19 Ekim 2025 Pazar

Duran Aydıner

İlahiyat okumaya 1986 yılında Kayseri'de başladım. Hazırlık ve birinci sınıfı Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde okuduktan sonra 1988 yılında, sıla ağır basmış olmalı ki SÜ İlahiyat Fakültesine geçiş yaptım.

Konya'ya geçiş yaptım ama ayaklarım geri geri gitti. Çünkü gönlüm Kayseri'de kalmıştı. İlk gurbete çıkışımdı Kayseri. Kaldığım Talas Erkek Öğrenci yurdundan ve sınıfımdan yeni arkadaşlar edindim.

Okurken aynı zamanda inşaatlarda çalıştım.

1988'in Eylül ayında Konya'ya giderken aynı zamanda ufukta evlilik de vardı.

Düğünüm Ekim ayında Konya'ya 70 km uzaklıktaki beldemde idi.

Düğünüme Konya'dan dolmuş tutup davetime icabet eden arkadaşlarım oldu. Onların her biri de benim gibi öğrenci idi.

Gelen misafirlerin her biri hanemizi şenlendirdi. Hele bir tanesi vardı ki düğünümde görmekten ziyadesiyle memnun oldum. Çünkü hiç beklemiyordum. Düğünüme gelen ise Kayseri'den sınıf arkadaşım Duran Aydıner idi. Elinde de bir çanta dolusu kitap vardı. Arkadaşların hediyesi deyip çantayı takdim etmişti.

Her biri benim gibi öğrenci olan, yurt ve öğrenci evinde kalan arkadaşlar, harçlıklarından kısarak aralarında para toplamışlar. En güzel hediye kitaptır demişler. Arkadaşımız Duran da sizin adınıza bu hediyeleri ben götürür, düğününe iştirak ederim demiş. Kalkıp Kayseri'den Konya'ya, Konya'dan 70 km mesafedeki beldeme gelerek arkadaşlar adına düğünüme iştirak etmiş, hatırımı almıştı.

Duran'ın yaptığı bu özverili davranışı hep takdir etmişimdir. Çünkü ta Kayseri'den Konya'nın beldesine iki otobüsle yolculuk yapmak başlı başına meşakkattir.

Duran'la düğünümden sonra bir daha görüşmek nasip olmadı. Ama sosyal medyada arkadaşlığımız devam etti. Bildiğim kadarıyla pek kendini ifade etmeyen, sessizce başkasını dinleyen, içine kapanık bir arkadaştı.

Emekli olduktan sonra uzun süre hastalıkla mücadele eden, ardından depreme yakalanan Hataylı Duran arkadaşımızın vefat ettiğini EÜ İlahiyat Fakültesi 1991 mezunlar grubundan öğrenince üzüldüm. Gözümün önüne düğünümdeki Duran belirdi.

Hatır bilen arkadaşımızın Allah da hatırını bilsin. Sevenlerinin, ailesinin ve 91 Erciyes İlahiyat mezunlarının başı sağ olsun. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

17 Ekim 2025 Cuma

Geride Kalan Tek Şey

“Eğer bir şey olmak istiyorsanız,

Doğru ve güzel insan olun.

(Çünkü) o kulvarda pek yarış yok.

Daha fazla “sevgiliye” sahip olmak sizi daha erkeksi yapmaz.

Daha fazla “erkek arkadaş” edinmek sizi daha güzel kılmaz.

Pahalı şeyler sadece ‘ucuz’ insanları çeker.

 Ve bu arada gençlik geçer.

Güzellik de öyle.

 Geride kalan tek şey karakterdir.

Kadınlar, topuklu ayakkabı ve kısa etek giyen herkes olabilir; erkekler, pahalı takım elbiseler ve ayakkabılar giyen herkes olabilir.

Ama aslında gerçek kadınlar ve gerçek erkekler, zihinlerini, ruhlarını ve karakterlerini ‘giyinenlerdir.’

Ne istediklerini bilirler ve asıl zarafetleri tavırlarında gizlidir.

Hayatınızı “ucuz” duygularla harcamayın.

Çocuklarımıza, bir arabanın başarı göstergesi olmadığını ve yürüyerek gitmenin yoksulluk anlamına gelmediğini öğretmeliyiz.” (Robert de Niro*)

*Robert de Niro, birçok filmde rol almış ABD’li bir oyuncu. En iyi erkek ve yardımcı erkek Oscar ödülü aldığı ödüllerden.

Mirasta Paylaşım Sorunumuz (3)

Bir önceki yazımda İslam'ın ortaya koyduğu miras oranlarının sorunu tam çözmediğini, medeni kanunun ortaya koyduğu eşit paylaşımın da sorunu tam çözmediğini ifade etmiştim.

Eşit paylaşım niye sorunu çözmüyor? Çünkü herkes eşit alıyor. Daha ne denebilir. Eşit paylaşımda sorun şurada ortaya çıkıyor. Daha çok dindar ve mütedeyyin olan ailelerde bu sorun ortaya çıkıyor. Ailenin erkek bireyi, "Biz Müslümanız. Allah'ın emrine göre paylaşacağız. Kızlar bir, biz iki alacağız" derken aynı erkek, kızının alacağı mirasta eşit olsun diyebiliyor ya da kız kardeşler, "Tamam, Allah'ın emri öyle. Fakat Allah rıza taksimine bir şey demiyor. Bize eşit verseniz ne olur" diyebiliyor. Bir de kişi ne kadar dindar olursa olsun, paylaşacak mal biraz varsa eşit olsun diyebiliyor ya da erkekler haklarından feragat etmeye yanaşmıyor. Kısaca dindar ve mütedeyyin aileler İslam miras paylaşımı ile medeni kanunun paylaşımı arasında ikilemde kalıyor. 

