12.01.2019 günü saat 15.00'de Birlik Vakfı Konya Şubesinin
ev sahipliğinde katılımcıları Eğitim Bir Sen 2 No'lu Şube Başkanı Sayın Şenol
Metin ile Mobbing ile Mücadele Derneği Konya Şube Temsilcisi Sayın Adem
Fidan olan "Kurumlarda Mobbing ve Mobbing ile Mücadele" konulu bir
konferansa dinleyici olarak katıldım.
Küçücük konferans salonuna dinleyici olarak katılanları
sıkmayan kısa ve öz bir sunum oldu. Kendilerinden müstefit olduğum her iki
konuşmacıya da teşekkür ediyorum. Latince bir kelime olan mobbing dilimizde son
günlerde sık ifade edilmeye başlansa da "psikolojik şiddet, baskı,
kuşatma, taciz, rahatsız etme, sıkıntı verme, yıldırma..."gibi anlamları
olan bu kelimenin içeriği bize yabancı değil. Konuşmacılardan anladığım kadarıyla
bir şeyin mobbing olabilmesi için baskının kamu veya özel sektörde çalışanlara
uygulanması gerekiyormuş. Baskı genelde amirden gelmekle beraber bazen de alt
çalışanların bir araya gelerek üstlerini yıldırmaya çalışma şeklinde de
olabiliyormuş. Uygulamalarına bakınca mobbing farklı farklı yönlerde karşımıza
çıkabiliyor. Burada amaç, çalışanı bezdirmek suretiyle istifaya zorlamaktır. Bu
açıdan bakınca mobbinge psikolojik baskı da denebilir. Bir şeyin mobbing olarak
kabul edilmesi için bu hareketin en az altı ay boyunca devam etmesi
gerekiyormuş. İki konuşmacının da bol bol örneklerini verdikleri mobbing
mağdurlarında ilk üç sırayı sağlık, MEB ve üniversite çalışanları alıyormuş. Ki
bu beni şaşırtmadı. Mobbinge maruz kalanların oranına bakıldığında en fazla
maruz kalanlar yüzde 54,80 ile üniversite mezunları başı çekiyor. Bunu yüzde 30
ile lise mezunları izliyor.
Mobbing uygulayanların geçmişine bakılınca sorunun bulying
yani akran zorbalığında olduğu belirtildi. Nasıl ki bazı kişilerin
yaptıklarından dolayı çocukluğuna inilmesi gerekiyorsa mobbing uygulayanların
da akran zorbalığına uğradığını, yani akranlarından baskı gördüğü ifade edildi.
Verilen örnekler üzüntü vericiydi gerçekten: Üstlerin altlarına özel işlerini
yaptırdıkları, değer vermedikleri, yurtdışına gitmelerine izin vermedikleri
gibi. "Sistemin hakim kültürünün yönetemeyeceği herkes mobbinge maruz
kalır" sözü yine konferansta aklımda kalan cümlelerden. Konferanstan mobbingle
mücadeleye büyük önem verdiklerini, sessiz kalınmaması gerektiğini, mobbingi
hisseden kimsenin günlük tutmasında fayda olduğunu, üstüne ve sendikaya durumu
anlatması gerektiğini, baskıdan iş arkadaşlarını bilgilendirmesini, psikolojik
destek almaları gerektiğini, dava açabileceklerini, baskıya boyun eğmemeleri
gerektiğini anladım.
Konferansın bitiminde mobbingle mücadeleye katkı sunmak
için söz alan dinleyicilerden biri de Gazali'ye ait olduğunu söylediği bir
cümleyi söyleyerek ortama katkıda bulundu: "Hak etmeden gelenler astlarına
saldırır, üstlerine kuyruk sallarlar." Ne kadar doğru bir söz!
Elimi kaldırarak mobbingten ne anladığımı bir fıkra ile
katkıda bulunmak istiyorum dedim. Hepinizin bildiği şu fıkrayı anlattım: Hayvanlar
aleminde ormanın kralı aslan her gün içtima yapar. Her içtimada "Nerede
senin kravatın" diyerek tavşanı döver. Bir gün aslanın yardımcıları
"Efendim, hep aynı gerekçeyle tavşanı dövüyorsunuz, artık gerekçeyi
değiştirseniz" derler. Aslan, tamam gerekçeyi değiştirelim. Yarın tavşanı
sigara almaya gönderelim" der. "İyi de efendim, sigarayı alır gelirse
nasıl döveceksiniz" der yardımcıları. Aslan, "Sigarayı filtreli
alırsa niçin filtresiz almadın, der, döveriz. Şayet sigarayı filtresiz alırsa
niçin filtreli almadın, der, yine döveriz. Ertesi günü tavşan içtimaya gelirken
aslan para vererek git sigara al, gel, der. Aslanın yanına gelen tavşan parayı
alıp giderken geri dönerek "Efendim sigaranız filtreli mi olacak yoksa
filtresiz mi" der demez aslan "Gel lan buraya! Nerede lan senin
kravatın" diyerek tavşanı tekrar döver, diğer günlerde olduğu gibi. Benim
mobbingten anladığım bu fıkradaki tavşanın maruz kaldığı şiddet, sözlerim
gülüşmelere neden oldu.
Kamu olsun, özel sektör olsun hiçbir çalışan işyerinde
mobbinge maruz kalmasın, herkes insanca muamele görsün. Çünkü mobbingin olduğu
yerde huzur olmaz, yapılan işte verim olmaz.
* 14.01.2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 14.01.2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder