Ana içeriğe atla

Her Günümüz Bayram Kıvamında Olsun! *


Daha önceki ümmetlere farz kılındığı gibi bizim için de ramazan ayında tutmamız emredilen oruç ibadetini yüzümüzün akıyla bugün bitirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Karşılığında ödül olarak bu dünyada bir bayramı hak ettik. Ödülümüz sadece bir bayramla sınırlı değil elbet. Ahiretteki ödülümüz bakidir. Zira Buhari'de geçen bir hadise göre Allah, "Oruç yalnız benim içindir. Onun ecrini de doğrudan doğruya ben veririm" buyurmaktadır.

Anladığım kadarıyla oruç tutmanın sevabı rakamlarla ifade edilemez. Çünkü oruç ibadeti diğer ibadetlerden farklıdır. En büyük farkı da oruçta gösterişin olmamasıdır. Yani bu ibadetin yalnızca Allah için yapılmasıdır.

Şükür ki tuttuk. Yılın uzun günlerine denk gelen bu ramazan orucu zor olmadı mı? Elbette zor oldu. Oruç tuttuğu için açlık ve susuzluktan ölen oldu mu? Duymadım.

Orucunu eğip bükmeden, mazeret uydurmadan tutanlara ne mutlu! Allah kabul etsin. Karşılığını bol bol versin.

Oruç tutmak isteyip de hastalığından dolayı orucunu tutmayan ve tutamadığı orucun üzüntüsünü duyan kimselerin niyetlerine göre Allah, karşılığını ve oruç tutma sevabı versin.

Orucun önemini bildiği halde nefsine söz dinletemeyip orucunu yiyen fakat oruçlu gibi görünen, yediğini oruç tutanlara saygısından dolayı gizleyenlere Allah bundan sonra tutmayı nasip etsin. Onlara oruç tutmanın hazzını tattırsın.

Orucun önemine inanmadığı için oruç tutmayan ama yeme ve içmesini kimseye göstermeyen kimselere bu hassasiyetlerinden dolayı teşekkür ediyorum.

Orucun önemine inanmadığı gibi bunu alenen yiyip içerek gösteren kişilere gelince Allah bunlara hidayet ve utanma duygusu versin. Bu ibadeti yerine getirmediği için bu kimselere Allah'tan korkmuyorlarsa bile kuldan utanma şuuru versin. İnşallah onları da karşılığı sınırsız olan orucu bir gün tutmayı nasip etsin.

Daha oruç tutma yaşı gelmediği halde oruç tutmak için çaba sarf eden, oruç heyecanını yaşayan küçük çocuklardaki bu oruç samimiyetinin büyüdükleri zaman da artarak devam etmesini diliyorum. Çocuklardaki bu oruç tutma aşkının büyüklerde de olmasını temenni ediyorum.

Bu bayramın birlik ve dirliğimize katkı sağlamasını, ülkemize ve insanımıza huzur getirmesini canı gönülden istiyorum. Allah birbirimize güvenmeyi nasip etsin. Her günümüz bayram kıvamında olsun!

*03/06/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde