20 Haziran 2024 Perşembe

Huzur ve Sükûnetin Adresi, Fethi Sekin MTAL (8)

Okulun bir diğer Matematikçisi. Geçen dönem perşembe günleri MESEM sınıflarına girdik birlikte. Bu sene aynı gün hiç dersimiz olmadı. Sadece pazar günleri DTP derslerinin açılışını o yaptı. Ardından bayrağı ben devraldım. Hafta içi uzaktan dersleri ise o benden sonra yaptı. Dersin bitiminde çözdüğü soruları ve ders notlarını sıcağı sıcağına atanlardan. Yüz yüze görüşmekten ziyade telefonla görüştük zaman zaman. Oturulur kalkılır kendisiyle. Yolu açık olsun. 

Okulun WEB sayfasına attığı etkinlik resimleriyle ve etkinlik duyurusuyla hatırlatacağım kendisini. Pek konuştuğunu görmedim. Selam, kelam ve hal hatır dışında sessizliği ön planda idi. Yolu açık olsun. 

Çok yer diye tanıttılar bana. Hepsini yer, bitirir dediler. Çok yediğini de görmedim ama adı çıkmış bir defa. Arkadaşları takıldıkça takıldı. O da tüm takılmalara gülümseyerek cevap verdi. Öğretmenler odasına pek uğrayanlardan olmasa da karşılaştığım zaman güler yüzünü, selam ve kelamını, hal hatır sormayı eksik etmedi sıcak bölgenin bu insanı. Sayesinde, okulun yakınındaki camileri öğrencilerle birlikte sosyal sorumluluk çerçevesinde temizletmek suretiyle içimiz rahat ederek tertemiz halılarda cuma kıldık. Yolu açık etsin. 

Biyoloji öğretmenini geçen yarı dönem gördüm. Bu sene hiç aynı gün dersimiz olmadı. Nazarımda kendi halinde ciddi biri idi. Yolu açık olsun. 

Öğretmenler odasına, dolabından ders malzemesi almak için geldiğini gördüm hep. Selamını, hal ve hatır sormayı ihmal etmedi. Nöbet listesindeki nöbet yerime bakmadan önceki haftalara göre nöbet tutarken kendisiyle birlikte aynı katta nöbet tuttuğumu görünce, nöbet yerimin yanlış olduğunu söyledi. Birkaç teneffüs yanlış yerde nöbet tutmuşum. Öğle namazlarında okul mescidinde namaz kılarken gördüm hep. Halının üzerine seccade sermesi de gözümden kaçmadı. Garipsedim önceleri. Namaz kıldıkça halının tüm tüylerinin çorap ve pantolonuma geçtiğini görünce seccade sermesinin mantığını kavradım ama geç oldu. Bir defasında ders bitimi abi, araban var mı dedi. Evimin yakınına kadar getiriverdi. Genç yaşta koyduğu sakal da kendisine çok yakıştı. Hep ciddi duruşuyla tanıdım kendisini. Bir ara 12'lerde adı geçince, bir öğrencinin, hiç yüzünün güldüğünü görmedim dediğini söylediğimde, güldüğüne şahit oldum. Yolu açık olsun. 

Geçen yarı dönemde bir gün beraber olduk. Hal hatır sormadan geçmedi yanımdan. Öğrencilerin ahlaklı olması yönünde samimi çabasını gözlemledim. Bunu dert edindiğine şahidim muhasebe öğretmenimizin. İçten biriydi vesselam. Yolu açık olsun. 

Uzun boyu ve iri bıyıklarıyla dikkatimi çekti. Bahçede nöbet tutarken gördüm hep. Güzel ve yakışanı giydiği gözümden kaçmadı. Dersi olmamasına rağmen sınıfının mezuniyetinde bulunmak için çocuğuyla okula geldi. Kim gelirdi dersi olmamasına rağmen. Arkalarına durarak mezun ettiği öğrencilerini izledi. Mezunlar adına konuşan öğrenciden bol bol övgü aldı. Yolu açık olsun. 

Diğer bilişim ve muhasebe Lab. şeflerini, bölüm arkadaşlarıyla birlikte sessiz sakin ve kendi halinde gördüm. Öğretmen odasına gelmeleri çay almak içindi. Çaylarını alan ya dışarıya ya da bölüm odalarına geçti. Bir tanesini çay bardağını defalarca yıkarken gördüm. Belli ki temizlik konusunda hassas biri. Bilirim ki o kadar temiz bardak beni yaşatmaz. Benim bardağım çay renginin gireceği şekilde sararmış olmalı. Muhasebe ve bilişim öğretmenlerini gruplar halinde gelirken giderken gördüm. Adeta var mı bize yan bakan der gibiydiler. Ne beni içlerine aldılar ne ben içlerine girdim. Yanlarından geçerken selamlaştık, hal hatır sorduk. Bazılarının isimlerini karıştırsam da simalarını, beyefendi duruşlarını fotoğrafladım beynime. Yolları açık olsun.

