Baştan söyleyeyim, iade edilmesin. Hatta iade için
girişimlerde bulunulmasın. Zaten istediğin kadar delil sun, vermeyeceklerse
vermezler. Haydi, karşı tarafı ikna edip suçluyu aldık diyelim. Sonrası ne
olacak? Bunu da düşünmek lazım.
Şeytana
pabucunu ters giydirecek şekilde yetişmiş/yetiştirilmiş elebaşı bize yaptığı her
haltı anlatacak mı? Doğru konuşacak mı bir defa? Ya da konuşacak mı? Haydi, o
konuşsa da konuşmasa da kesin suç delillerini ortaya koyarak yargıladık
diyelim. Örgütü çözebilecek miyiz? Örgütü çökertebilecek miyiz? Örgütün ağa
babalarına ulaşabilecek miyiz? Örgütün arkasındaki devletleri ortaya çıkardık.
O devletlere gereken yaptırımı yapabilecek miyiz? Örgütün başını yargıladıktan
sonra cezasını nasıl vereceğiz? Öldürdükleri, hayatını söndürdükleri insanlar
adına ona idam cezasını uygulayacabilecek miyiz?
Malumunuz;
idam cezasını kaldırdık, onun yerine suçlulara müebbet cezası veriliyor. İdam
cezasını geri getirsek bile anayasamıza göre cezalar geriye doğru uygulanamıyor.
Geriye ne kalıyor o zaman? Suçluyu hapse gönderip orada bakmak. Başına bir şey
gelmemesi için etrafında dört dönmek, her türlü tedbiri almak. Neler
yapacağımızı tek tek anlatmaya gerek yok. Bu konuda bizim bir tecrübemiz var,
biliyorsunuz. Bugün biz 40 bin kişinin katili olarak yargıladığımız kişi için
bir adayı ona tahsis ettik. Sağlığına, başına bir şey gelmemesi için her türlü
imkanı seferber ediyoruz. Günlük devlete maliyeti 130 bin lira imiş. Öyle zannediyorum, FETÖ lideri getirildiği takdirde
farklı bir muamele yapılmayacaktır. O zaman ne yapalım?
Elimizdeki
kötü tecrübeden hareketle FETÖ liderini istemeyelim. ABD yetkilileri ile onu,
orada yargılamak için görüşmeler yapalım. 15 Temmuz darbe girişimiyle
ilgili olayın azmettiricisi, planlayıcısı, elebaşısı olarak hazırlanan
iddianame gereğince bizim mahkeme heyetimiz ABD'ye giderek o zatı orada
yargılasın. Mahkememizin verdiği cezayı ABD yetkililerine tebliğ edip suçluyu
hapse koymalarını isteyelim. Görüşüm size garip gelebilir ama bir delikten
ikinci defa girmeyelim. Birini yıllar yılı İmralı'da beslediğimiz gibi onu da
getirip burada beslemeyelim. Hatta size bir ilerisini daha söyleyeyim. Ben
olsam cezasını veremeyeceğim, içeride beslediğim bu tip suçluları serbest
bırakırım. İnanın, içerideki rahatlarını bulamazlar dışarıda. Hem PKK liderinin
hem FETÖ liderinin mağdur ettiği insanların sayısı az değil bu ülkede. Dışarıda
rahat gezemezler, nefes bile alamazlar, insan içerisine çıkamazlar. Haydi,
taraftarlarının himayesinde dışarı çıktılar diyelim, inanın bir kör kurşuna
maruz kalırlar. Üstelik kim vurduya gider. Ya da ben yaptım diye gelir kendisi
teslim olur.
ABD, elebaşını yalvarsa götürün diye; biz, "Sizin olsun, alın turşusunu kurun" dememiz lazım. Bundan sonra bu tür ihanet şebekelerinin bir daha bu topraklarda neşvünema bulmaması için gözümüzü dört açalım. Biliyorum, yaptığım öneriler size garip gelebilir. Fakat kökten çözüm
olacağını düşünüyorum. Denenmesinde fayda vardır. Üstelik devlete masrafı da
olmaz. 09/05/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder