Ana içeriğe atla

Kabe'de Bir Yabancı *

"Bugün Suudi Arabistan ve ABD dünyanın iki kutbu. Allah'a hamdolsun dünyayı birlikte yönetiyorlar, TRUMP ve Kral Selman’ın insanlık için atacağı adımlarda başarılı olmasını temenni ediyorum.” demiş. Kim demiş bunu? Milli gazetenin verdiği habere göre Kâbe imamı, Mescidi Haram ve Mescidi Nebevi İşleri Genel Başkanı Sudeysi.

Kimmiş bu adam diye bir göz attım. 12 yaşında hafız olmuş, 22 yaşında iken Kâbe’ye imam olmuş, ünlü hocalardan ders almış, okullarını takdirle bitirmiş biri. Gelebileceği en iyi yerlere gelmiş. Tipine baktım. Sarığı, cüppesi ve sakalı da var. Uzun yıllar Kâbe’de imamlık yaptığına göre okuduğu Kur’an ile insanları etkileyen biri olmalı.

Vücudu Kâbe’de bulunan bu zat beyni, zihni, aklı, fikri ve kalbiyle bir Amerikalı’dan daha Amerikan. Böyle hadsizliği inanın Trump yapmaz. Yenilir, yutulur cinsten bir açıklama değil bu yaptığı. Hezeyan yumurtlamış sadece… Bunun bu yaptığı açıklamayı bir öküze yaptırsan, bir ABD’liye yaptırsan inanın bu kadar potu bir arada kıramaz. Utanır, sıkılır, hayâ eder. Ben böyle bir açıklamanın parçası olamam der, basar istifayı.  

Düşünmeye başladım bu Kâbe’nin örtüsü niye siyah diye. Bunun gibi aklı evvel, ahmak insanların yediği herzeleri/pislikleri göstermesin diye mi siyah örtülüyor, düşünmeden edemedim. Bu adam gibilerinin elinden Müslümanlığı almak lazım. Zira bu din bu tiplerin elinde Müslümanları dünyaya rezil etmekten başka bir işe yaramaz. Bunu o makama getiren de Kralı. Al birini vur ötekini. Kendi ne ise öyle birini getirmiş oraya. Bu adamın inanç sorunu var bir defa. Diğer imamların fikri, zikri nedir, onu da sorgulamak lazım. Aklımıza mukayyet ol ya Rabbi! Haremeyn’in başkanlığı kime kalmış.

Oturup kalkalım, başımıza gelenler için başkasına kızmayı bırakalım. Bu dünyanın ve dinin önündeki en büyük engel İslam dünyasını ABD’ye peşkeş çeken bu zihniyetteki insanlardır. Kralını öveceğim diye boyundan büyük de laf etmiş üstelik. Allah vere de kralımızla birlikte yönetiyor dediği Trump kendisine şirk koşmasından dolayı cezalandırmasa. Aslında “Dünyayı kana bulayan ABD’nin finansmanı kralımız Selman” deseydi daha içten olurdu. Hiç sağda, solda düşman falan aramayalım, İslam ülkelerinin içindeki bu tip satılıklar yeter de artar bile. Hiç ABD’ye, İngiltere’ye falan kin bilemeyelim. Dünyada akan kanın müsebbibi bu beyinsiz Müslümanlardır. Herhalde Akif, “İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım” diyerek bu tiplere işaret etmiş olmalı.

İslam dünyası bıraksın başka düşmanlarla uğraşmayı da önce içindeki irinlerden bir silkinse iyi olur. Müslümanlığın önündeki en büyük engel bedenen Doğulu, zihnen Batılı bu ahmaklarda. Belki bitmeyen felaketlerimiz bu beyinsizler yüzünden. Oturup kalkalım, önce bu zihniyetlerle mücadele ederek adam gibi adamlar yetiştirelim. Bu tipler yüzünden bizim, Müslümanlıktan önce insanlık sorunumuz var. Önce nitelikli insan yetiştirme üzerine yoğunlaşsak çok iyi olacak. Kişilikli insanlar yetiştirelim. Müslüman olmadan önce kişileri kişilik sınavından geçirelim. Bu geri zekalı, ABD’nin ajanı olsa bu kadar açık ve seçik konuşamaz. Biz oturup kalkalım şu kadar bağımsız İslam dünyası var havaları falan atmayalım.  Başta Suudi Arabistan olmak üzere çoğu İslam ülkesi, esaretin de ötesinde bir zillet hali yaşıyor. Bu şekilde satılık ağızlara ABD ve AB az bile yapıyor. Biz içimizdeki bu tipler yüzünden her şeye müstahakız.

Allah Müslümanlara feraset, basiret ve izan versin. Bu Müslüman görünümlü tiplerin şerrinden korusun. Hac ve umreye gidenler de bu beyinsizin arkasında namaz kılmasın. Baktılar ki bu  var. Gidip kendi başına kılsınlar namazlarını. 19/09/2017

* 23/09/2017 tarihinde Ladik Biz sitesinde ve 25/09/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün agzetesinde yayımlanmıştır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde