3 Temmuz 2025 Perşembe

Enayi aranıyor

YouTube'da tefsir sohbetleri yapan bir akademisyenle karşılaştık. Yanımdaki arkadaş, "Hocam, yaptığın tefsirleri dinleyen var mı" diye bir soru sordu. Yanlış duymadı isem, "Her zaman bir enayi bulunur" dedi tefsir yapan kişi. Soruyu soran arkadaş "Eşim sizi takip ediyor bu arada" dedi.

Açıkçası böyle bir cevap beklemiyordum. Hele ki bir enayi bulunur demesi garibime gitti. Beklerdim ki "Hocam, insanımız eskisi gibi camiye gidip vaaz dinlemiyor. Ezan okunurken cumaya giriyor. Her devrin bir anlatım aracı, yol ve yöntemi olur. Bu devirde herkes sosyal medyayı kullanıyor. Biz de çağın bu iletişim aracını kullanalım istedik. Herkese oturduğu yerden cep telefonu marifetiyle Allah'ın kelamını duyurmayı yol edindik. Olur ki bir kişi de olsa belki dinleyen çıkar. En azından irşat görevimizi yapmış olurum" türünden bir şeyler söylesin ya da "Öyle deme. Bak ben Hanya'dayım. Sen ise Konya'dasın. YouTube aracılığıyla konuştuğumdan haberdarsın. Bak eşin dinliyormuş" diyebilirdi. Gel gör ki "Her zaman bir enayi bulunur" demeyi uygun buldu.

Bu yazıyı yazmaya koyulduğumda, acaba "bir enayi bulunur" derken konuşmacı olarak kendisini mi kastetti diye düşünmeye başladım. Eğer böyle ise kullandığı enayi kelimesine bir şey demem. Tevazuunu gösterdi derim. Kafamda bir tereddüt kalmasın diye teyit için soruyu sorana sordum. O da benim anladığım gibi anlamış diyemiyorum. Çünkü o da neyi kastettiğini çözememiş. Sonrasında çay içerken bu enayi kelimesini bir daha kullanmış. Neyi kastettiğini sormak istemiş ama ortam müsait olmamış. Şu var ki sorulan soru ile verilen cevabı karşılaştırdığımda siyak ve sibaktan dinleyiciyi enayi yerine koyması daha uygun gibi görünüyor. 

Akademisyenin ya da din adına tefsir türünden sohbet yapanların iç hallerini bilmem.

İçlerinde bildiğini anlatmak için çırpınanları vardır.

Bir şeyler yapmış olmak ve dostlar alışverişte görsün türünden anlatanlar vardır.

Şöhret olmak için yapanlar vardır.

Din adına ne yapıyorsunuz diyenlere Youtube'da tefsir sohbetleri yapıyorum demek için konuşanları vardır.

Her ne sebeple Youtube'da program yaparlarsa yapsınlar ama dinleyenleri enayi görmek hiç masum olmasa gerek.

Hiç kimse kendi sattığını yiyecek bir enayi aramasın.

Cevap verirken de argo bir sıfat olan enayi kelimesini ağzına almasın. Çünkü başkasına enayi yaftası yakıştırması tefsir sohbetleri yapan bir ilahiyatçıya hiç yakışmaz. Bu yola girmiş, bu yolun yolcusu olan birine daha güzel bir üslup yakışır. En azından vatandaş öyle bekler.

2 Temmuz 2025 Çarşamba

Ne Zam Ver Ne de Zam Yap

Konutlarda kullanılan doğal gaza 2 Temmuz 2025 tarihinde geçerli olmak üzere yüzde 24,6 oranında zam yapıldığı duyuruldu.

EPDK işini biliyor. Zammı ısınma giderinin olmadığı yaz dönemine denk getirerek kışa hazırlık yapıyor. Yani bizim gibi Ağustos böceği değil. Daha kış gelmeden sessiz sedasız yürütüyor bu işi. Kışın altta kalanın canı çıksın.

Temenni ederim ki bu zamla kışı çıkarırız. Arkasında ikinci, üçüncü fil gelmez.

Bu arada geçen yıl (2024) doğal gaza toplamda ne kadar zam geldi, bilmiyoruz. Çünkü zamları takip edemez olduk.

Şu var ki EPDK bu işi biliyor.

EPDK'nin bildiği bu işi vatandaş olarak biz de bilsek iyi olacak. Doğal gazı aldığımız ülke doğal gazın metreküpüne zam mı yaptı ya da döviz mi yükseldi? Bildiğimiz kadarıyla döviz kaç yıldır yerinde sayıyor. Bu durumda doğal gaz aldığımız ülke zam yapmış olmalı. Ki bunu da duymadık. Belki de devlet sırrı olduğu içindir.

Maliyetler artmış olmalı ki EPDK olması gerekeni yapmış demek lazım. Değilse EPDK keyfi zam yapmaz. Ki devlet de vergi koyarken keyfiyetten kaçınır.

Gel gör ki bu zam ve başka ürünlere gelecek yüksek zamlar belimizi bükecek.

Zamlar orantılı olsa yani devletin sabit gelirliye verdiği zam ile koyduğu zam orantılı olsa eh, verdiğini bu şekil alsın dersin. Ama gazın ayağı öyle değil. Her zamanki gibi kaşıkla veriyor, kepçeyle alıyor diyeceğim ama kepçeye razıyım. Çünkü kazanla alıyor artık.

