Ana içeriğe atla

İsveç'te Bizden Bir Taksici ***


İsveç'te taksicilik yapan Ömer Temel adında bir soydaşımız, havalimanına gitmek isteyen İsveçli bir müşteri alır. Havalimanına yaklaşınca müşteri "Cüzdanını evinde unuttuğunu, cebinde parası olmadığını, taksi ücretini ödeyemeyeceğini" söyleyince "Problem değil, sonra ödeme yaparsınız" der. Ardından kredi kartını uzatarak "Gittiğiniz yerde alışveriş yapmanız için bunu da alın" diyerek kredi kartını verir. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşan İsveçli duruma şaşırır, donar kalır ve "Gerçekten ilk defa taksisine binen birine güvenerek kartını ve şifresini veriyor musun?" diye tekrar tekrar sorar. Ardından mecburen kartı alır. Çünkü başka çaresi yoktur.

İki günlük yurt dışı gezisini bitiren İsveçli, ülkesine döndüğünde kendisini havalimanından alması için Taksici Ömer'i tekrar arar. Eşiyle birlikte havalimanında Ömer'i karşılayan İsveçli, Ömer'den aldığı kredi kartını geri verir. Kartından yaptığı 4500 kron(2.816 lira) harcamayı ve taksi ücretini öder. Ayrıca bu yaptıklarına ödül olarak 30 bin kron(18.800 lira) teklif eder. Ömer bu ödülü almaz. İsveçli, Ömer'e "Hiç kimse böyle bir şey yapmaz. Hele hele bir İsveçli asla bunu yapmaz. Sen nasıl böyle bir şey yaptın?" diye tekrar tekrar sorar. Ömer "Biz Türklerin kültüründe var, biz yardım etmeyi severiz. Bizim için bu olaylar normal" cevabını verir.

Anadolu Ajansına konuşan Ömer “Bizim milletimiz için bu tür iyilikler normal karşılanıyor. İsveç'te ise anormal ve hayretler içinde karşılanıyor" açıklaması yapıyor. Bu olay sadece AA’nın değil İsveç basının gündemine de yansıyor. Haberi İsveç’in en büyük gazetesi manşetine taşıyor. Sosyal medyada ise kendisinden övgüyle bahsedilir. Kredi kartını verdiği kişi ise  “Hala dünyada böyle insanlar varmış. Dünyayı Ömer gibiler kurtaracak." Der.
Elinin emeğiyle gurbet ellerde direksiyon başında rızkını temin etmeye çalışan Ömer'in yaptığı gerçekten bizim kültürümüzde var.  Ömer kardeşimizin yaptığı bu iyilik karşısında tüm Türkiye bir araya gelsek bu derece tesirli olmaz. Bu yapılan başta İsveç olmak üzere Avrupa'da konuşulacak ve takdir toplayacaktır. Batı'nın bize olumsuz bakmasını sorgulamasına sebebiyet verecektir. Ömer bu yaptığıyla gönüllü kültür elçisi olmuştur. 

Ömer Temel’in tanımadığı birine yaptığı bu iyiliği okuyunca duygulandım, sevindim ve kendisiyle gurur duydum. Ömer’in bu yaptığı İslam tarihinde cereyan eden bir olayı da bana tekrar hatırlattı. Gerçekten bizim kültürümüzde var: Ebu Zer isimli sahabe, hakkında kısas hükmü istenen tanımadığı bir gence kefil olmuştu. Bu durumu oradaki herkes garipsese de Ebu Zer adama kefil olur. Genç geri gelmese yerine Ebu Zer öldürülecekti. Nitekim tanımadığı genç geri gelir. İsveçliler Ebu Zer’i tanısalar herhalde bu adam deli derler.

İsveç’te yaşayan Ömer Temel’in yaptığı bu iyilik -yukarıda bahsettiğim gibi- bizim kültürümüzde olsa da maalesef her geçen gün bu ve benzeri iyiliklerimiz azalmaktadır. Her yerde Ömer gibiler olsa inanın dünyanın bize bakışı değişecektir. Allah kendisinden razı olsun. Sayılarını artırsın.

***25/04/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde