Kardeşler aynı evde doğup büyüyen, aynı evde iyi kötü günleri geçen, zaman zaman aralarında anlaşamazlarsa da evde birbirini kırıp geçirseler de dıştan bir tehlike geldiği zaman birbirlerini korurlar. İyi günde, kötü günde sıkıntı, darlık ve bollukta sırt sırta veren bu tür kardeşler için kardeşe derman yetmez, kardeşin olsun da varsın topraktan olsun, kardeş gibisi var mı deriz.
Bunun yanında kardeşin kardeşe yaptığını el yapmaz, olmaz olsun böyle kardeş, böyle kardeşim olacağına olmasaydı daha iyiydi dendiği de olur.
Kardeşliğin nasıl bir şey olduğu iyi mi, kötü mü, hayal kırıklığı mı olduğu da sıkıntı ve darlık anında ortaya çıkar. Mesela miras paylaşımında ya da bakıma muhtaç anne babaya bakma zamanı her şey ayan beyan ortaya çıkar.
Miras paylaşımında sen iyi yerleri aldın, bana kötü yerler düştü gibi durumlar ortaya çıkınca küslükler de baş gösterir.
Miras paylaşımında anne babanın bir kardeş lehine mal vermesi, paylaşımın erkekle kadına eşit taksimi ya da erkeğe iki, kadına bir pay verilmesi, kırgınlık ve küskünlüklere sebebiyet verebiliyor.
Aynı şekilde anne ya da babadan birinin bakımı da kardeşler arasında sorun olabiliyor. Sen baktın, ben bakmadım, anne babama şöyle davrandın, anne babaya erkek çocuğu bakar, hayır kızlar da bakacak. Olur mu öyle şey. Bizde anne babaya oğlan bakar. Sen az baktın, ben çok baktım. Bakardın bakmazdın gibi durumlar baş gösterebiliyor.
Hasılı küçüklükte ve evlenmeden önce tadına doyum olmaz kardeşlik miras ve bakıma muhtaç anne ya da babaya bakma zamanı çekilmez ve anlaşılmaz bir hal alıyor. Kardeşler arasına kara kediler giriyor.
Oturup konuşsalar, herkes içindekini dökse, herkes birbirine içten pazarlık yapmadan birbirine karşı net olsa, sorunların ve anlaşmazlıkların çözümünde iletişim yolunu açık tutsa, gel kardeşim şu meseleyi konuşalım dese, birbirinin yüzüne gülüp arkadan konuşmasa, birbirlerinin gıybetini yapmasa, laf taşımasa, mahcup olacağı sözleri söylemese, sorunların çözümünde kendine doğru yontmasa, birbirlerine karşı fedakar ve hasbi olsalar, kaçak güreşmeseler, olay ve problemleri sıcağı sıcağına çözme iradesi gösterseler, kardeşler arasında ortaya çıkan sorunlar çözüldüğü gibi kırgınlık ve dargınlığa da sebebiyet vermez.
Gerçek ve hasbi kardeşlikte, kardeşi aleyhinde başkasının yanında konuşmak tek kelimeyle ayıptır. Kardeşini başkasına satmaktır bu. Ki bunun hiç faydası da yoktur. Hazırında kardeşini bir başkasının yanında kötüleyerek aile içinde kalması ve aile içinde çözülmesi gereken bir sorunu büyütmektir. Dostunu düşmanını bilmemek; neyi, nerede konuştuğunu bilmemek demektir. Kısaca kardeşliği bitirmektir. Tüm bunlar ve daha fazlası insana ben kardeşimi ya da kardeşlerimi tanıyamamışım dedirtir. Kişiyi hayal kırıklığına uğratır. Kimsenin de insanı gele kardeşini hayal kırıklığına uğratmaya hakkı yoktur.
Sözümü fazla uzatmadan kardeşler ve aile arasındaki barış ve huzur ortamını bozan, birbirine açık ve net olmadan işi düşmanlığa kadar götürenler için şu anekdota burada yer vermede fayda görüyorum: Adama, düşmanı var mı demişler? Hayır, yok deyince, kardeşin de mi yok demiş.
O kadar da değil, kardeş kardeşe düşman olur mu demeyin. Hem öyle böyle değil, kardeşin kardeşe ettiğini düşman yapmaz. Bu düşmanlık ilanihaye devam eder. Tarih ise kardeş kavgalarıyla doludur.
Kırgınlık, dargınlık ve düşmanlığa varan kardeşliğin yanında birbirine kenetlenen, kardeşinin derdini dert bilen, iyi günde ve kötü günde hep yanında gören kardeşlikler de vardır. Böyle kardeşliğe ancak gıpta edilir ve şapka çıkarılır.
Pamuk ipliğine bağlı kardeşlikler ise çabuk kopar. Bu da kimsenin istediği bir kardeşlik türü değildir. Böyle kardeşlik istenmese de çevremizde ganimet gibidir böyle kardeşlik. Bu tür kardeşlikler ise anne babanın vefatının ardından biter gider. Kardeşler birbirine karşı yabancılaşır.
Allah herkese hasbi ve anlayışlı kardeşlikler versin.