BİR HUZUR EVİ SAKİNİ
Şehir içi toplu taşıma ile giderken otobüsün içinde dolaşa dolaşa yanıma yaşlı bir amca oturdu. Her halinden bir soru soracak ama sorusuna cevap alacak kimseyi bulamadı anlaşılan. Az sayıdaki yolcuların da kulaklarında kulaklık var, hepsi müzik dinliyor. Soru sorduğunda da sanki sağır ve dilsiz gibi bir tavır sergiliyorlar.
-Selamün aleyküm
-Aleyküm selam
-Kırıkçıya gidiyorum, biliyor musun yerini?
-Bilmem amca,
-Buralı değil misin?
-Değilim.
-Ben huzur evinde kalıyorum da.
-Çocuk yok mu?
-Var, 6 tane, evli hepsi
-Eşin?
-Onunla ayrıldık.
-Kırıkçıda ne işin var.
-Ayaklarımı göstereceğim, çok ağrıyor da. Doktor ameliyat dedi.Yatarsam bana kim bakacak. Kırıkçıyı çok övdüler, ona gidip göstereceğim.
-Çocuklarınla görüşün mü,gelirler mi?
-Gelmezler, ben peşlerinden ziyaretlerine gittim, kabul etmediler, telefon açıyorum, telefonuma cevap vermiyorlar. Komşularını araya koydum, yine kabul etmediler.
-Para veriyor musun huzur evine?
-450 TL veriyorum, benimki özel oda. Daha ucuza kalanlar var.
-Kaç kişi kalıyor huzur evinde 400 kişi.
-Rahatın, huzurun nasıl?
-Böylesi rahat ve huzur nasıl bulunulacaksa.
-Sosyal güvencen var mı?
-Var, ben Ilgın lisesinde hizmetli idim. 88 yılında emekli oldum.
-Kaç para emekli maaşı alıyorsun?
-1.400,00 TL.
-Mezuniyetin ne?
-İlkokul.
-Kaç yaşındasın?
-85
-Çocuklarını özlemiyor musun?
-Özlenmez mi? Hele bir kızımı ilkokul öğretmeni ile evlendirdim, ne kadar sevinmiştim bir bilsen.
-Allah yardımcın olsun, şifa versin.
Otobüs kaptanına kırıkçının yerini sordum, yerini gösterdi, amca orada indi.
Amcanın sorularına cevap veren yoluna devam ederken düşünmeye başladı:
-Bizim durumumuz nasıl olacak,nesil nereye gidiyor. İleride bu evlerin sayısı ne kadar olur? Aileler parçalanıyor, çocuklarımızı çocuk yuvası vb yerlere atıyoruz, büyüyoruz huzur evlerine atılıyoruz. Attıkça atıyoruz. Küçüğü atıyoruz, büyüğü atıyoruz. Evet atıcılık bizim ata sporumuz. Ama o, ok atıcılığı. Evlat ve ata atıcılığı değil. Problemi atarak kurtuluyoruz. Aslında problemlerimizi yumak halinde kar topu gibi sarmalıyoruz. Problemin kendimizde olduğunu bir bilsek…
Sahi nereye gidiyoruz, bu gidiş nereye, hayra alamet mi? Bu olsa olsa cinnet halidir vesselam. 26/05/2015
Şehir içi toplu taşıma ile giderken otobüsün içinde dolaşa dolaşa yanıma yaşlı bir amca oturdu. Her halinden bir soru soracak ama sorusuna cevap alacak kimseyi bulamadı anlaşılan. Az sayıdaki yolcuların da kulaklarında kulaklık var, hepsi müzik dinliyor. Soru sorduğunda da sanki sağır ve dilsiz gibi bir tavır sergiliyorlar.
-Selamün aleyküm
-Aleyküm selam
-Kırıkçıya gidiyorum, biliyor musun yerini?
-Bilmem amca,
-Buralı değil misin?
-Değilim.
-Ben huzur evinde kalıyorum da.
-Çocuk yok mu?
-Var, 6 tane, evli hepsi
-Eşin?
-Onunla ayrıldık.
-Kırıkçıda ne işin var.
-Ayaklarımı göstereceğim, çok ağrıyor da. Doktor ameliyat dedi.Yatarsam bana kim bakacak. Kırıkçıyı çok övdüler, ona gidip göstereceğim.
-Çocuklarınla görüşün mü,gelirler mi?
-Gelmezler, ben peşlerinden ziyaretlerine gittim, kabul etmediler, telefon açıyorum, telefonuma cevap vermiyorlar. Komşularını araya koydum, yine kabul etmediler.
-Para veriyor musun huzur evine?
-450 TL veriyorum, benimki özel oda. Daha ucuza kalanlar var.
-Kaç kişi kalıyor huzur evinde 400 kişi.
-Rahatın, huzurun nasıl?
-Böylesi rahat ve huzur nasıl bulunulacaksa.
-Sosyal güvencen var mı?
-Var, ben Ilgın lisesinde hizmetli idim. 88 yılında emekli oldum.
-Kaç para emekli maaşı alıyorsun?
-1.400,00 TL.
-Mezuniyetin ne?
-İlkokul.
-Kaç yaşındasın?
-85
-Çocuklarını özlemiyor musun?
-Özlenmez mi? Hele bir kızımı ilkokul öğretmeni ile evlendirdim, ne kadar sevinmiştim bir bilsen.
-Allah yardımcın olsun, şifa versin.
Otobüs kaptanına kırıkçının yerini sordum, yerini gösterdi, amca orada indi.
Amcanın sorularına cevap veren yoluna devam ederken düşünmeye başladı:
-Bizim durumumuz nasıl olacak,nesil nereye gidiyor. İleride bu evlerin sayısı ne kadar olur? Aileler parçalanıyor, çocuklarımızı çocuk yuvası vb yerlere atıyoruz, büyüyoruz huzur evlerine atılıyoruz. Attıkça atıyoruz. Küçüğü atıyoruz, büyüğü atıyoruz. Evet atıcılık bizim ata sporumuz. Ama o, ok atıcılığı. Evlat ve ata atıcılığı değil. Problemi atarak kurtuluyoruz. Aslında problemlerimizi yumak halinde kar topu gibi sarmalıyoruz. Problemin kendimizde olduğunu bir bilsek…
Sahi nereye gidiyoruz, bu gidiş nereye, hayra alamet mi? Bu olsa olsa cinnet halidir vesselam. 26/05/2015
Yorumlar
Yorum Gönder