Diyanet İşleri Başkanlığı, bünyesinde bulunan Din
Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan hutbeleri yayımlayarak hutbede
okunması için tüm camilere gönderiyor. Konu bakımından birliğin sağlanması,
aşırı uçlara karşı tedbir alınması ve birinci elden doğru ve sağlıklı bilgi
vermesi bakımından Diyanetin hazırlatıp onay verdiği hutbe konularını
önemsiyorum. Burada okunan hutbeler ve seçilen konular üzerinden bir
değerlendirme yapmak istiyorum.
Diyanetin tek elden okuttuğu bazı hutbeler yerinde ve
yararlı olmakla beraber bazı seçtiği konular yönüyle hutbeleri bir eleştiriye
tabi tutmak gerekir diye düşünüyorum. Her şeyden önce seçilen ve okutulan
hutbelerin gündem belirlemesini istiyorum. Ama çoğu zaman hutbeler rutinin
dışına çıkmayınca okunan hutbeler sönük kalıyor. Zaman zaman hutbeleri belirli
gün ve haftaları takip ediyor diye eleştiriyorum. Bence Diyanet, günleri takip
etme sevdasından vazgeçmelidir. Belirli gün ve haftaları ilgili kurum ve
kuruluşlar ansın veya kutlasın. Diyanet siyasete girmeden Müslümanları
ilgilendiren konu ve sorunlara öncelikli olarak yer vermelidir. Hutbeyi
dinleyen Müslüman, Müslüman’ın bir konuda alması gereken tavrı öğrenmelidir.
Hutbeler Müslüman’a yol gösterici bir misyon üstlenmelidir. Bir değindiği
konuya zorunlu olmadıkça kolay kolay yer vermemelidir. Hutbe illaki dini
bir konu olması gerekmiyor. Müslümanları ilgilendiren her konu, hutbede yer
bulabilmelidir. Bazı hutbe konuları şimdiki gibi tüm camilerde tek ve aynı
hutbe olarak okunurken bazı haftalarda konu belirlemeyi Diyanet, il ve ilçe
müftülüklerine bırakmalıdır. Hutbeyi il veya ilçe müftülükleri hazırlamalıdır.
Çünkü hutbeler Müslümanlara bir şeyler vermeyi hedefliyor, Müslümanların
sorunlarına eğilmesi gerekiyorsa bazı genel sorunlar olmakla beraber her il
veya ilçenin de lokal ve kronik sorunları olabilir. Yani bazı hutbeler
mahallinde, yörenin sorununu çözme amacını gütmelidir. İhtiyaç olan hutbelerin
cemaat nezdinde daha dikkatli dinlenileceğini düşünüyorum.
Ne demek istediğimin daha iyi anlaşılması bakımından
yöresel hutbe konularına bazı örnekler vermek istiyorum. (Konya'dan örnekler.
Bu konular başka şehirlerimizin de sorunu olabilir)
Ben olsam Konya'da;
1.Semt pazarlarına değinirim: Esnafın sebze ve meyvesini
seçtirmemesini, çürük, çarık, ezik gibi ayıplı mal vermesini, gösterdiği ile
tarttığının farklı olmasını "Aldatan bizden değildir" hadisi ışığında
işlemeye çalışırım. Pazar dağıldıktan sonra esnafın tüm çöpünü satış yaptığı
yere bırakıp gitmesini, görüntünün savaş alanına benzediğini, bu durumun
"Temizlik imandandır" nassına uymadığını hatırlatırım.
2.Düğün sezonunda düğünlerdeki astronomik harcamalara
işaret ederim. Yaptığımızın "Ev alanla, evlenene Allah yardım eder"
sözüne ters olduğunu, kolaylaştırmanın dinin emri olduğunu söylerim.
3.Düğün yemeklerindeki israfı işlerim.
4.Düğün konvoylarına ve patlayıcı madde kullanımına
değinirim. Müziğin sonuna kadar açılmasını, konvoyda korna çalınmasını, konvoyu
durdurup trafiğin içinde oynanmasını ele alırım.
5.Düğünlere hediye olarak götürülen kap kacak meselesinin
artık demode olduğunu, yükten başka bir fayda sağlamadığını, birbirimize eziyet
etmememiz gerektiğini işlerim.
6.Taziye çadırlarında yemek vermenin doğru bir hareket
olmadığını, eski köye yeni âdetler getirilmemesi gerektiğini anlatırım.
7.Ölenin altını üstünü görme meselesine ölenlerimize hatim
okutmak için para verilmesi gibi durumların yanlışlığına işaret ederim.
8.Öğrenci kaydı için yanlış adres göstermenin doğru
olmadığına, bunun devleti kandırmak olduğunu, bir nevi yalan olduğunu, haksız
rekabete sebebiyet verdiğini anlatırım.
Gördüğünüz gibi örnek olarak verdiğim konular ağırlıklı
olarak sosyal konulardır. Daha ne konular var! Yeter ki böyle bir imkan
sunulsun. Bu tür hutbe konularının halkımıza daha faydalı olacağını
düşünüyorum.
*20/09/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Konya da diye başladığın hususlar sadece Konya da değil tüm yurdu ilgilendiriyor. Aynı sorunlarla bizler buralarda ve zannediyorum her tarafta var. Diyanet bunları ve benzeri konuları ele alıp hutbelerde yer verirse çok daha iyi olur. Zaman zaman değiniliyor fakat daha sık yer verirse daha iyi olur. Gerçi cemaat ne derse desin imam bildiğini okur misali dinlenir mi bilmem. Belki bir gün dinlenir. Onun için sık sık tekrarında fayda vardır. Bu konuları gündemine alman güzel. Bunları diyanete bir şekilde iletmek lazım.
YanıtlaSilDinlenir ya da dinlenmez, uygulanır veya uygulanmaz. Ama bu toplumsal konulara mutlaka sezonunda veya sezonu gelmeden değinmede fayda var. Taki bu sorunlar devam edene kadar. Konya için verdiğim örnekler Türkiye'yi de ilgilendiriyorsa bunlar bizim ortak derdimiz. O zaman genel bir hutbeye ihtiyaç var demektir. Bu haftanın hutbesi muharrem ayının önemi üzerineydi. Bence bir hutbe muharremin önemiyle bitirilmemeliydi. Pekala bir başka kanayan yaraya parmak basılır. Bitiminde içinde bulunduğumuz ay muharrem ayıdır. Bu ay için peygamberimiz şöyle der. Yerine getirirseniz sizin için daha hayırlı olur denebilirdi. Bilinen şeyleri hatırlatmak gerekir elbet. Ama sadece hatırlatmak. Ayrıca temcit pilavı gibi sürekli konu edinip tekrarlamayı uygun bulmuyorum. Geçen haftaki Zafer Bayramı ile ilgili hutbe. Bence bu, Diyanetin görevi değil. Zaten tartışmalara sebep oldu. Bıraksın belirli gün ve haftaları okullar, kurumlar kutlasın. Çoğu öküz altında buzağı arıyor. En iyisi bu konulara girmemek. Farklı konular cemaata hutbeyi daha iyi dinletir diye düşünüyorum.
YanıtlaSil