İnsanları ve belli grupları mağdur eden mağrurlar bir gün mağdur duruma düşerseniz -ki bu kaçınılmazdır- mazlumların âhı tutmuştur. Biz buna "men dekka, dükka" deriz.
Biraz izzet taşırsanız hatayı kendinizde arayın. Başkasını suçlamayın. "Biz ettik ve bulduk" deyin. Öz eleştiri aynı zamanda bir tevbedir. Varsa değeriniz mutlaka ortaya çıkar.
Altın yere düşünce değerinden bir şey kaybetmez. Yeter ki kendinizi bilin, tanıyın. Hayatta en zoru da insanın kendisini tanımasıdır. Nefis ve enaniyet insanın kendisini tanımasını engeller maalesef. İlk önce de İslam kardeşliğinin önüne alternatif olarak getirdiğiniz grup taassubundan pardon kardeşliğinden başlayarak burnunuzdan kıl aldırın. Bugün size ağlansın diyorsanız kusura bakmayın. Bir kaç timsah gözyaşı dökenden ve akıllarını kiraladığınız insanlardan başka kimseyi bulamazsınız. Çünkü siz dün anaları çok ağlattınız. Şimdi sıra sizde. Çekin çilenizi. Samimi iseniz çileniz sizi temizler, günahlarınıza keffaret olur.
Atamız Adem-Havva gibi; "Ey Rabbimiz,biz kendimize zulmettik. Şayet bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen hüsrana uğrayanlardan oluruz" deseniz ne olur biliyor musunuz? Adem olursunuz.Yani adam olursunuz. Bu da parayla, pulla, makam ve mevkiyle elde edilmez. Bir de Dünyayı ve ülkeyi kendinizden ibaret sanmayın. Dünyanın merkezi siz değilsiniz. Allah vezir yaptığı, nimetlerini verdiği İsrailoğullarını sonra rezil etti biliyorsunuz. Haklı sandığınız davanızdaki çırpınışınız belki de batışınız olacaktır. İsrail bugün yaşıyor eğer buna yaşama denirse.
Kendinizi mağdur ettiğine inandığınız kişi ve kurumlar eğer hışımla, kinle ve intikam duygusuyla size saldırıp adaleti elden bırakırlarsa bil ki onların da mağduriyeti yakındır. Ama mağdur ve mağrur -her kim iseniz, kendinizi ne kabul ediyorsanız- yaptığınız bu kirli savaşın kazananı olmayacaktır. Kaybeden değerlerimiz ve insanlığımız olacaktır. Sözüm size ve yandaşlarınıza değil, çünkü siz sözden anlamazsınız. Benim sözüm sizi ibretle seyreden, bakalım hangisi kazanacak diye el ovuşturan, gerçeği görmeye çalışan, güce göre taraf belirleyecek olan saf Anadolu insanına. Siz birbirinize güç ve gövde gösterisi yaparak haklılığınızı ispatlamaya çalışın. Ülke elden gidiyor. Sizin uğraştığınız işe bakın. Allah size feraset versin. Allah sizi samimiyetinize göre muhakeme etsin. Ne olur çocuğunuzun yaşaması için çocuğunuzdan vazgeçin.
Süleyman'ın yanına gelen ve çocuğunun kendisinin olmasa da yaşamasını isteyen ve haklılık iddiasından vazgeçen kadın kadar olamadınız:
"İki kadın aynı çocuk üzerinde hak iddia eder, “Benim çocuğum” derler. Süleyman Peygamber karar veremez, der ki “O zaman bu çocuğu ikiye bölelim, bir yarısını birine, diğer yarısını öbürüne verelim.” Çocuğun gerçek annesi atılır, “Aman çocuğuma bir şey olmasın da öbür annede kalsın” der. Onun üzerine Hz. Süleyman gerçek anne sensin” deyip ona verir çocuğu.
Yazıyı önyargısız okuyanlara selam olsun. 03/09/2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder