12 Temmuz 2025 Cumartesi

Bu Trafik Canavarı Başka

80 model bir araba vermişler altına. Gez, dolaş, bin demişler. Üzümünü ye, bağını sorma. Aracın bakımı, yakıtı vs. bizden. Karnını vs. diğer ihtiyaçlarını da biz karşılayacağız demişler.

Karşılığında ne istersiniz benden. Çünkü babam yapmaz bu yaptıklarınızı demiş bizimki.

Bu arabayla önüne geleni biçeceksin. Öldüreceksin. Korku yayacaksın. Senin geldiğini gören kaçacak delik arayacak. Terör estireceksin demiyoruz. Bildiğin terör yapacaksın bununla. Ünün her yeri kaplayacak.

Bunlar kolay benim için. Bu durumda beni kim koruyacak?

Sen yeter ki he de. Senin burnunun kanamasına izin vermeyiz. Zira arkanda biz varız. Yediğin önünde, yemediğin arkanda olacak.

Bu durumda bana düşen he demek. Bilin ki ölümler benden sorulacak. Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağım. Siz yeter ki benden desteğinizi esirgemeyin. Bir kör kurşuna kurban gitmeyeyim. Zira ben ölümden pek korkarım.

Uzatmayayım. Altına araba verilen beyni yıkanmış kişi ilk cinayetini 1984 yılında yaparak adından söz ettirir. Arkası gelir ondan sonra. Adeta önüne geleni biçer. 41 senede 50 binden fazla can alır. Mal kaybını ve yaralı sayısını saymıyorum bile.

Bu süreçte çevre ülkeler olan Irak, Suriye ve İran’da da çok miktarda arabası olur. Avrupa’da da etkin.

Gel zaman git zaman 80 model arabası iyice eskir. Eskisi gibi iyi çalışmaz, verimden de düşmüştür. Bu eski modeli hurdaya ayırma zamanı gelmiştir.

Peki, eskisi gibi öldüremeyecek miydi? Öldürmeden yaşayamazdı zira. Nasılsa komşu ülkelerde sıfır km sayılan araçları vardı. Zamanı gelince onları devreye sokardı.

Bir dizi görüşmenin ardından ülkedeki eski model aracı ıskartaya çıkarmaya karar verir. Ama o kadar emek boşa mı gitsin. Hurdasının da para etmesini ve ses getirmesini ister.

Nihayet “amacıma ulaşmış bulunmaktayım. Bu aracı elden çıkarıyorum” açıklaması yapar.

Bu çağrıyı duyan, cinayetsiz ülke naraları atarak büyük sevinç yaşar. Eski düşmanlar kardeş olur.
Ülkede bir sevinç havası hakim şimdi.

Ne diyelim, sonu hayır olsun. Sevincimiz daim olsun. İnşallah yeni bir oyun kurulmuyordur. Yine kandırıldık demeyiz. 

Bir Yiğit Öldü Diyeler

Ekonominin başdanışmanı öldü diyeler. 

Üstelik ekonomi politikaları kurul üyesiymiş. 

Desene ekonomi başsız kaldı.

Desene ekonomi öksüz kaldı. 


Bugünkü ekonominin baş mimarı idi.

Yürek mi dayanır buna. 

Bundan sonra ne yapar ne ederiz? 

Yeri doldurulamaz bilirim.


Pek de erken yaşta gitti. 

Halbuki daha çok kurul üyeliği yapacaktı. 

Daha ne hedefler koyacaktı. 

Ama ölüm onu bizden ayırdı. 


Döviz, hedeflediğinden biraz şaştı ama olsun. 

Hangimiz bugüne kadar hedefi tam tutturdu?

Bu kadar hata kadı kızında bile olur. 

Bilin ki ölümü ülke için büyük kayıp. 


Gerçi ekonominin kitabını yazan varken

Ayrıca baş mimara ve kurul üyesine gerek yoktu. 

Yine de yokluğunda yeri doldurulamayacak

Cümle alem bunu böyle bilsin. 


Yaşasaydı, ekonomist olmasaydın. 

Ne olurdun diye sorardım. 

Ama cevap veremez artık. 

