8 Ekim 2017 Pazar

Derdimiz/Dersimiz Yardımcı Kaynak

2017-2018 öğretim yılı üç haftasını geride bıraktı, bizim kitap arayışımız bitmedi hâlâ. Kitap derken ders kitabından bahsetmiyorum. Ders öğretmeninin istediği yardımcı kitabı bulamadım bir türlü. Çocuk bir taraftan ben bir taraftan ara ki bulabilesin. Hangisine gitsen kalmadı cevabı alıyorsun. Bizim ayaklarımıza kara sular inedursun, hocamız keyiften dört köşe olmalı.

Niçin sevinmesin ki? Kim satabilir bu kadar soru bankasını? Daha okulun başındayken hocamız köşeyi döndü. Çünkü kendi hazırladığı kitabı bastırıp yayınevi vasıtasıyla öğrencilerine aldırıyor. Pardon hizmet ediyor. Bu olaya siz nasıl bakarsınız bilmem. Belki de size çok makul geliyordur. Nedense benim kıskançlığım tuttu. Bir insan kitap yazıp bastırabilir, emek sarf ettiği kitaptan para da kazanabilir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun kişinin kendi yazdığı kitabı öğrencilerine pazarlamasıdır. Hangi bir öğrenci almaz bu yardımcı kaynağı? Canı isterse almasın. İlerleyen vakitlerde dersi kendi kitabından işleyecek veya oradan ödev verecek. Öğrenci bu kitabı alacak ki kendisine yol, su, çeşme olarak geri dönsün.

Devlet, bir taraftan ders kitabını bedava versin, verdiğim kitap yeterli desin, diğer taraftan yardımcı kitap aldırmayın diye ardı arkasına yazı göndersin; evler, sıralar, kırtasiyeciler yardımcı kaynakla tıka basa dolu. Pazarlamacılar okulları mesken tutmuş, biri geliyor, diğeri gidiyor. Üçüncü hafta bitmiş vatandaş hala yardımcı kitap peşinde. Veli istemese öğretmen istiyor, öğretmen istemese öğrenci ve veli niçin yardımcı kaynak aldırmıyorsun, çocuklarımız emsallerinden geri kalıyor, bak falan okulun falan branş öğretmeni aldırmış diyor. Güya eğitim ve öğretim ücretsiz bu ülkede. İşin içine girince kazın ayağı hiç öyle değil. Yardımcı kaynak, okul kıyafeti, servis vb harcamalar epey bir yekûn tutuyor bu ülkede. "Babam sağ olsun!"

Eğitim ve öğretimimizde sorun çok. Bunlardan biri de yardımcı kaynak aldırılması. Haydi diyelim işin raconu bu, aldırılacak. Hepsinden geçtim. Bir öğretmen kendi kitabını nasıl aldırır öğrencilerine. İstersen kitabı Türkiye’de aranan, bir numaralı kitap olsun. Hiç etik değil bence. Haydi etikliğinden de geçtim. Adam kitabını pazarlayıp paraya para demeyecek. Bari kitapçıları dolaşsa da, bulunmayan kitabı için yayınevini bir arasa da yeteri kadar kitabını bastırıp göndertse. Hiç olmazsa veli de fellik fellik şu kitapçıda vardır, yok bunda vardır diyerek dolaşıp durmaz. Ya da madem bu iş oldu olacak, yayınevi direk kitabını öğretmenimize gönderse de öğretmen bir ders saatini ayırıp ders esnasında kitabını satsa. Aslında hiç fena olmaz. Bu durum öğretmenin işine geldiği gibi velinin de işine gelir. Bu yöntemle öğretmen aracıları aradan çıkartıp daha fazla para kazanmış olur, veli de kitap arama derdinden kurtulmuş olur. Zaten veliden çıkacak bu para. Ha Ali’den almış, ha Veli’den ne fark eder?

İçinizden bu hiç etik değil diyebilirsiniz. Kusura bakmayın, şimdi etiği düşünme zamanı değil. Hem yeni mi aklınıza geldi etik olup olmadığı? Öğretmenin itibarıymış, laf yani! Paranın olduğu yerde itibarın lafı mı olur? Bırakın insanlar su akarken testisini doldurmaya devam etsin. Bu ülkede bir metrelik mezar yeri kazanmak pahalı mı pahalı. Bakanlık da benim vatandaşım işini bilir deyip kafasını kuma gömmeye devam etsin. Sen kendine yan Ramazan! Bunca yıl bir kitap bastırıp öğrencilerine tavsiye etmedin, iş yapan insanı kıskanıyorsun. Zaten meyve veren ağaç taşlanır. Çatla emi! Çalış, senin de olsun. 08/10/2017


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder