Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesinde çalışmakta olan Volkan isimli
araştırma görevlisi; aynı fakültede görev yapan dekan yardımcısı, fakülte
sekreteri ve iki öğretim görevlisinin üzerine 23 kurşun boşaltarak "Ben ilmi kariyer yapar görünen bir seri
katilim. Bir türlü görmediniz. Görün ki aklınız başınıza gelsin. Bu yaptığım
icraat, 'Benden katilin dışında hiçbir şey olmayacağını anlamayanlara gelsin.
Daha çok kişi öldürerek daha fazla ses getirmek isterdim. Maalesef elimden bu
kadarı gelebildi. Zira bana tam otomatik silah verdiler de kullanmadım mı? Ne
edersiniz ki verilen ruhsatlı silah ile ancak dört kişiyi öldürebildim. Yine de
mutluyum. Hem ses getirdim, hem de kariyer yapmam için beni alanları ve bana
silah verenleri mahcup etmedim" der gibi ABD filmlerini aratmayacak
bir ilke imza attı.
Katilimiz
cahil biri falan değil. Hatta yüksek lisans eğitimini ABD’deki Denver
Üniversitesinde yaparak tecrübe kazanmış. Milli Eğitim bursuyla ABD’ye giden
katil -öyle zannediyorum- iyi bir araştırılsa orada eğitim almaktan ziyade
zaman zaman okul basarak okul tarayan ekibin içinde geçirmiş ABD’deki yüksek
lisans günlerini. Çünkü ABD’de elinde ve belinde silahı olmayan yok. Canı
sıkılan giriyor bir okula, tarayıp geçiyor herkesi. ABD için bu normal bir durum.
Anormal olan bizde olması. Böyle giderse Volkanlar ortaya çıktıkça bugün
garipsediğimiz bu menfur olayı biz de normal görmeye başlayacağız. Sahi ne
kadardır ülkemizdeki kariyer yapan okumuş Volkanların sayısı? Üstelik çok
akıllı biri sanırım. Çünkü okuyup en fazla profesör olabilir, bu da binlerce
unvanlıdan biri demekti. Ama daha doktora aşamasındayken şimdiden meşhur oldu.
Bugün meşhur olmakla kalmadı, yıllar geçse de ismini duyanlar hep onu
hatırlayacak. Zaten reklamın kötüsü olmaz denir. Önemli olan meşhur olmaksa
oldu zaten. Kendisini tebrik etmek lazım. Hani ülkenin birinde hep meşhur olmak
isteyen biri varmış, hangi yolu denediyse bir türlü kendisini ispatlayamamış.
Sonunda bir gün tören alanında halkı selamlarken gür sesiyle padişaha ardından
“padişahım!” diye seslenir. Padişah, kimdir bu densiz diye geriye döner, bakar.
Bizimki var gücüyle padişahın yüzüne tükürür. Böylece padişahın yüzüne tüküren
adam olarak tarihteki yerini alır.
Gördüğüm
kadarıyla Volkan da meşhur olmak için çok çabalamış, 2012 yılında doktora
yapması için geldiği Osmangazi Üniversitesinde herkesi çok iyi tanımış olmalı
ki, doktora eğitiminin yanında 150’den fazla kişiyi FETÖ’cü diye şikayet etmiş
ve haklarında işlem yapılmasına sebep olmuş. Almış eline bir FETÖ’cü mührünü,
önüne gelene vurmuş. Kimi atılıp geri gelmiş, kimi hakkında yaptığı iddiaların
aslı-astarı çıkmamış, kaç kişiyi bu şekilde mağdur etmiş benim açımdan meçhul. Aklı
sıra vatandaşlık görevini yerine getirmiş. Çünkü şimdilerde FETÖ’cü ithamı
geçer akçe. Adam epey bir uğraştan sonra kendini temize çıkarır, geri gelirse
ne ala. Gelemezse Volkan’ın FETÖ mührü amacına ulaşmış demektir. Merak ettiğim,
“Bu adam FETÖ’cüdür” diye şikayet ettiği yüzlerce kişiye iftira attığı ortaya
çıkınca Üniversite yönetimi tarafından Katil Volkan için “Masum bir insana
iftira attın” şeklinde hiç inceleme başlatılmış mıdır? Yoksa “Çamur at, izi
kalsın” mantığı mı güdülmüştür? Gerçek FETÖ’cüler cezasını çekmeli elbet, ama
iftira atanlar da bir o kadar ceza almalıdır.
Bir
araştırma görevlisinin seri katil olması çok nadirdir ama bugün ülkemizde tıpkı
Volkan gibi eline mührü alıp yarım yamalak tanıdığı insanlara FETÖ’cü ithamında
bulunan o kadar Volkanlar var ki say say bitmez. Bu tiplere göre kendilerinden
başka herkes kirlidir, herkes FETÖ’cüdür. Sahi sayıları ne kadardır, hiç merak
ettiniz mi? Merak ettiğim, dileyen herkes ruhsatlı silah alabiliyor mu? Bir
eğitimcide silahın ne işi var? Bir eğitimcide olsa olsa cebinde silah yerine
kalemi olur. Sonra ruhsatlı olsa da üniversite kampüsünde silahın ne işi var? Nereye
bakarsak elimizde kalıyor maalesef. Neremiz doğru ki? Deve gibiyiz dense yeridir.
Allah beterinden saklasın, ölenlere rahmet eylesin, yakınlarına ve mesai
arkadaşlarına sabırlar versin.
Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesinde çalışmakta olan Volkan isimli
araştırma görevlisi; aynı fakültede görev yapan dekan yardımcısı, fakülte
sekreteri ve iki öğretim görevlisinin üzerine 23 kurşun boşaltarak "Ben
ilmi kariyer yapar görünen bir seri katilim. Bir türlü görmediniz. Görün ki
aklınız başınıza gelsin. Bu yaptığım icraat, 'Benden katilin dışında hiçbir şey
olmayacağını anlamayanlara gelsin. Daha çok kişi öldürerek daha fazla ses getirmek
isterdim. Maalesef elimden bu kadarı gelebildi. Zira bana tam otomatik silah
verdiler de kullanmadım mı? Ne edersiniz ki verilen ruhsatlı silah ile ancak
dört kişiyi öldürebildim. Yine de mutluyum. Hem ses getirdim, hem de kariyer
yapmam için beni alanları ve bana silah verenleri mahcup etmedim" der gibi
ABD filmlerini aratmayacak bir ilke imza attı.
Katilimiz
cahil biri falan değil. Hatta yüksek lisans eğitimini ABD’deki Denver
Üniversitesinde yaparak tecrübe kazanmış. Milli Eğitim bursuyla ABD’ye giden
katil -öyle zannediyorum- iyi bir araştırılsa orada eğitim almaktan ziyade
zaman zaman okul basarak okul tarayan ekibin içinde geçirmiş ABD’deki yüksek
lisans günlerini. Çünkü ABD’de elinde ve belinde silahı olmayan yok. Canı
sıkılan giriyor bir okula, tarayıp geçiyor herkesi. ABD için bu normal bir durum.
Anormal olan bizde olması. Böyle giderse Volkanlar ortaya çıktıkça bugün
garipsediğimiz bu menfur olayı biz de normal görmeye başlayacağız. Ne kadar ki
ülkemizdeki kariyer yapan okumuş Volkanların sayısı? Üstelik çok akıllı biri
sanırım. Çünkü okuyup en fazla profesör olabilir, bu da binlerce unvanlıdan
biri demekti. Ama daha doktora yaparken şimdiden meşhur oldu. Bugün meşhur
olmakla kalmadı, yıllar geçse de ismini duyanlar hep onu hatırlayacak. Zaten
reklamın kötüsü olmaz denir. Önemli olan meşhur olmaksa oldu zaten. Kendisini
tebrik etmek lazım. Hani ülkenin birinde hep meşhur olmak isteyen biri varmış,
hangi yolu denediyse bir türlü kendisini ispatlayamamış. Sonunda bir gün tören
alanında halkı selamlarken gür sesiyle padişaha ardından “padişahım!” diye
seslenir. Padişah, kimdir bu densiz diye geriye döner, bakar. Bizimki var
gücüyle padişahın yüzüne tükürür. Böylece padişahın yüzüne tüküren adam olarak
tarihteki yerini alır.
Gördüğüm
kadarıyla Volkan da meşhur olmak için çok çabalamış, 2012 yılında doktora
yapması için geldiği Osmangazi Üniversitesinde herkesi çok iyi tanımış olmalı
ki, doktora eğitiminin yanında 150’den fazla kişiyi FETÖ'cü diye şikayet etmiş
ve haklarında işlem yapılmasına sebep olmuş. Almış eline bir FETÖ’cü mührünü,
önüne gelene vurmuş. Kimi atılıp geri gelmiş, kimi hakkında yaptığı iddiaların
aslı-astarı çıkmamış, kaç kişiyi bu şekilde mağdur etmiş benim açımdan meçhul. Aklı
sıra vatandaşlık görevini yerine getirmiş. Çünkü şimdilerde FETÖ’cü ithamı
geçer akçe. Adam epey bir uğraştan sonra kendini temize çıkarır, geri gelirse
ne ala. Gelemezse Volkan’ın FETÖ mührü amacına ulaşmış demektir. Merak ettiğim,
“Bu adam FETÖ’cüdür” diye şikayet ettiği yüzlerce kişiye iftira attığı ortaya
çıkınca Üniversite yönetimi tarafından Katil Volkan’a “Masum bir insana iftira
attın” şeklinde hiç inceleme başlatılmış mıdır? Yoksa “Çamur at, izi kalsın”
mantığı mı güdülmüştür?
Bir
araştırma görevlisinin seri katil olması çok nadirdir ama bugün ülkemizde tıpkı
Volkan gibi eline mührü alıp yarım yamalak tanıdığı insanlara FETÖ’cü ithamında
bulunan o kadar Volkanlar var ki, say say bitmez. Bu tiplere göre kendilerinden
başka herkes kirlidir, herkes FETÖ’cüdür. Sahi sayıları ne kadardır, hiç merak
ettiniz mi? Merak ettiğim, dileyen herkes ruhsatlı silah alabiliyor mu? Bir
eğitimcide silahın ne işi var? Bir eğitimcide olsa olsa cebinde silah yerine
kalem olur. Sonra ruhsatlı olsa da üniversite kampüsünde silahın ne işi var? Nereye
bakarsak elimizde kalıyor maalesef. Neremiz doğru ki? Deve gibiyiz dense yeridir.
Allah beterinden saklasın, ölenlere rahmet eylesin, yakınlarına ve mesai
arkadaşlarına sabırlar versin. Barbaros ULU
*** 10/04/2018 tarihinde yenihaberden.com gazetesinde yayımlanmıştır.
*** 10/04/2018 tarihinde yenihaberden.com gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder