ben! Sonra niçin zor soruları bana soruyorsun?
—Bu sorunun neresi zor? Çağırıldı ya da çağırılmadı diyeceksin. Çok mu zor bunu söylemek?
—Taraflar bilir bunu.
—Taraflardan biri çağırılmadım diyor, diğeri çağırdık diyor. Hasılı hangisi doğru söylüyor bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var, yapılan tartışmalardan bu mesele depremden daha önemli.
—Sadede gelelim. Sana göre belediye başkanı toplantıya davet edilmiş mi, edilmemiş mi? Görüşünü söyle.
—Efendim, beni siyasetin içine çekme. Bu iş benim işim değil. Madem sordun. Bu konuda görüşümü söylemem. Ancak senin için şöyle bir iyilik yapabilirim. Sayın AFAD başkanı iki toplantıya da katılan kişilerden biridir. Onun şahitliğini anlatabilirim sana. Sen oradan çıkar davetin olup olmadığını.
—Merak ettim. Neymiş?
—Habertürk Tv'de yayımlanan Açık ve Net programının sunucusu, AFAD başkanına, Sayın Belediye Başkanının toplantıya çağırılıp çağırılmadığını sordu. Sayın başkan: "Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay başkanlığında perşembe günkü depremin akabinde valilik binasındaki AFAD merkezinde tüm AFAD üyeleriyle birlikte toplandık.  Burada deprem sonrası bir değerlendirme yapıldı. Bu toplantıda Sayın Belediye Başkanı da vardı. Toplantının bitiminde Sayın Oktay "Yarın saat 10.00'da falan yerde tekrar toplanıyoruz. Toplantıya herkes katılıyor ve herkes ciddi bir şekilde hazırlık yaparak gelsin" demiş.
—Bu açıklamaya göre Sayın Başkan bu toplantıya çağrılmış.
—Yorum yapmıyorum ama bunu nereden çıkardın?
—İlk toplantıyı yöneten Sayın Oktay'ın "Yarın saat 10.00'da yapılacak toplantıya herkes katılacak" sözünde geçen "Herkes"ten.
—Pes doğrusu! Nasıl böyle bir kanaate varabiliyorsun. Sayın Başkan herkes mi? Onun bir adı var değil mi?
—Efendim! Toplantıya katılan kişilerden biri de o. Herkesin içine o da girer.
—Katılmıyorum. Burada Sayın Oktay'ın daveti eksik yaptığını düşünüyorum.
—Ya ne diyecekti? Özellikle Sayın Başkan sen de diyemezdi ya...
—Gerekirse diyecekti. En azından "Herkes katılacak" dedikten sonra "Kandıralı! Sen de" diyebilirdi.
—Katılmak istemiyormuş, bahane uyduruyor.
—Ne belli? İlkine katıldım, ikincisine çağrılsaydım, ilkine katıldığım gibi ikincisine de katılırdım, diyor. Demek ki bir anlaşmazlık ya da anlamazlık veya anlamazlıktan gelme söz konusu.
—O zaman ne yapılacak bu durumda?
—Anlayacağı dilden konuşmak.
—Mesela?
—Yukarıda dedim ya "Kandıralı! Sen de" diyebilirdi.
—Kandıralı, ne alaka?
—Çok şey istiyor ve hazıra konmak istiyorsun. Bunu anlamak için "Kandıralı" hikayesini bilmen gerek. Önce hikayeyi öğren, sonrasını anlarsın zaten. Hülasa bu tartışma gösterdi ki başkanın çağırılıp çağrılmaması meselesi depremden daha önemli. Depremden önce bu meseleyi çözmemiz lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder