Ana içeriğe atla

Yusuf el Karadavi teröristmiş! *

Suudi Amerika, BAE, Bahreyn ve Mısır, Katar'da yaşayan 91 yaşındaki hem Mısır hem de Katar vatandaşı olan Yusuf el-Karadavi'yi terörist ilan etti. Dünya İslam Birliği adı verilen Rabıta da Karadavi'nin İslam Fıkıh Konseyi üyeliğini askıya alarak üyelikten çıkardı. ABD başkanının Suudi Amerika'yı ziyaretinden sonra başını Suudi Amerika'nın  çektiği bazı Arap ülkelerinin Katar'a yaptırımlar uygulamak amacıyla bir ve beraber hareket etmeleri Arap Birliği adına göz kamaştırdı gerçekten. Katar'ı hizaya getirmek için bir dizi ev ödevi de yayımlamayı ihmal etmediler. Bir hız ki ne hız, maşallah! Allah nazardan saklasın. Birliktelikleri düşman çatlatır cinsten. 

ABD başkanı TRUMP kendileriyle ne kadar gurur duysa yeridir. ABD'liler, TRUMP'un ABD başkanı seçilmesini kabul etmesinler. Ona dost olarak Arap ülkeleri yeter de artar bile. Kendi ülkesi kadir-kıymet bilmiyorsa TRUMP ne yapsın? Araplar efendilerine ne kadar teşekkür etseler azdır. Bir geldi yanlarına. Durdular karşılarında el pençe bir vaziyette. "Katar için emrin olur" dediler ve düğmeye bastılar. Terörist ilan ettikleri Karadavi, tüm Müslümanlar tarafından otorite kabul edilen bir kişi. Yani "Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı." Ufak atsalar da civcivler yese bari. Yesinler sizin terörist anlayışınızı! Bugüne kadar tek silahı kağıt ve kalem olan yaşlı bir zatı terörist ilan ederken insan utanır. İnsanlıktan nasibini almamış maskara kişiler bunlar. İnsanda biraz edep, haya, utanma olur. Zerre kadar onurları olsa gülünç duruma düştüklerini bilirler. Karadavi’ye küfredenler Müslüman olsalar bari. Bunlar Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya devam ediyorlar. İyiden iyiye cami duvarına işemeye başladılar. Bir araya gelip dünyanın en büyük terörist devleti olan İsrail’i bile terörist ilan edememiş bu aklı evvel, menfaatperestler güruhu, varlık sebebi bildikleri efendilerinin dümen suyundan anlaşılan kurtulamayacaklar. Çünkü varlık sebepleri onlar. Bereket, efendileri “Şimdilik ambargo uygulayın” demiş. “Savaş açın, haritada Katar diye bir devlet kalmasın” deseymiş hiç gözlerini kırpmadan Katar’ın üzerine yürüyüp bir kaşık suda boğacaklarmış.

Başı çeken kukla maalesef Mekke ve Medine’yi de yönetiyor. Yanındaki BAE ve Bahreyn ile birlikte ABD’yi finanse ediyorlar aynı zamanda.  Ülkesinin meşru devlet başkanını darbe ile indiren SİSi de 90’lık ihtiyara terörist diyenlerden. Bunlar aynaya iyi bakmışlar gerçekten. İnsan aynada kendini görürmüş derler. Ülkelerini kaba kuvvetle yöneten şehir eşkiyaları olduklarını cümle alem biliyor, bunlar ise kafalarını kuma sokmuşlar, başkasına suç isnat etmeye çalışıyorlar. Kendi iradeleri olsa gam yemeyeceğim. Kanları beş para etmez ama maalesef kendilerine cetvelle ölçülerek verilen yerlerin dikta yöneticileri hepsi.

Son demlerini yaşıyorlar. Ecelleri geldi, cami duvarına işemeye devam ediyorlar. ‘Bu zalimlerin nasıl bir inkılap ile devrileceklerini -herkes- bilecektir. Üstelik çok da yakındır. Müslüman kardeşine karşı şiddetli, kafirlere karşı merhametli olan bu kuklaların rezilliğini dünya pek yakında görecektir. Onların bu durumu ardından gelecek zalimlere de darb-ı mesel olur. Öbür dünyada da bu dünyada bir ve beraber oldukları, hatırından çıkamadıkları efendileri ile beraber olur, Müslüman yüzüne hasret kalırlar inşallah. Tek temennim, sevdikleriyle beraber haşrolunmaları. Utancım, bizimle aynı dine inanıyor görünmeleri maalesef. 12/06/2017

* 15/06/2017 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde