Sen ne zaman ABD'nin suyunu bulandırmaktan vazgeçeceksin
Türkiye! Boyuna-postuna bakmadan benim gibi dünya kabadayısının elçilikteki
çalışanını tutukluyorsun? Bu biraz had bilmezlik değil mi? Benden FETÖ
elebaşısını istemeye cüret ediyorsun. ABD dediğin ülke yani ben, bugüne kadar nice
ülkelere had bildirdim. Ben istediğimi
yapmakta serbestim.
Sen de kendi içinde etliye-sütlüye karışmadan
yaşayabilirsin. Ama iş; dış işleri oldu mu, ABD'nin menfaati oldu mu nasıl
hareket edeceğini, ne söyleyeceğini, ne şekilde karar alacağını, nerede
duracağını, kiminle birlikte olacağını düşüneceksin bir defa. Aslında düşünmene
de gerek yok. Senin yapman gereken sana verilen rolü oynamaktır. Ağan yani ben,
ne diyorsam eyvallah demektir. Anladığım kadarıyla unuttun sanırım. Sen ki koca
bir cihan devleti iken seni parçalamaya karar verdiğimizde ve seni küçücük bir
toprak parçasına hapsettiğimizde ne yapacağın, kiminle birlikte hareket
edeceğin anlatıldı sana.
Sanırım
balık hafızalısın. Seni sana biraz anlatayım istersen. Bir defa sen bağımsız
bir ülke değilsin. Kendi başına buyruk hareket edemezsin, öyle dünya
liderliğine falan soyunamazsın. Senin tüm gücün sana verilen rol kadardır.
Çünkü seni parçalarken yüzünü, kişiliğini, benliğini Batı’ya ve ABD’ye dönük
olmak şartıyla sağ bırakıldın. Bugün nefes alıyorsan buna borçlusun. Öyle
yönünü istediğin tarafa döndüremezsin. Bir defa oyunu ben kurarım, sen de
oynarsın. Senin görevin bana hizmettir. Birinci vazifen beni memnun etmektir.
Çizmeyi aşma. Yoksa sana haddini bildiririm. Sen olaylar karşısında inisiyatif
alamazsın. Sadece ben kime kızarsam ona kızacaksın, kimi döversem onu dövmeye
koşacaksın. Hani sizin Meclisinizde bir oylama yapılırken partilerin grup
başkan vekili parmağını kaldırırsa kaldırılır, kaldırmazsa kaldırmazsın kuralı
var. İşte vekilin gözü grup başkan
vekilinin parmağındadır. Konuyu anlasa da anlamasa da, içine sinse de sinmese
de görevi sadece parmak kaldırmaktır. İşte senin de görevin budur. Bizim peşimizi takip etmek.
Ben senin ülkende ABD üssünü, pardon NATO üssünü kurarım,
Çekiç güç senin ülkende konuşlanacaksa gereğini yaparsın, Kore’yle savaş
yapacağımda bir nefer olarak savaşa gidersin, gerektiğinde ölürsün. AB’ye
girmek için yıllar yılı kapıda bekleyeceksin. Gerektiğinde senin askerinin
başına çuval geçiririm, gerektiğinde senin korumalarına dava açarım. Senin
ülkende olan bir olaydan dolayı senin vatandaşlarını tutuklarım, bir bakanına
dava açarım, yakalandığı yerde tutuklanması kararı veririm. Ama sen benim
elçilikteki bir kıymetli çalışanımı asla tutuklama yoluna gidemezsin. Bana
meydanlarda bağıramazsın. Benim paralı köpeklerim senin ülkende istediği gibi
cirit atacak, bilgi toplayacak, ajanlık yapacak. Sen sadece bunların önünü
açacak kanun, kural koyarsın. Tutuklamak ha! Bu ne had bilmezlik böyle! Benim
ajanım senin ülkende huzuru kalp ile çalışamayacak mı? Yok, eğer
çalışamayacaksa ben ülkende yapılanlardan nasıl haberdar olacağım? Dünyayı
nasıl yöneteceğim? Ben senin altını oysam da asla gıkın çıkmayacak. Sen böyle
değildin, ne oldu sana? Hele Suriye’de yapmak istediklerini asla tasvip
etmiyorum. Sen kim, inisiyatif almaya kalkmak kim! Sen bir zamanlar uysal bir
koyundun, istediğim tarafa çekerdim. Hiç de itiraz etmezdin. Yaramazlığın bu
kadarına da pes doğrusu!
Senin vatandaşlarını ülkeme katmamak üzere koyduğum vize
yasağı kulağına küpe olsun. Eğer kendine çekidüzen vermezsen, eskisi gibi iyi
çocuk olmazsan bil ki bunun arkası gelecek. Daha “Dünya beşten büyüktür” sözünü
de unutmadım. 1 Mart tezkeresinde yaptığınız daha aklımdan hiç çıkmadı. Bunları
senden aheste aheste çıkaracağım. Senin kafanı ezmeliyim ki dünyaya ibret
olsun. Yoksa arkandan yarın birileri de bana posta koymaya kalkar. Hani sizin
bir atasözünüz var, “Yılanın başını küçükken ezeceksin” diye. Sen bir yılansın.
Seni ezmeliyim ki herkes sinsin, korksun benden. Benim yaptığım da bu işte.
Eğer dünyada bana destek çıkan olur diye düşünüyorsan aldanırsın, onlar sadece
koltuklarının derdindedir. Bu da benim işimi kolaylaştırıyor. Sen kendine yan!
Olmaz mı? 10/10/2017
* 11/10/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 11/10/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder