Müslüman camiada Hz Ömer sevgisi tarif edilemez. Sevgi o
kadar ileri safhada ki aşağı yukarı her hanede ismiyle müsemma olsun diye bir
Ömer ismine rastlanır. Bize onu sevdiren de adaletiyle nam yapmış olmasıdır. Ömer, adalet kelimesiyle özdeşleşmiştir. İkisi
ayrılmaz bir parçadır. Ömer denince adalet, adalet denince Ömer akla gelir. Bu
yüzden kendisine doğru ile yanlışı ayırt eden anlamında Faruk denmiştir. Onun
adaleti dillere destandır. On yıllık halifeliği döneminde Müslümanlara birçok
hizmet yapan Hz Ömer'in hilafetinin üzerinden asırlar geçmiş olmasına rağmen
belki diğer yaptığı hizmetler unutulmuştur. Ama adaleti hiç unutulmaz.
Unutmamamızın sebebi adalete susamışlığımızdır. Öyle ya, kim istemez adaleti...
Hz Ömer'in adil yönetimine kendisinden çok sonra hilafete
gelen torunu Ömer bin Abdülaziz'in kısa devlet yönetimini saymazsak pek
yaklaştığımız sayılamaz. Yani adalette Hz Ömer'i geçemediğimiz gibi onun
döneminin yakınına bile yaklaşamadık. Halen sınıf tekrarı yapıyoruz sürekli.
Ama adalete susamışlığımızdan olsa gerek Ömer arayışımız sürüyor. Ömer ve
adalet bizim yitiğimizdir. Arıyoruz ama hala bulabilmiş değiliz.
Ömer gibi adil olan Ömerleri bulabilir miyiz? Bulamayız.
Çünkü Ömerler aranmaz ancak Ömer olunur. Her birimiz Ömer arayacağımıza Ömer
olmayı hedeflesek mesele kalmaz zaten. Kenarda, köşede Ömer olacak kişiler olsa
da onlar görevlere talip olmaz. Ki talip olsalar da biz onları barındırmayız. Ayrıca
Ömer aramakta samimi miyiz gerçekten? Çok samimi olduğumuzu düşünmüyorum. Zaten
samimi olsak belki bulabiliriz. Diyelim ki araya araya bulduk. Bulduğumuz bu
Ömer'e kendimiz sabredebilecek miyiz? Çünkü bulduğumuz Ömer yaptıklarımızdan
dolayı belki ilk önce bizim karşımıza dikilecek. O yüzden Ömer aramayı
bırakalım. Her birimiz olduğumuz yerde birer Ömer olalım ve adaleti uygulayan
sayımız o kadar çok olmalı ki insanlar Ömer dediğinde hangi Ömer diye sorsun.
Şu anda Ömer dendi mi Hz Ömer'den başka bir Ömer aklımıza gelmiyor. Çünkü başka
yetiştiremedik, yetişmedi ya da yetişmesine imkan vermedik. O zaman Ömer olmak
için önce samimiyet sınavını geçmek zorundayız.
Ömer olursak çevremizde bizim adımıza iş yapanlar da
yoğurdu üfleyerek yer, asla haksızlık yapmazlar. Çünkü at sahibine göre işler.
Ömer olma yolunda kim savsaklarsa emrindeki çalışanlar da savsaklar.
Ben Ömer olma yerine Ömer arayışına girenleri ipe un
serenler olarak görürüm. Çünkü bu arayış, samimi bir Ömer arayışı değildir,
topu taca atmaktır.
***21/09/2019 tarihinde Barbaros ULU adıyla Pusula Haber gazetesinde yayımlanmıştır.