Yeni bir matematikçi daha geldi okula. Deprem bölgesinden gelmiş. Toplantıda çocuğuyla gördüm. Hoş geldin, hayırlı olsun dedim. Bir daha da görmedim. Yolu açık olsun. 

Öğretmenlerle ilgili gözlemlerimin en sonuna coğrafya öğretmenini bıraktım. Okulun coğrafya öğretmeni olmadığından, komşu okuldan cuma günleri okulumuza geldi. Vefa ve bir yıl boyunca oluşan hukuk gereği kendisinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Okula dışarıdan haftada bir gün gelmesine rağmen okula hiç yabancılık çekmedi. Benim yarım dönem çektiğim asosyalliğin 'a' sından eser yoktu. Okulun gediklisi gibiydi sanki. Ha o okul ha bu okul. Tüm okullar benim dercesine, okula birden uyum sağladı.  Muhabbetlere katıldı. Pozitif enerjisinden öğretmenler odası faydalandı. Zaman zaman "O kadar din öğretmeni tanıdım. Sizin gibisini görmedim" derdi. Öyle ya turuncu saçlı kaç din öğretmeni vardı bu ülkede? Meslek öğretmeni iken branş değiştirerek coğrafyaya geçmiş. Diğer sınıfları bilmem ama onun sınavı olduğu zaman 9.sınıflar coğrafya sınavına daha bir özenli hazırlandılar. Okulunda ders yükü az olduğundan, "Seneye de muhtemelen ben bu okulda olacağım. Size yeni okulunuzda mutluluklar dilerim" diyerek koridorda vedalaştık. Unutmayacaklarımdan olan coğrafya öğretmenimizin de yolu açık olsun. (Devam edecek) 

Huzur ve Sükûnetin Adresi, Fethi Sekin MTAL (7)

Çok ciddi duruşu vardı ilk zamanlar. Sessiz sedasız oturur gördüm hep. Soru sorarsam yanarım diye düşünmedim değil. Bilişim meslekçisi olunca zaman zaman yazıcı ve bilgisayar çıktısı için yardım istedim. Anlayacağım şekilde gösterdi sağ olsun ve kızmadı hiç. Rehberlik yıllık planını çıkarırken programı yapan kişinin isminin olduğu yeri programdan nasıl kaldırdı. Hala çözemedim. İyi usta işin püf noktasını göstermez dedikleri bu olsa gerek. Şen şakrak biri olduğunu zamanla anladım. İnce ince esprilerine muhatap oldum. Yolu açık olsun. 

Okulun tek rehber öğretmeni. Simav'dan gelmiş okulumuza ilk atama olarak. Tayin isteme hakkı olmasına rağmen tayin istemeyip okulda kaldı. Okulumu seviyorum diyenlerden. Öğrencilere rehberlik yaptığı gibi disiplin yönünden de bir idareciyi aratmaz. Okulun dışında zula yerde sigara içen öğrencileri arabasının önüne katarak okulun bahçesine kadar getirdi bir gün. Sınıf kontrollerinde öğrencileri tek tek kontrol eder. Affı da yoktur. 19 Mayıs etkinliğinin öncülerinden. Öğrencileri bayrama hazırladı. 20 Mayıs günü tüm öğrencileri organize ederek günü piknik ve etkinlik havası içerisinde geçirdi. Gönüllülük esasına bağlı olarak öğretmenlerden katkı almak suretiyle tüm öğrencilere dondurma ikramı yaptı. Büyükle büyük, küçükle küçük. Öğretmenlerle özellikle kadın öğretmenlerle sıkı fıkı. Öğrenci görüşmeleri dışında öğretmenler odasına gelip muhabbete katılmayı bildi. Şen şakrak, ne yaptığını bilen biri. Yolu açık olsun. 

Okulun bilişim şefi. Öğretmenler odasının bilgisayar, yazıcı arızalarında, yazıcının toneri bittiğinde bir telefonla sessiz sedasız yanınıza geliverir hemen. Girdiği dersin dışında, fırından çıkan ekmekleri arabasıyla taşır. Okulun çay ve okul kültürüne katkı parasını toplar. Düğün ve taziyelere hediye ayarlar. Okul etkinlikleri için gönüllü katılanların kişi başına düşen miktarı çıkarır. Hal hatır ve gönül almayı bilir. Hiçbir şeye hayır diyemeyenlerden. Ekmeğini alsan sesini çıkarmayacak biri. Allah yolunu açık etsin. 

