9 Şubat 2023 Perşembe
İki Kesimin Mücadelesinden
Ayıptır Ayıp!
8 Şubat 2023 Çarşamba
Güçlü Devlet ve Büyük Bir Millet miyiz?
Evet Efendimciler
Bu dünyada tehlikeli insan çoktur.
Hepsi çeşit çeşittir ve say say bitmez. Mesela;
Yüze gülüp arkadan vuran,
Sinsi,
İçten pazarlıklı olan,
Güce karşı boyun eğip güçlünün
yanında yer alan,
Dilsin şeytan olan,
Kinci olan,
Tevazu görünümlü kibirli olan,
İnsanları laf cambazlığıyla
büyüleyen,
Isıracak olduğu halde dişini
göstermeyen,
Algıları olgu olarak gösteren,
Kendisini bulunmaz Hint kumaşı
gören,
Devlet görevi olmadığı halde
ispiyonculuk, muhbirlik ve jurnalcilik yapan,
Göründüğü gibi olmayan,
Senden ona, ondan sana laf getirip
götüren,
Ne olur, ne olmaz deyip hakkı ve
gerçekleri söyleyemeyen,
Aklını kullanmayıp başkasına
kiralayan, hayata onun gözlüğünden bakan,
Kendisini hiç geliştirmeyip ben hala
aynı yerdeyim diye övünen,
Kişilik ve kimliğini başkalarının
tarafgirliğini yaparak elde eden,
Renk vermeyen vs.
Bunların ötesinde bir tip var ki
belki de en tehlikelisidir. Bunlar evet efendimciler.
Bunlara onay makamı mı desek, yalaka
mı desek, emir eri mi desek, her devrin adamı mı desek, ne desek
bilmiyorum.
Bunlar bir görüş, bir öneri
getirmez, asla eleştiri ve tenkit yapmaz. Her devrin adamıdır. Çok uyumludur.
Herkesle çok iyi çalışır. Hangi çeşmeden iyi su akacağını iyi bilir ve o çeşme
başında biterler. Burunları iyi koku alır. Hiç birinci adam olmazlar. Daima
ikinci adam olurlar. Görevleri daima alkıştır, şakşakçılıktır. Efendilerine
asla saygısızlık etmezler. Etrafında pervane gibi dönerler.
Haliyle alkış ve şakşakçılıktan, evet efendimden başka bir şey görmediği için efendileri kendisine hiç çekidüzen vermez. Bu durumda bu evet efendimciler en büyük kötülüğü aslında efendilerine yapmış oluyorlar.
7 Şubat 2023 Salı
İzansız Paylaşımlar
Hesabı Zor Olacaklar
Son yılların en büyük ve çok geniş bir alana yayılmış bir
depremle karşı karşıyayız. Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Şanlıurfa,
Gaziantep, Kilis, Adana, Osmaniye, Diyarbakır, Hatay depremi ağır geçiren
illerimiz. 10 il dile kolay. Tüm illerimize oranı 12'de 1'dir. Yani her 12
ilimizden biri deprem halini yaşıyor.
Depremin kendisi bir afet, Depremin
büyüklüğü ve yıkıcılığı bir afet, Depremin dondurucu soğukta meydana gelmesi
bir afet, Depremin bu kadar geniş bir alanı vurması bir başka afet.
Depremin olduğu andan itibaren
devlet tüm imkanları seferber etti. Dünyadan yardım ekipleri geldi. Belediyeler
koştu. STK'ler yardım ulaştırmaya çalışıyor.
Tüm seferberlik ve organizeye
rağmen sosyal medyadan yükselen seslere bakılırsa, deprem bölgesinde durum
feci. Sağ kurtulanlar gıda, giyecek, sığınacak bir yer ve kendilerine ulaşacak
bir yardım eli bekliyor. Aynı zamanda enkaz altında kurtarılmayı bekleyenlerin
kurtarılmasını istiyor. Depremi vuran bir iki il dışında durum bu. Buradan
anlaşılıyor ki tüm imkanların ve insan gücünün seferber edilmesi yeterli
gelmedi. Organizede, sevk ve idarede sorun var mı, bazı illere diğer illere
göre öncelik verildi mi bilmiyorum ama elimizde ne kadar imkan olursa olsun, bu
kadar geniş bir alana aynı anda yardım elinin ulaştırılması, enkazdakilerin
aynı anda kurtarılması mümkün değil.
Bu demektir ki depremzede
insanlarımız bir başlarına kaldı. Üşüyecekler, aç ve susuz kalacaklar, enkaz
altında kalıp kurtarılmadığı için kimi nefessizlikten kimi de donarak ölecek.
Bunun sonucunda kimi bize ulaşılamadı, bir başına kaldık diyerek gönül koyacak
kimi de ilk kurtarılan ve ulaşılan olduğu için minnet duyacak.
Hasılı zor ve büyük bir imtihanla
karşı karşıyayız. Bu kadar büyük bir afet karşısında hepimiz aciz kaldık.
Maalesef elimizden bir şey gelmedi. Allah depremzedelere yardım etsin,
beterinden saklasın.
