5 Nisan 2025 Cumartesi

Nil Bebek

Bugüne kadar ne kız çocuğumuz vardı ne de kız torun.

Dört oğlan, dört erkek torundan ibaret, hepsi oğlan oğlu oğlan bir aile idik.

Bugün bir torunum daha dünyaya geldi.

Sıralamada ailenin beşinci torunu oldu.

Ailenin ilk kız torunu.

Cinsiyeti belli olduktan sonra daha doğmadan Nil kondu adı.

Üç harften ibaret, telaffuzu kolay olan Nil, son yıllarda konan popüler isimlerden.

İsim konurken ad aldığına çeker denir.

Bakalım Nil denince akla ne geliyormuş.

Arapça bir isim olan Nil, "Yunanca 'nehir yatağı' anlamına gelen Neilos sözcüğünden geldiği" belirtilmekte. (Wikipedi)

İlk anlamı çivit otu demekmiş. "Bedenin herhangi bir yerindeki iltihaplanmayı azaltma, iltihap kurutan özelliği olan çivit otu, oldukça eski zamanlardan beri kullanılmakta. Saç dökülmelerine karşı etkili olduğu, sürekli kullanımda, saçların ölü hücrelerden kurtulmasına yardımcı olduğu belirtilmekte. (Wikipedia)

Mavi ve lacivert anlamına geliyor.

Yine Nil denince 6650 km uzunluğa sahip dünyanın en uzun nehri akla gelir. Mısır'dan geçip Akdeniz'e dökülmekte.

Nil isminin analizine gelince;

Nil ismine sahip olan kişiler narin ve zarif bir yapıya sahip olurlar.

Dengeli ve dikkatli hareket edebilen bu kişiler hayatları ile ilgili söz sahibi olurlar.

Başlarına buyruk olmayı sevdikleri için kendi bildikleri yoldan ise asla şaşmazlar.

Düşünceleri ve merhametli yapıları ile daima ön planda olurlar.

Çevrelerinde bulunan insanları kendilerini riske atmak pahasına sahiplenir ve yardım ederler.

Hızlı ve girişken oldukları için risk almaktan kaçınmazlar.

Kolay ve pratik düşündükleri için başladıkları işi kolayca bitirirler.

Eğlenceli ve zarif bir kişiliğe sahip olurlar.

Azimli yapıları ile daima ön plana çıkarlar.

İş hayatında kolaylıkla başarı sağlarlar.

Yetenekleri çok gelişmiştir.

Bu isme sahip kişiler yazı yazmayı ve kitap okumayı da çok severler.

Geleceğe dair önemli öngörüleri de ileri görüşlülükleri mevcuttur". (CNN TÜRK)

Maşallah, yok yok üç harften ibaret Nil isminde. İnşallah adına çeker.

Analizi yapılırken geleceğe dair öngörü sahibi olduğu dikkatimi çekti. Kız torunumun doğumunu da hacı yolu bekler gibi bekledik. Çünkü geciktikçe gecikti. Var gör, bir ileri görüşte bulunarak “Dünya sıkıntılı. Ülke enflasyon ve hayat pahalılığı ile boğuşuyor. Aynı zamanda gerilim yüksek. Herkes patlamaya hazır. Kutuplaşma almış, başını gitmiş. Ülke aynı zamanda bayram tatilinde. Herkes bir güzel tatilini yapsın. Sonra geleyim. Acelem yok” demiş olmalı.

Her ne ise bu ülke insanının çektiğini torunum Nil de çekecek. Umarım bahtı güzel olur. Ülkenin önü açılır, sıkıntı ve dertleri gider. İyi bir gelecek tüm çocuklarımızı bekler bir ülke görürüz. Ülkemiz huzur ve sükunet bulur.

Allah torunuma hayırlı, bereketli ömürler versin. Nil nehri gibi ömrü uzun ve Nil’in geçtiği yerlerde bereket olduğu gibi ömrü de hem uzun hem de bereketli olur.

Bu arada ilk kızımız olduğu için kıza nasıl davranılacağına aile olarak yabancıyız. Ama yavaş yavaş alıştıracağız kendimizi. İlk etapta da ağzımızı hep oğlum diye alıştırmıştık. Herhalde kızım demeye kendimizi alıştıracağız.

Hoş geldin Nil bebek. Sefalar getirdin Nil torun. İyi ki doğdun kızım.

3 Nisan 2025 Perşembe

Patolojik Bir Vaka

Yenildiği zaman suçu hakeme bulan, hakeme veryansın eden, rakip takımın sert oynadığından dert yanan teknik direktörler gördüm de FB Teknik Direktörü Mourinho kadar edepsiz, itici, kibirli ve hazımsızlık olanını görmedim.

Prensibi olmayan, anlık anormal tepki veren bir kişiliğe sahip.

Geçmiş başarılarının altında ezilen ezik bir tip. Başarısını gölgeleyecek rakip direktörü karşısında yenilgiyi hazmedemiyor. Belli ki nasıl olur? Halbuki ben başarılı olmalıydım diyor.

Görünen o ki Mourinho'nun geçmiş başarıları dışında futbol adına verebileceği bir şey yok.

Adamın denge ve sağlık sorunu var. Ne zaman ne tepki vereceği, nasıl davranacağı bir muamma.

Sanıyor ki geçmiş başarıları ilanihaye devam edecek. Olmayınca da nasıl çirkinleştiririm hesabı yapıyor.

Boşta kalana dünyanın parasını verirsen, kendisine açık çek verirsen, hesap sormazsan, var bir bildiği dersen, ben parayla her şeyi çözerim dersen, çıkan tabloya da katlanırsın.