Okulun ilk gününde yanına oturarak tanıştığım ilk kişi beden eğitimi öğretmeni. Ankaralı olduğunu son hafta öğrendim. Konya'yı mesken edinmiş. İnsan o kadar mı sessiz, sakin, beyefendi ve saygın olur. Hepsini üzerinde toplamış. Böyle sakin durduğuma bakmayın beni çalıştırdığım takımlarda görün der gibi bir hali var. Bu da altın biriktirenlerden. Allah yolunu açık etsin. 

Bu sene geldi okulun gıda öğretmenleri. Hal, hareket ve duruşlarından görmüş geçirmiş Anadolu insanı olduğu yüzlerinden okunuyor. Her ikisi de sessiz sedasız konuşulanları dinleyenlerden. Okulun fırınıyla hemhal oldular. Fazla konuşmayarak biz laf değil, iş üretiriz der gibiydiler. Öğretmenler odasına teşehhüt miktarı geldiklerinde hal hatır bildiler. Bilgili, görgülü, olgun ve hoşgörülü bir profil çizdiler. Ortak sınavlarda fırından kalkıp gelip sınav evrakını almaya geldiklerini görünce sorumluluklarına şapka çıkarmaktan başka bir şey yapamadım. Allah yollarını açık etsin. 

Okulun muhasebe bölüm şefi idi. Evden çeker gelirdi okula. İzzet ve ikramına hiç esirgemeyenlerdendi. Bugün şunu yapacağım derdi sabahtan. Bilgisayarı hiç boş bırakmadı. Hem yazdı hem çizdi hem form doldurdu hem de muhabbete eşlik etti. Esprilere karşılık verdi, espri de yaptı. Yolu açık olsun. 

Okulun diğer kuyumcu öğretmenini de öğretmenler odasında nadiren gördüm. Ne kadar altını var bilmem. Bildiğim, fazla konuşmayıp dinleyenlerden. Geldiği zaman masada işlerini hallederken hal hatır sormayı, selam verip almayı ve güler yüzünü eksik etmedi. Yolu açık olsun. 

Okulun tek İngilizce öğretmeni. İmtihanı büyük olanlardan. Eşini kaybetti genç yaşta. Girdiği sınıflarda tüm tahtanın İngilizce kelimelerle dolduğunu, üşenmeyip hepsini tek tek yazdığını görürsün. Öğretmenler odasında pek durmayıp teneffüsleri dışarıda geçirenlerden. Yolu ve bahtı açık olsun. 

Okulun kimya öğretmeni de yeni gelenlerden. Atanmadan önce özel sektörde epey çalışmış. Ağzı laf yapan, sosyal biri. Stajyerliğinin kaldırılışıyla tatlısını yedik. Kesesine bereket. Ders günümüz çakışmasa da iz bırakanlardan oldu. Yolu açık olsun. (Devam edecek) 

Huzur ve Sükûnetin Adresi, Fethi Sekin MTAL (6)

İdareciler dışında okulun tek tarih öğretmeni hocamla ilk defa okulun mescidinde karşılaştım. O da benim gibi soruşturma ile gelmiş bu okula. Haklı olduğu bir konuda mahkemeyi de aşındırıp hak arama yoluna gitmemiş. Velinin şikayetini de aracı vasıtasıyla velinin istediği köpek mamasını alarak kapattı. 

İçine kapanık, konuşmayan biri. Yüzünün güldüğü de pek vaki değil. Zaman zaman espri yapmaya kalktığında da ciddiyetinden hiç ödün vermedi. Sanırım bütün dertlerini içine atmış olmalı. Küçük oğluyla ilgili muhabbeti güldüren cinsten. Konuşturmak için çok takıldım kendisine. Üzerinden espriler yaptım. Sağ olsun, yapma etme demedi. Üzerine de salı günleri evimin yakınına kadar beni getirdi. Konuşma yerine susmayı ve dinlemeyi seçti hep. Öyle zannediyorum, söz gümüş ise sükut altındır sözünü prensip edinmiş olmalı. Ne kadar altın biriktirdi, bir Allah bilir. Belli ki konuşmak için değil, sükut için yaratılmış. Zarar gelmez kendisinden. Allah yolunu açık etsin. 

Cumadan cumaya haftada bir görüştüğüm bir fizik öğretmeni vardı. Öğretmenler kurulunda disiplin kuruluna en çok oy alarak seçildiği zaman okulun en kıdemli öğretmeni sanmıştım. Meğer benden iki, üç ay önce gelmiş bu okula. O da soruşturma sonucu yeri değiştirilenlerden. Çok sosyal değilim dese de herkesle diyaloğu olan ve muhabbet eden biri. Evi Konya'nın bir ucunda, okulu ise öbür ucunda. O kadar yolu teperek geldi iki sene boyunca. Dönüşte de beni taşıdı sağ olsun. Üç okulu dolaştı bir yıl boyunca. Okula geldiği cuma günlerinde okulun her bir yerine üzüm asması dikti. Asmaların çoğu da tuttu. Benimle beraber tayini çıktı ama ardında dikili ağacı olacak. Üzümleri yiyen ardından dua edecek. Allah yolunu açık etsin. Yeni okulunda mutlu yıllar dilerim. 

Okula bu sene gelenlerden. Sahilin sıcaklığı var kendisinde. Branşı da kuyumculuk. Ne kadar altını var bilmem ama çok cömert. Yemeyi değil, ikramı sevenlerden. Her okula gelişinde el emeği, göz nuru yiyeceklerini getirip masaya koydu. Herkese ikram etti. Öğretmenler odasına gelmeyenlerin odasına kadar götürdü ikramın. Hocam, buyur dedikçe aldım. Enfes olmasına rağmen biraz bayat gibi geldi bana dedim. Hepsine de ne bayatı hocam. Daha sabah yaptım dedi. Memleketi Antalya'ya gidemediği için Konya'yı mesken tutanlardan. Umarım her şey gönlüne göre olur. Yolu açık olsun. 

Bir başka muhabbet ehli de matematikçi idi. Sayısal zekalar hep rakamla uğraştıkları için pek espri yapmazlar ama bu matematikçi espri de yaptı, espriden de anladı. Herkesin yardımına koştu. Yemeyi sevmeyenlerden olsa da yedirmeyi sevenlerden idi. Etli ekmek yaptırmış bir gün tüm öğretmenlere. Öğretmen odasına girmeyen öğretmenleri de tek tek arayıp buldu ve ikramına davet etti. Otobüs terminaline kadar gideyim diye 33 plakalı aracına bindim bir gün. Evime kadar getirdi sağ olsun. Kalabalık MESEM sınıflarına girdi. Kalabalıktan dert yandığı bir gün, MESEM'lere derse girenler direk cennetlik dediğimde, inşallah demişti. İzzeti ikramı, güler yüzü hiç eksik olmadı. Allah yolunu açık etsin. 

Okulun bel kemiği ve etkinliklerin vazgeçilmezleri idi Edebiyatçılar. Biri Uşşaklı, diğeri Bozkırlı. Uşşak'ın insanıyla, Bozkır'ın insanı muhteşem bir ikili olmuşlar. Özene, bezene hazırladılar öğrencileri. Ortaya güzel bir sunum ve gösteri sundular. Etkinliklere hazırlanmak için zaman zaman derslerimi almaları hoşuma gitmedi değil. 

Hiç üşendiklerini görmedim. Az kahvesini içmedim Uşşaklının. En son ayrılacağım gün de elinden son kahvesini içtim. Kaç kahvesini içtim hatırlamıyorum ama bir kahvenin kırk yıl hatırı olduğuna göre yaşadığım müddetçe hatırını sayacağım. Allah yolunu açık etsin. 

Nöbetlerini nizami tuttu Bozkırlı olan. Az sigara içen yakalamadı. Affı da yoktu hiç. Benim görmediğimi gördü. Yenmiş, içilmiş bardak ve tabakları görünce hiç üşenmeyip tek tek yıkadı. Olmadı, Adıyamanlı müdür yardımcısına nazire yaparcasına çi köfte yoğurdu. Onca iş ve telaşenin arasında güler yüzünü hiç eksik etmedi. Muhabbete de katıldı. Allah yolunu açık etsin. (Devam edecek) 

Huzur ve Sükûnetin Adresi, Fethi Sekin MTAL (5)

Bu döneme yeni müdürle başladık. Gıyaben tanıyordum daha önce kendisini. Hal hatır sormaktan öte geçmedi muhabbetimiz. Odasında pek durmadı. Elinde malzeme çantasıyla okulun altını, üstünü elden geçirdi. Elinin değmediği yer kalmadı. Her yeri güzelleştirdi ve kullanışlı hale getirdi. Gerekli yere beton bile attı. Meccanen yaptıklarına tamirci çağırsaydı, okulun epey bir parası çıkardı. Gören de onu eskinin meslek lisesinden mezun biri bilir. Halbuki İHL mezunu idi. Üzerine tarih okumuş. Öğretmen ve müdür olmasaydı, elle gösterilir ünlü bir tamir ustası olurdu. Paraya da para demezdi. Ama o parayı değil, meccanen çalışmayı seçmiş. Her okula lazım okulun eksik ve aksağını giderecek. Tamirden arta kalan zamanını, öğrenciye ve veliye ayırır gördüm. MESEM öğrencilerine bile okul kıyafetini zorunlu kıldı. Her sabah kılık kıyafet kontrolünden hiç ödün vermedi. Okul kıyafetiyle gelmeyenlere her sabah mıntıka temizliği yaptırmaktan bıkıp usanmadı. Onca meşgale arasında güler yüzüyle daima pozitif enerjisini kimseye eksik etmedi. Şunu, bunu yaptım diye hiç reklamını da yapmadı. Sadakaları bol biriktiriyor şimdilik. Gören de onu okulun teknisyeni sanır. Tek eksiği sabahtan iş elbisesini giymemek oldu. Tamir yapılır da kazaya kurban gitmez olur mu? Kirli su ile banyo yapınca, soluğu eve kadar gidip elbise değiştirmede buldu. Duyuru ve bilgilendirmelerde mesai saatlerini gözetti. Birçok yönetici gibi gece gündüz mesaj bombardımanına boğmadı. Allah yolunu açık etsin. 