Bence artistlik ona çok yakışırdı. 

10 Temmuz 2025 Perşembe

Sıraya mı Girdiniz Mübarekler

Günlerden çarşamba. Kahvaltı yaparken sosyal medyaya bir göz attım. İlkokuldan okul arkadaşımın annesinin vefat ettiğini, cenazenin öğle vakti Üçler'de defnedileceği duyurusunu gördüm.

Teyzenin ölüm haberini görünce, bu teyzenin yaşadığını öğrenmiş oldum. Bildiğim kadarıyla kocası vefat edeli 25 seneyi geçmiştir. dedim.

Hava durumuna baktım. Dereceler 37'yi gösteriyor. Sıcak olmaya sıcak. Ölüm, sıcak-soğuk dinlemiyor. Bu cenazeye katılayım dedim.

Cenaze nasıl hava raporunu takip etmezse, ben de yürüyüşte sıcak soğuk dinlemem. Bir 40-45 dakika yürümem gerekecek bu sıcakta.

Mezarlığın içinden musallaya doğru ilerlerken cenaze isimleri okunmaya başladı. Epey isim saydı.

Musallada fazla kişi yoktu. En arkada safa durdum.

Cenaze namazının kılınışını anlattı görevli.

Başladık cenaze namazını kılmaya. 1, 2, 3, 4, 5 derken nihayet 6.da geldiğim cenaze ismi okundu. Onu da kıldık.

Mübarekler, bu sıcakta sıraya girmişler adeta.

Bu arada bugüne kadar tek seferde kıldığım en çok cenaze oldu. Üstelik hepsi de kadın.

6 cenaze olmasına rağmen musalla alanı dolu değildi. Ya sıcak etkilemiş milleti ya da bugün ölenlerin hepsi garibandı.

Az sayıda kadın da sağ tarafta cenaze namazı için saf tutmuştu. Cenazeye iştirak etmeyip kenarda bekleşen yine az sayıda kadın ve erkek vardı. Onlar belli ki cenaze yakınları. Gelenler kılar bizim cenazenin namazını. Bize gerek yok demiş olmalılar ya da bugüne kadar hiç siftahımız olmadı, aynı şekilde devam edelim düşüncesi baskın çıkmış olmalı.

İsmi okunan mevtanın yakınları sala yapışarak omuzları üstünde cenazelerini mezarlığa taşıdılar. Bizim mevtanın ismi yine en son okundu. Biz de saf tutarak sala yapıştık. İkinci defa sala yapışma imkanı olmadı. Cenaze yakınları elleşerek götürdüler.

6 cenaze sağlı, sollu mezarlığın içine dağıldı. Az sayıdaki kalabalık görünmez oldu. Zaten o kadar az cemaat bir de altıya bölününce her bir cenazeye katılım sayısı düşük kaldı.

Cenaze defnedilirken bir yakınımla kenarda biraz lafladık. Dururken iki tarafta da okunan süreler birbirine karıştı. Belli ki diğer bir cenaze defni de yakınımızda. Konuşmayı kestik.

Yapılan duanın ardından cenaze yakınlarının telkinini bekledik.

Telkini bitiren cenaze yakınları yol üzerindeki çeşmeye gelerek ellerini ve yüzlerini yıkayarak serinlediler. Zira kolay değil yakıcı sıcağın altında defin. Bu arada böyle sıcaklarda güneşin altında çalışanlara kolaylıklar dilerim.

Ardından yan yana dizildiler. Biz de sıraya geçip taziyelerimizi diledik. Sonra dağıldık.

Bu cenazede dikkatimi çeken, namazı kılınan cenazelerin hepsinin de kadın olması. Bizim cenaze yaşlıydı. Öyle zannediyorum, diğerleri de yaşlı idi. Bizimki kocasının ardından bir 25 sene daha yaşadığına göre büyük ihtimal diğerleri de kocalarının ardından fazlaca yaşamıştır. İhtimal dahilinde desem de şu bir gerçek ki kadınların büyük çoğunluğu kocalarından daha fazla yaşıyor. Fazla yaşamaları, “Bu ülkede kadınlar eziliyor” sözünü çürütüyor.