Miras paylaşımı başka ülkelerde nasıldır bilmem ama bizde hırgür, küskünlük, dargınlık ve kavga eksik olmaz.

Kardeşlerdeki tutkunluk, hasbilik ve fedakarlık da böyle zamanda ortaya çıkar. Değilse iyi günde ve maddi çıkarın olmadığı yerde kardeşler niye kavga etsin. Hatta var mı bizdeki kardeşlik gibisi bile derler.

Şu var ki kardeşlerin gerçek yüzü miras paylaşımında ortaya çıkar. "Sen çok aldın, ona fazla gitti. Sen iyi yerleri aldın. Şöyle olmazsa, eşit olmazsa imza atmam. Biz Müslümanız. İslam'a göre erkek iki kadın bir alır" türünden sözler havada uçuşur.

Paylaşım ister eşit yapılsın ister kadına bir, erkeğe iki şeklinde olsun.

Görünen o ki vereseler miras taksimini İslam'a göre yapsalar da sorun bitmiyor, Medeni Kanuna göre eşit paylaşsalar da sorun çözülmüyor.

Bu dediğim elbette her aile için değil. Çünkü nice aileler miras taksimini karşılıklı anlayış, özveri ve fedakarlık içerisinde çözebiliyor. Ama büyük çoğunluk miras taksiminde sınıfta kalıyor.

Bu sorunun çözümü sanki anne ve babanın hiç miras bırakmamasıyla çözülür. Çünkü böyle bir durumda paylaşacak bir şey olmadığı için hiçbir kardeş beklenti içerisine girmez.

Ölüm hak, miras helal olduğuna, bu mesele aileler arasında sorunu çözmeyi daha da büyüttüğüne göre görünen o ki İslam'ın miras taksimi de devletin eşit paylaşımı da sadra şifa olmuyor. Devlet eşit bölünsün demesine rağmen vereselerin rızaya uygun paylaşımına da izin veriyor. İslam da 1/2 demesine rağmen rıza taksimine ses etmiyor.

Hem İslam'ın hem de Medeni Kanunun oranları ve rıza taksimi doğrudur, yanlıştır demeyeceğim. Diyeceğim şudur ki salt oran sorunu çözmüyor. Teoride çoğunluk bu oranları kabul ederken iş mal paylaşımına gelince, kız kardeş, yok, ben 1/2 paylaşımı kabul etmiyorum. Eşit olacak eşit. Eşit olmazsa imza atmam diyebiliyor. Bunu, istisnalar hariç en Müslüman olanı da yapıyor, kültürel Müslüman olanı da. Eşit paylaşıma da erkek kardeş, niye eşit olacak? İslam şöyle taksim yapmıyor mu diyor.

Bu durumda miras paylaşırken:

İslam'a göre erkek-kız kardeşler arasında 1/2 oranı,

Medeni Kanuna göre kız ve erkeğin eşit alması öne çıkıyor. İslam'ın öngördüğünde eşitlik yok. Medeni Kanunun öngördüğünde ise eşitlik söz konusu. Bu iki oran da yukarıda bahsettiğim gibi sorunu çözmüyor. Çözülse bile kırgınlıklar ve küskünlükler alıp başını gidiyor.

Miras gibi bir paylaşımı salt oranlara indirgemekten ziyade rıza taksimi yani kardeşlerin gönlünden koparak paylaşım yapması en doğru olanı ise de işin içine mal mülk girince maalesef rıza taksimi herkes için geçerli olmuyor.

Bu durumda günümüzde paylaşım nasıl olmalı? Bunun üzerine kafa yormak istiyorum.

Sorunun çözümünde eşitlikçi anlayış ve kız erkek arasındaki eşit olmayan anlayış yerine adil paylaşım esas alınabilir. Eşit paylaşım zaten adil paylaşım diyebilirsiniz. Bence eşit paylaşım adil paylaşım değildir. Toplum yapısının ve işbölümünün değiştiği, herkesin aile bütçesine bir şekil katkı sunduğu günümüzde, yapılacak miras paylaşımları, kız olsun, erkek olsun, kardeşlerin sorumluluğu oranında olmalıdır. Bu tür paylaşımda sorumlulukları eşit olmayan iki erkek kardeş bile eşit almamalı. Kız kardeş en fazla sorumluluğu üstlenmiş ise en fazla almalıdır.

Ne demek istediğimi bir örnekle açıklayayım. Diyelim ki iki erkek kardeş olsun. Bir tanesi gurbette. Yazdan yaza gelip gidiyor. Diğeri ise anne babanın bakım başta olmak üzere her türlü sorumluluğunu üstleniyor. Baba vefat edince, gurbetteki kardeşin gelip eşit paylaşım diye dayatması doğru değil. Burada sorumluluğu üstlenen kardeş eşit paylaşalım dese bile gurbetteki kardeş, “Olur mu ağabey, anne babamın bakımında hep sen vardın. Paylaşım yaparken sen fazla alacaksın diyebilmeli. Orta yerdeki mal biraz fazla olunca böyle diyecek ve fedakarlık yapacak kardeş zor bulunur. Bu durumda bilirkişiye başvurup, bilirkişi sorumlulukları oranında bir oran paylaşımı önermelidir.

Aynı şekilde iki erkek kardeş hiç anne babasına bakmasın. Hep kız çocuğu baksın. Miras paylaşımında kız çocuğu erkek kardeşlerinden fazla pay almalı.

Kısaca, demek istediğim, miras paylaşımında kardeşlerin üstlendiği sorumluluğa göre yani adil paylaşım yapılmalı. İster kız ister erkek olsun. Ben böyle düşünüyorum.