Teknisyeni de vardı okulun. Okulun ekmek fırınında geçirir çoğu zamanını. Arta kalan zamanında ya bahçe işlerine bakıyor ya da okulun etrafında dolaşan başıboş köpekleri kendi cebinden köpek maması alarak besliyor. Köpekler onu görünce sevinerek koşar adım gelir yanına. Hasta olan köpekleri de tedavi ediyor. İyi bir hayvan sever, içi dışı doğal ve dobra biri. Sözünü esirgemez. Dincilere mesafeli. Çünkü dersine giren din öğretmenleri hep dışlamış onu. Süreleri ezberlemedin diye hep azarlayıp durmuşlar. Sanırım dövenler de olmuş. Bunu da yazıyorum ki şiddete meyyal ve şiddet sever meslektaşlarım artık bu sevdadan vazgeçsinler. Zorla güzellik olmaz. Sevdirmek lazım her şeyden önce. Çünkü sevgisini vermediğin din, ikna edemediğin din senin değildir. Teknisyenimizin de yolu açık olsun. 

Biri kadrolu, diğeri İŞKUR elemanı yardımcı personel ise kah sınıflarda kah çay demlemede kah fırında kah bahçede çalışmada. Bunca işin arasında güler yüzleri hiç eksik değildi yüzlerinde. Allah yollarını açık etsin. 

Teşriki mesaimin olduğu, aynı gün okulda bulunduğumuz öğretmenlere de yer vermek isterim yazımda. 

Çoğu din öğretmeninden farklı, herkesle diyaloğu olan, işten kaçmayan, hal hatır bilen, güler yüzünü hiç eksik etmeyen, işini ciddiyetle yerine getiren, ilk yarı dönem soru hazırlama, zümre, rapor vs. tüm işleri yaparak adeta elimi sıcak sudan soğuk suya değdirmedi. Ben yapar, hazır ederim hocam dedi hep. Sınıflarda, koridor panolarında görsel etkinlikleri hiç eksik olmadı. Yaptığını hiç başa kakmadı. Yeter artık üzerimde ekşidiğin, in artık sırtımdan demedi. İbadet aşkı içerisinde yaptı hepsini. Sanırım ilk öğretmenliği bu okul olmalı zümremin. 

Çocuğu olunca az ders aldı. Zümre başkanlığını bıraktı. Bayrağı ben devraldım bu sefer. Koyunun olmadığı yerde Abdurrahman Çelebi görevini ben yapacaktım artık. Elimden geldiği kadarıyla yazdım, çizdim. Ortak soruları hazırladım. Her hazırladığıma da teşekkür etti. Kadir kıymet de bilirdi aynı zamanda. Sene sonuna doğru "Hocam, ben hep ücretli veya dışarıdan ders doldurma zümrelerle çalıştım. Okulun tek branş öğretmeni olunca haliyle tüm evrak işlerini ben yaptım. Siz göreve başlayınca, sandım ki dedi. Ne sanmıştın Hocam. İşte yaşlı biri geldi. Bu adam bu yaşıyla tüm işi benim üzerime yıkar mı diye düşünmüştün dedim. Güldü. Ardından yükümü aldınız teşekkür ederim dedi. Daha önce yüzü gülmeyen müdür yardımcısı olmak üzere kendimce bulduğum bazı eksikliklerine dert yanınca, Hocam okulumuz iyi, o Hocamız da iyi demişti bana. Duruşuyla ve iş ahlakıyla hep pozitif enerji verdi bize. Allah zümremin de yolunu açık etsin. Çocuğunu hayırlısıyla büyütmeyi nasip etsin. (Devam edecek) 

Huzur ve Sükûnetin Adresi, Fethi Sekin MTAL (4)

Biraz daha özele inersem, girişin sağında bir müdür yardımcısı var. Onun hakkında ilk kanaatim olumsuzdu. Böyle müdür yardımcılığı mı yapılır? Böyle yapacaksa bıraksın şeklinde dert yandım. Çünkü ne konuşurken gördüm ne gülerken. Dert küpü gibi bir görüntü vermişti bana. Bunu özellikle yazıyorum ki ilk intiba ve ön yargının yanlışlığına dikkat çekmek için. Hatta zümreme dert yanmıştım. Zümrem, o öyle değil, iyi biri dese de gel sen bunu bana anlat. 

Bana abi diye hitap eden bu müdür yardımcısını tanıdıkça şeker gibi olduğunu anladım. Anladıkça zamana bırakmadan ilk yargımın ne kadar yanlış olduğunu anladım ve mahcup oldum. Hoşsohbetti aynı zamanda. İşini yaparken doğru yapayım, yanlış yapmayayım diye biraz stresli idi. Hepsi bu kadar. Branşı konusunda araştırıp incelemiş. Ezber bozan fikirleri vardı. Tayinim çıktığında bir konuya girdi ki dinlemekten kendimi alamadım. Mübarek, bir buçuk yıldır neredeydin, benim tayinim çıkınca mı coştun böyle dedim. Allah yolunu açık etsin. 

Meslekçi bir müdür yardımcısı vardı üçüncü katta. Bir aşağıda, bir yukarıda odasında. Kah okul dışında kah fırında. Atom karınca gibi. Hafta içi ve pazar günleri okulda. Belki cumartesi de geliyordur. Hiç boş dururken görmedim. Okulu belki de açan belki de kapatan idi. Sabah çaylarını belki de o demleyip hazır etti. Geldiğimiz zaman çayımızı hazır bulduk. Pazar günü okula gelen DTP öğrencilerinin çayını bile demledi. İki evli dense yeridir. Biri evi, diğeri de okulu. Üzerine iki ayrı yüksek lisans yaptığını ve müstakil ev yaptırdığını öğrenince pes doğrusu dedim ve temposuna hayran kaldım. Bu vücut bu sıkleti çekiyor vesselam. Allah yolunu açık etsin. 

En son katta bir müdür yardımcısı daha var. Okula sonradan atandı. On parmağında on hüner dense yeridir. Öğrenci işlerinden arta kalan zamanda kocaman bahçeyi sürdü. Üzerim toz olur demedi. Bahçeyi ekti, dikti, yeşillendirdi, adam etti. Sigara içmemesine rağmen teneffüs aralarında tiryakilerle muhabbeti esirgemedi. Bir diğer hüneri okulun çi köftecisiydi. Kaç defa öğretmenlere çi köfte yoğurdu. Ne de olsa Adıyamanlıydı. Buralı olup da çi köfte yoğurmayı bilmeyen olur muydu? Anaları onları çi köfte yoğursun diye yaratmış sanki. Branşı felsefe idi ama sair felsefecilere hiç benzemiyordu. Ben de içinizden biriyim der gibiydi. 

Yeter yoruldum demedi. Öğretmenlerin dışında öğrencileri de kapsayacak şekilde tüm öğrencilere çi köfte yoğurdu. Öğrenci ve öğretmen bu tür etkinlikle karnını doyurdukça onun yorgunluğu gitti. Allah kendisinden razı olsun. Bunun da yolu açık olsun. 

Giriş katta okulun tek kadın müdür yardımcısı vardı. Telefonla ilk muhatap olduğum kişi idi. İlk yarım dönemimde Diploma Telafi Programını deruhte etmesi hasebiyle kendisiyle çokça muhatap oldum. Sınav zamanları ve pazar günleri o açtı, o kapattı. Çok konuşan biri olmamasına rağmen dış kapı önünde zaman zaman lafladık. Dönemindeki DTP öğrencileriyle kafası iyi tuttu. Öğrenciler okulu onunla sevdi. Mezun öğrencileri zaman zaman ziyaretine gelmeye devam ediyor. Bir anne olarak ilaveten müdür yardımcılığı yapmak zor olmasına rağmen idareciliği seviyor gördüğüm kadarıyla. Allah yolunu açık etsin. 

Yarım dönem eski tanıdığım müdürle çalıştım. İkinci dönemin başında geçirdiği beyin kanaması dolayısıyla uzun süre okula gelemedi. Geldikten sonra da bahçenin ağaçlarını sulama işine kendisini verdi. Kendisiyle fazla çalışamadık. Çünkü okulda 8 yılını doldurunca rotasyonla komşu okula gitti. Allah sağlık versin ve yolunu açık etsin. İyi insanlarla çalışmayı nasip etsin. (Devam edecek)

Huzur ve Sükûnetin Adresi, Fethi Sekin MTAL (3)

Perşembe ve pazar günlerinden ibaret ilk yarım dönemim, okula alışma dönemimdi. Kendi halimde gidip geldim okula. Pek kimseyle muhatap olmadım. Öğretmenler odasına da nöbet defterini imzalamanın ve ders kitabı alıp koymamın dışında pek girmedim. Girmek istesem de nöbetçiyim. Nöbet yerinde olmam gerekti. 