Maç sonu açıklamalarında hiç mantık bulmuş değilim.

Bakışıyla, oturuşuyla, süzüşüyle, jest ve mimikleriyle tam bir kibir budalası. Ben bulunmaz Hint kumaşıyım. Kendimi ispatlamış biriyim. Baştan sona kaliteyim görüntüsü veriyor.

Rakip teknik direktöre alaycı bakışı, rakibin elini sıkacağı yerde burnunu sıkması, maç sonu basın açıklamasına katılmaması, bunu da ben o kadar bekleyemem şeklinde açıklaması, maç öncesi ve maç sonrası açıklamalarıyla hep GS teknik direktörünü hedef tahtasına koyması ve maymuna benzetmesi ilk aklıma gelen herzeleri.

Bir başka terbiyesizliği de bir maç sonrası basın açıklamasında gazetecinin soruyu uzatması üzerine uyuma moduna geçmesi.

Yabancı basına, Türkiye'de sadece futbol oynanmıyor. Başka şeyler dönüyor. Biz bununla mücadele ediyoruz. Zaten buranın futbolu dünyada izlenmiyor gibi açıklamaları...

Ağzının ayarının olmadığını gösteriyor. Son burun sıkma da gösterdi ki elinin de ayarı yok. Ahlak zaten yok.

Geldiği andan itibaren yediği herzeleriyle Mourinho psikolojik hatta patolojik bir hasta görüntüsü veriyor.

Bu hali ve yediği son halt ile bu ülkeden kovulmayı çoktan hak etti. Bu hasta ile çalışıp çalışmayacağını FB yönetimi bilir ama ben olsam bir saniye bu topraklarda durdurmam. Takımla ilişiğini keserim.

Ali Koç, saha içinde ve saha dışında kendisi gibi kendi adına mücadele edecek, kavga edecek, ortamı gerecek böyle birini çok mu aradı?

Asırlık kulübe böyle sinsi bir tip yakışmıyor.

2 Nisan 2025 Çarşamba

Kamuya Tatil Cenneti Ülke *

Birinci günü pazar olan ramazan bayramının pazartesi ve salı ile birlikte üç gün olması gerekirken, her ne hikmetse haftanın geriye kalan üç günü de tatil yapılmak suretiyle bayram tatili dokuz güne çıkmış oldu.

Tatiller arasında kalan bir ve iki mesai gününün tatil yapılmasını anlarım da üç iş gününün tatile eklenmesini hiç anlamış değilim.

Tatil cenneti ülke dedikleri böyle bir şey olsa gerek. Belki de onmadığımızın sebebi bol tatil yapmamız olsa gerek. Çünkü herkes çalışıyor, biz ise yatıyoruz.

Yapılan tatili, kamu ve özel tüm çalışanlar yapsa eh hep birlikte yattık, birlikte tatil yaptık diyeceğim. İstisnalar hariç özel sektörün hepsi üç günlük tatilin ardından mesaiye başlarken kamu tatil yaptı.

Adeta kış uykusuna yattı.

Kamu çalışanı ile özel sektör çalışanı arasında bu kadar uçuruma pes. Halbuki kamu-özel yatacaksak hep beraber yatalım. Çalışacaksak hep beraber çalışalım.

Özel sektör çok acımasız. Belki olması gereken budur.

Kamu ise çok merhametli ama bu merhamet hep maraz doğurmakta.

Öyle görünüyor ki bu ülkede özel sektör çalışanı üvey, kamu çalışanı ise öz evlat.

Hoş, kamunun bazı kurumları hariç tüm kurumları dokuz gün değil, doksan gün de tatil yapsa pek bir fark ve değişiklik olmaz. İşler de aksamaz. Belki de daha çok tatil devletin lehine bile olur. Çünkü kamunun bazı işkolları hariç çoğu kurumu bir şey üretmiyor.

Devlette genelde hizmet sektörü var. Bu hizmet de tatil de yapılsa mesai de yapılsa pek akşama. Çünkü verim yok. Nasılsa çalışırken de bir katma değer yok, tatil yaparken de.

Üretimde ve verimde özel sektörün çok gerisinde kalan kamunun, zaten mesai yaparken sırtı terlemiyor. Mesaide iken tatil yapıyor. Ayrıca tatile gerek yok. Çoğu kamu çalışanı mesaide değil, mesai dışında daha çok yoruluyor.

Durum bu iken eğer ilave tatil yapılacaksa özel sektör çalışanına tatil yapmak gerek. Çünkü bu ülkede üretim de verim de özel sektörde. İş riski onlarda, iş garantisinin olmaması onlarda, yorulup terleme onlarda. Buna rağmen çoğu kamu çalışanı özel sektör çalışanından daha fazla ücret alıyor. Özel sektör çalışanlarının çoğu ise asgari ücrete çalışıyor. Buna az iş çok maaş ve fazla tatil, çok iş, az maaş ve az tatil desek yanlış olmaz.

İçinde çelişkiler yumağını barındıran bu duruma artık şaşırmıyorum. Çünkü bu ülkede olup biten çoğu işte zaten mantık bulmak mümkün değil.

Güya bir zamanlar hükümetler ya da hükümet alternatifi olan partiler, parti programlarında personel rejiminden bahsederek kamu ile özel sektör arasındaki maaş, çalışma ve diğer özlük haklarla ilgili uçurumu kaldırma vaatleri vardı. Şimdilerde kimse ağzına almıyor. Görünen o ki bu uçurum böyle geldi, böyle gidecek.

*07.04.2025 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.