Bir taraftan depremle uğraşırken bu hale gelmemize sebep olanlara
ve bu görüntülerde imzası bulunanlara bu vesileyle birkaç sözümüz olsun. Bilsinler
ki sözüm olanlar bu sorumluluklarının hesabını zor vereceklerdir. Bunlar,
Çürük çarık bina yapanlar,
Bu binaları inşaat halindeyken düzgün bir şekilde denetlemeyen
yetkililer,
Bu tür binaların yapılmasına göz yuman belediye yetkilileri,
Binanın sağlamlık testi yapılmadan her seçim öncesi imar barışı
çıkaran gelmiş geçmiş hükümetler,
Deprem ülkesi olmamız bilinmesine, bu konuda bilinçlendirilmemize ve deprem uzmanlarının deprem geliyor diye bas bas bağırmasına rağmen kulak tıkayan ve radikal tedbir almayan ve binaları dönüştürmeyen yetkililer...
6 Şubat 2023 Pazartesi
Seri Katillerimizi Tanıyor muyuz?
"Bir insanı öldürmek bütün
insanlığı öldürmek gibidir. Yine bir insanı yaşatmak bütün insanlığı yaşatmak
gibidir." sözü Rabbimizin sözüdür.
Öldürmek yerine insana nefes olmak,
ona can vermek kadar güzel bir şey yok.
Yaşatmak varken öldürmek büyük
günahlardandır. Bu açıdan Allah'ın verdiği canı ancak Allah alır.
İnsanın bile bile birini öldürmesi
cinayettir. Bu cinayeti işleyene cani ve katil diyoruz.
İslam'da bu suçu işleyenin cezası
kısastır. Yani karşılığında onun da öldürülmesidir.
İslam'ın koyduğu bu ceza adaletin
tam gereğidir. Birinin nefesini kesenin nefesi kesilir.
TCK'de katilin cezası müebbettir. Bu
ceza adilane değildir. Çünkü öldürdüğü artık nefes alamaz iken katil dört duvar
arasında da olsa nefes almaya devam ediyor.
Taammüden öldürmenin çeşitleri var.
Aşırı hızdan ve kural hatasından trafikte bir başkasının ölümüne sebebiyet
vermek de bir nevi taammüden öldürmektir.
Bir diğer cinayet çeşidi de birden
fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek veya öldürmek. Bu tiplere seri
katil demek lazım. Canlı bombaları, terör saldırılarını, bir yere bomba atmayı
ve koymayı bu kategoriye koyabiliriz.
Cinayetler çeşit çeşittir. Bunların
üzerinde durmayacağım. Birden fazla cana kıyma yönüyle bir cinayeti örnekle ele
alacağım. Depremde yıkılan binanın enkazında can verenlerin katillerini seri
katil olarak görüyorum. Çünkü enkaz binlerce cana mezar oluyor, üstelik bu
öldürme şekli hunharca. Gerçi tüm ölümler hunharcadır. Çünkü her ölümde
merhametsizlik var, gaddarlık var.
Depremlerin seri katilleri
kimlerdir?
İster 99 ister 2007 deprem
yönetmeliği öncesi veya sonrası olsun, sağlam bina yapmayan müteahhitler seri
katildir. Çünkü bunlar, üç kuruş ucuza mal edip yüksek kazanç elde etme
amacıyla, malzemeden çalmışlar ve yaptıkları binalar onlarca kişiye mezar
olmuştur.
En ufak bir sallantıda çöken bu
binaların içinde, kiminin kafasına kolon düşmüştür kiminin kafasına duvar
yıkılmıştır. Kimi nefessiz kalarak molozların içinde imdat çığlıklarıyla can vermiştir.
Kimi açlıktan kimi de susuzluktan... Çoğu vakit tüm ailenin ölümüne sebebiyet
vermiştir yaptıkları bu çürük binalar.
Seri katil sadece müteahhitler mi?
Adam gibi denetim görevini yapmayan, kağıt üstünde tamam diyen denetmenler de
seri katildir.
Çürük binalara sağlam raporu
verenler de seri katildir.
Anlatmak istediğim, şartlara ve
kurallara uygun olmayan binanın her aşamasında bir şekil dahli olanlar seri
katildir:
Görmeyenler, görmezden gelenler,
sağlamdır raporuna imza atanlar, aracı ve alet olanlar seri katildir
nazarımda.
Yaptığı binaların altında binlerce
kişi can verdiği halde bunlara doğru dürüst ceza vermeyenler de seri katildir.
Hasılı nerede bir deprem olmuş ve bu
depremde meydana gelen çöküntülerden dolayı onlarca kişinin ölümüne sebebiyet
verenler seri katillikte birbirlerinin ortaklarıdır. Çünkü bunlar birbirlerini
koruyup kolladılar. Yani burada organize ve planlı bir cinayet söz
konusu.
Allah bildiği gibi yapsın bunları. Öbür dünyada da bu seri cinayet ve seri cinayete ortak olmalarından dolayı da en ağır cezayı alsınlar. Bu dünyadaki cezaları da bir çürük binanın altında can vermek olsun.