Bir diğer husus da ilk gittiğim yere çabuk intibak sağlayamam. Çünkü asosyal bir yapım var. Girerken utana sıkıla girdim hep. 

Öğle arası soluklanmak üzere girdiğim zaman okulun kadın öğretmenlerinin ziyafetleriyle karşılaştım. Her perşembe bu ikramı alışkanlık haline getirmişler. Almam için ısrar ettiler. Teşekkür ederim dedim ise de ucundan, kıyısından tadarak başladım yemeye. Öğretmenler odasına gitmediğim zaman bazı öğretmenler, öğretmenler odasına davet ettiler ikram için. 

Okula başladığım ikinci yarım dönemim çok fazla teşriki mesaide bulunmadan bu şekil geçti. 

İki aylık bir yaz tatilinden sonra 2023-2024 öğretim yılına başladık. Bu sene ders yüküm de fazla idi. Rehberlik dahil 29 saat derse girdim. Bu derslerin 19 saati yüz yüze, geri kalanı ise uzaktan idi. Salı, cuma ve pazar günleri gittim okula. Gün bazında dersimin yoğun olduğu gün salı günleri idi. Sabah 9'da başlayan dersin 9 saati örgün, geriye kalan 4 saati uzaktan olmak üzere dersim akşam 20.30'a kadar sürdü. Salı bitti mi benim için o hafta bitmiş sayıldı.

Haftanın dört günü saat 17.00'de uzaktan bağlandım yine. 

Okul 2022-2023 ikinci döneminde olduğu gibi yine sessiz, sakin idi. Yine huzur ortamı vardı. Ama bu sene benim için daha bir farklı idi. Bunda asosyalliğimin 'a' sını atmamın, daha fazla derse girdiğim için okulda daha fazla bulunmamın; idarecisiyle, öğretmeniyle, öğrencisiyle, yardımcı personeliyle okulu evim gibi hissetmemin payı var. Özellikle kadın öğretmenlerin doğallığının, hasbiliğinin, ikramının, hal hatır sormalarının, ilgi ve alakalarının, idarecilerin bir idarecilik kompleksine sahip olmamalarının payı büyük. Açıldıkça açıldım. Espriler gırla gitti. Güzel bir muhabbet ortamı oluştu. Şakalaşma eksik olmadı. Öğretmenler odasında tek eksiklik dedikodu idi. Bunu yapan öğretmen görmedim. Bu konuda ders vermek istedim. Benim branşım el vermiyor, siz bari yapın, ben çok severim dedim ama bizim o taraklarda bezimiz olmaz modunda oldular hepsi. 

İdarecisinde de öğretmenden ve başkasından dert yananı görmedim. Her biri kendi işinde idi. Bu okulun idarecilerinin en büyük eksiği de kaprisli yönetici profilinden yoksun olmalarıydı. Beceriksizler vesselam. Niye geç kaldın, dersine niye girmedin, şu evrakı niçin gününde getirmedin, niye nöbet yerinde değilsin, senin nöbetinde şurada şu oldu, bir daha olmasın diyeni görmedim. Öğretmenlerinde olduğu gibi yüzlerinde hiç güler yüzleri eksik olmadı. Zaten görevini aksatan öğretmen de görmedim. 

Erkek öğretmenlerin çoğu meslek öğretmeni idi. Onlar da genelde kendilerine ait bölüm odasında teneffüslerini geçirdikleri için onlarla çok diyalog ortamım oluşmadı. Çay alırlarken, nöbet tutarlarken selam, kelam ve hal hatırdan öteye geçmedi diyaloğumuz. Ama hepsi iyi insanlardı vesselam. 

Diyaloğumuz kültür dersi öğretmeni olan iki, üç erkekle oldu. Geriye kalanı kadın öğretmenlerle oldu. Sağ olsunlar ilgi, alakalarını, güler yüzlerini ve de ikramlarını hiç esirgemediler. Bir sene boyunca salı ve cuma günleri, evinden cep telefonu dışında bir şeyle gelmeyen biz erkek öğretmenlere babalarına baktıkları gibi baktılar. Boşuna söylememişler, bakarsa kız evladı bakar diye. Allah onlardan razı olsun. 