Kısaca takibini yapmadığım zamlardan geçtim. İsterim ki zamlardan adalet olsun. Kaşıkla gıdım gıdım verdiğini kepçeyle pardon kazanla almasın.

Ne zam versin ne de zam yapsın.

Sabit gelirlinin maaşı adı üzerinde sabit kalsın. Buna karşılık tekelinde olan ürünlere de zam yapmasın.

Kısaca vatandaş olarak yani sabit gelirli olarak devletin zam yapacağım diye ölçüp biçmesini, kırk dereden su getirmesini yani ulufe dağıtmasını istemiyoruz. Devlet sabit gelirliye ağalık yapmaktan vazgeçsin. Buna karşı zam da yapmasın. Ne ihsanını isteriz ne de gölgesini. Çünkü vatandaş olarak sadaka cinsinden zamma karnımız tok.

Not: EPDK doğal gaza zam yapar da belediye durur mu? Çünkü kombi dediğin su ile çalışır. O zaman suya da yüklenmek lazım. Uzatmayayım, belediye de fiyatlarda güncelleme yaptı. KDV hariç 32 lira olan birinci kademe suyu 35'e, ikinci kademeyi de 49 liraya çıkardı. Bereket, belediye bunu zam olarak duyurmadı. Adına güncelleme dedi. Bir de susuz kombi çalışmayacağı için bu güncellemeyi 1 Temmuzdan başlattı. Sağ olsun, değilse susuz kombi yanardı. 

Milletin Aklıyla Dalga Geçmek

Enflasyonda dünyanın ilk beş ülkesi arasında olduğumuz, hayat pahalılığının belimizi büktüğü, faiz oranları yönünden yine dünyanın ilk sıralarını zorladığımız bir gerçek. Bu durum geçici bir durum değil, 2018 yılından beri bize musallat oldu. Bugünden yarına gideceğe de benzemiyor.

Bu vahim durumu daha iyi anlamak için kiraların en düşük emekli maaşı alanların emekli maaşını geçtiğini söylersek ekonominin ne derece vahim olduğu ortaya çıkar. (Buna bir örnek: Karşı komşumuz, dul bir kadın. Kocasından kalma maaşla geçinen biri. Emekli maaşı da en düşük emekli maaşı. Yani 14 bin küsur alıyor. Aylık 18 binden bir yıllık kiranın peşinatını damadı verdi. Kira bedeli peşin ödenince kira 22 binden 18 bine inmiş oldu. Damadı olmasa 14 bin alırken kirası 18 bin lira olan bir yerde kadının kalması mümkün değil).

Paramızın döviz karşısında eridiğini söylemeye zaten gerek yok.

Zamlar zaten durmuyor. Bir yıl önceki bir ürünün fiyatını bu yıl karşılaştırırsak aradaki uçurumu görünce bizde olduk bir Yedi Uyur dememek mümkün değil.

2 Temmuz itibariyle hanelere gelen yüzde 25 doğal gaz zammı, başka bir zam gelmese bile 2026 kışının dar ve sabit gelirlinin belini bükeceği şimdiden aşikar.

Bağımlılık yapan enflasyonist ortam yeni zenginler ortaya çıkarırken en düşük emekli maaşı alanların, asgari ücretle çalışanların, kısaca sabit gelirlilerin bu yüksek enflasyondan etkilenmemesi mümkün değil.

Durum bu iken herhangi bir devlet yetkilisinin "Sabit gelirliyi bugüne kadar enflasyona ezdirmedik. Bundan sonra da ezdirmeyeceğiz" türünden açıklama yapması,

"Biz ödedik ama halkımıza bedel ödetmedik" meyanında açıklamaya yer vermesi vs.

Milletin aklıyla dalga geçmekten başka bir şey değil. Çünkü herkesin gözü önünde cereyan eden, çoğunluğun iliklerine kadar hissettiği bir durumu bu şekil bedel ödetmedik şeklinde izah etmek, olsa olsa milletin aklıyla dalga geçmek olur.

Halbuki "Enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz", "Biz ödedik, milletimize bedel ödetmedik" deneceği yerde, "Faiz başımızın belası, enflasyon hakeza, hayat pahalılığı fiili bir durum. Toplum olarak her birimiz derinden etkileniyoruz. Az daha sabır..." dense, herkesin bildiği fiili bir durumu tespit anlamına gelir ki buna kimsenin diyeceği bir şey olmaz. Bu tür bir açıklama yerine" bedel ödetmedik" denmesinin makul bir izahı olamaz.

Enflasyon, hayat pahalılığı, yüksek faizler, zamlar er veya geç durulur. Millet bu sıkıntılı durumun altından eş dost yardımıyla kalkar. İyi günler gelir. Belki de bir gün unutur gider. Ama milletin unutmayacağı şey aklıyla dalga geçilmesi. Unutulmasın ki millet yediği kuru ayazı unutur belki. Ama aklıyla dalga geçilmesini unutmaz.

Yetkililerimiz şunu bilsin ki Hucurat süresinde kadın olsun erkek olsun bir toplulukla alay etmesin. Olur ki alaya aldığınız sizden daha hayırlı olabilir" denir mealen.

Din, insan onurunu rencide etmesi yönüyle alaya almayı ve dalga geçmeyi yasaklar.

Kısaca olan oldu. Bari milletin aklıyla dalga geçmeyelim. Unutmayalım ki alaya almak ve dalga geçmek hem haramdır hem günahtır hem vebaldir hem de kul hakkıdır. Ne insanlığa sığar ne de ahlaka.