Zaman zaman teneffüslerde  öğretmenler odasında tek erkek kalmak suretiyle kendimi Temel'e benzettiğim oldu. Allah o meslekçi erkekleri bildiği gibi yapsın, alacakları olsun dediğim oldu. 

Temel olmam şu yönüyle: Hani Temel hacca gitmiş. Namazları hep kadınlar arasında kılarmış. Polis kaç defa Temel'i kadınlar arasından derdest ederek çıkarmış. Ama Temel bu. Karadeniz inadı da var kendisinde. Yine her defasında kadınlar içinde namazlarını kılmaya devam etmiş. En sonunda Suud polisi, tercüman vasıtasıyla bu adam niye kadınların içinde namaz kılmakta ısrar ediyor sorusunu sormuş. Temel'in cevabı, "Tabi kadınlar içinde kılacağım. Çünkü ben hacca anamın yerine geldim" demiş. Benimki de o hesap oldu. (Devam edecek)

Huzur ve Sükûnetin Adresi, Fethi Sekin MTAL (2)

Benim 34 günlük yıllık izin 6 Şubat depremiyle uzadı. Hayatım boyunca yapmadığım kadar izin yapmış oldum. 

Okulun açıldığı ilk gün (20 Şubat) okula toplantıya gittim. Toplantı sonrası ders programını ilgili müdür yardımcısından aldım. Benden önce derse giren öğretmenin ders programını vermişlerdi bana. 

Programa göre tek perşembe günü dersim vardı okulda. Bir de pazar günü iki saatlik bir seçmeli ders için gidecektim. Diğerlerine uzaktan bağlanacaktım akşamları. 

Az dersen diğer öğretmenden ders alabiliriz dedi yardımcı. Kimseden ders almayayım. Dersini eksiltmeyeyim. Bu bana yeter dedim. 

Ders yüküm azdı ama üç tip öğrencinin dersine girdim. Bunlar: Örgün, MESEM ve Diploma Telafi Programı. 

Örgün, okula her gün gelen ve yüz yüze öğrenim gören mesleki ve teknik Anadolu lisesi (MTAL) öğrencileri. 

MESEM, eskinin çıraklık eğitim öğrencileri. Bunlar haftada bir gün gelip diğer günler bilişim, gıda ve muhasebe sektöründe çalışan öğrenciler. 

Diploma Telafi Programı (DTP) ise örgün eğitimin dışına çıkmış, değişik sektörlerde çalışan ve ustalık belgesine sahip öğrenciler. Bunlar pazar günü yüz yüze görüp diğer günler uzaktan bağlanan kişiler. Bu yol ile bir yıl okumak suretiyle Mesleki ve teknik Anadolu lisesi diplomasını elde ediyorlar. 

Emeklilik öncesi emeklilik yaşayacaktım 18 saatlik dersle. Çalışıyorum ama emekli gibiydi benim çalışmam. Rehberlik saatim, nöbetim hepsi aynı gün idi. Daha ne isterdim Allah'tan.

İlk perşembe gittim okula. 11 Gıdanın rehberliği, 9, 10 ve 11 MESEM'lerin ve 11 muhasebenin din kültürü derslerine girdim. 

Perşembe günleri ilk başlarda arabamla gittim. Giderken okulu bulmak için Navigasyon yardımıyla gittim okula. 

Bir defasında otobüse bindim. Kalabalıktı otobüs. Uzun saçlı bir erkek çocuğu yer verdi. Öğrenci de bizim okuldan dersine girmediğim bir öğrenci imiş. O kadar yolu bana yer verdiği için ayakta gitti okula. Mahcup oldum. Bir daha da otobüse binmedim ilk yarım dönem. Hep arabamla gittim. Dönüşte de benden sonra benim gibi soruşturma ile okulumuza gelen iki öğretmeni çarşıya kadar getirdim. 

Okulun uzaklığının yanında bir başka handikabı, sınıflarda etkileşimli tahtanın olmayışı idi. MESEM'lerde ders kitabı da yoktu. Bir diğer eksiklik MESEM sınıf mevcutlarının 60-70 mevcutlu oluşu idi. 

Bu kadar kalabalık sınıflarda sınıf hakimiyeti kurmak da zordu elbet. En kalabalık 9 ve 10 MESEM'lerde ilk başlarda sınıf hakimiyeti konusunda zorlanmadım desem yalan olur. 

Akıllı tahta olmadığı için ders notlarını cep telefonuma aktararak dersleri cep telefonu marifetiyle işledim.

Akşamları büyüklere uzaktan bağlandım. Uzaktan dersi güzelleştiren büyüklerin soru sorması idi. Pazar günleri de koşa koşa okula geldiler. Yüz yüze derslerimiz de dersin dışındaki sorularla daha bir güzel geçti. (Devam edecek)