1 Ocak 2024 Pazartesi

Kimler Kazandı, Kimler Kaybetti?

Enflasyonla mücadeleyi hep enflasyon kazandı.

Hayat pahalılığıyla mücadeleyi hep hayat pahalılığı kazandı. 

Dövizle mücadeleyi hep döviz kazandı. 

Faizle mücadeleyi hep faiz kazandı. 

İsrail ile mücadeleyi hep İsrail kazandı. 

Adaletle mücadeleyi hep adaletsizler kazandı. 

Ülke yönetimiyle mücadeleyi hep alternatifsizler kazandı. 

Mücadele için yanına dini, dinî değerleri ve milliyetçiliği alanlar hep kazandı. 

Slogan ve hamaset edebiyatı yapanlar hep kazandı. 

Olgu ile algı mücadelesini hep algılar üzerine kuranlar kazandı. 

Çamur at izi kalsın diyenler hep kazandı. 

Korku salanlar mücadeleyi hep kazandı. 

Söz ve eylem çelişkisi yaşayanlar hep kazandı. 

Sesi gür çıkanlar ve baskın yapanlar hep kazandı. 

Suç bastıranlar hep kazandı. 

Bir derdi olmayanlar hep kazandı.

Doğru görünenler hep kazandı.

Maça kazanacak oyuncularla çıkanlar hep kazandı.

Ehveni şer olanlar hep kazandı. 

Birlik görüntüsü verenler hep kazandı. 

İnandırıcı ve ikna edici olanlar hep kazandı. 

Mevcudu korumak isteyenler hep kazandı. 

Başarı için her yolu mubah görenler hep kazandı...

Eleştirenler hep kaybetti.

Doğru söyleyenler hep kaybetti.

Olgularla hareket edenler hep kaybetti.

Mücadelesinde arkasına dini almayanlar hep kaybetti.

Güven veremeyenler hep kaybetti.

Slogan ve hamaset yapmayanlar hep kaybetti.

Söz ve eylem birliği üzere olanlar hep kaybetti.

Bir derdi olanlar ve dertlenenler hep kaybetti.

Şer görüntüsü verenler hep kaybetti. 

Birlik görüntüsü veremeyenler hep kaybetti. 

İnandırıcı ve ikna edici olamayanlar hep kaybetti. 

Mevcuttan hoşnut olmayanlar hep kaybetti. 

Başarı için her yolu mubah görmeyenler hep kaybetti.

Maça kazanacak oyuncularla çıkmayanlar hep kaybetti.

31 Aralık 2023 Pazar

Ekonomimizin Merhemi

Hazine Bakanlığına göz kırptığım eski yıllarda bakın önerilerim nelermiş: 

"Altın sahiplerinin yastık altında tuttukları altın miktarı, 5 bin ton olduğu tahmin ediliyormuş. Bu da 300 milyar dolara tekabül ediyormuş.

Milletin altınını yastık altında tuttuğu nereden biliniyor bilmiyorum.

Açıklandığında göre bu altınlar yastık üstüne çıkarılırsa ekonomimiz rahatlayacakmış.

Altın Garantili TL uygulamasıyla devlet bu altınları bankalara kazandırmaya çalışıyor ama millet yastık altından çıkarmaya pek niyetli değil.

Bu garantiye rağmen millet niçin TL'ye dönmüyor? Sanırım bir güven problemi var. Belki de benim Hazine Bakanı olmamı bekliyor. Çünkü at sahibine göre kişner.

Gözlerindeki ışıltıya rağmen halk altınını mevduat hesabına yatırmıyorsa sen nasıl yapacaksın diyebilirsiniz. Haklısınız. Bunu bakanlık tevdi edildiği zaman açıklayacaktım ama mesele memleketse benim bakanlığım teferruattır.

Uzatmayayım. Bir aya varmadan tüm yastık altındaki altınları ekonomiye kazandırırım. Atma Recep diyebilirsiniz. Atmıyorum. Bir defa benim adım Recep değil. Önce adımı öğreneceksiniz. Sonra beni izleyeceksiniz. Bunun için önce duyuru yapacağım. Şu gün şu saate kadar yastık altındaki altınlarını TL'ye bozdurarak bankaya yatırın. Yatırmazsanız, günah benden gider diyeceğim. Belirlediğim tarihte herkes nefesini tutacak ve bekleyecek. Millet beklerken ben beklemeyeceğim. 

Profesyonellerden oluşan bir hırsız timi kuracağım.  Her hırsıza birer detektör dağıtacağım. Islığımla beraber aynı anda hareket edeceksiniz. Getirdiğiniz her gram altına prim garantisi veriyorum. Benden haber bekleyin, diyeceğim.

Baktım millet sarı liralarını bankaya getirmedi mi. Bir ıslık. Yardımcılarım verdiğim detektörlerle ev ev dolaşacak. Polis arabaları, bulunan altınları arabalara yükleyecek. Bu altınlar hangi evden alınmışsa o kişi adına hesap açılacak. Evde altınlarının alındığını gören vatandaş, soluğu bankalarda alacak. Altınlarını bankaya yatıracak. 

Geldi mi beş bin ton altın bankaya.

Gördüğünüz gibi bu altınları bankaya çekmek benim için çocuk oyuncağı. Bu projede tek sorunum benim ıslık çalmayı bilmemem. Bunu da bakan oluncaya kadar öğrenirim diyorum. Öğrenemesem, yol arkadaşlarımla haberleşmek için başka yol bulacağım.

Burada efendim, hırsızlara prim vermek caiz mi denirse, ki çıkar böyleleri. Ne alaka hırsızlık. Bir defa bunun adı hibedir hibe. Sonra hırsız emek sarf etmiyor mu?

Bu arada hırsızlıkla da mücadele etmeyi hiç ihmal etmeyeceğim. Çünkü inancıma göre hırsızlık haramdır. 31 Aralık 2021

Sevdiklerinize Zarar Vermek mi İstiyorsunuz?

Sosyal medyayı beğensek de beğenmesek de bir iyiliği daha var. Anılar kısmı. Her gün önceki yılların bu gününde ne paylaştığını önüne seriveriyor. Bu yönüyle Facebook bir nevi arşiv görevi ifa ediyor. İşte iki yıl öncesinin son 31 Aralık gününde yazıp paylaştığım bu yazı da arşiv de kalmış ama güncelliğini kaybetmeyen bir yazım imiş:

2021 yılının son günü 31 Aralıkta yazmışım bunları. Anılar bölümü hatırlattı. Üzerine toz kondurmadığımız sevdiklerimize en büyük zararı;

* Sevdiklerinizin kendisi,

* Onları çok sever görünenler,

* Aşırı sevenler,

* Hatasını görmeyenler,

* Hatasını görmezden gelenler,

*Hatasını bildiği halde sesini çıkarmayanlar,

*Sevdikleri, hata yaptıkları halde hatasını söyleyemeyenler ve bu hatayı savunanlar,

* Sevdiklerinin her yaptığında hikmet arayanlar,

* Sevdiklerini eleştirmeyenler ve eleştiremeyenler,

*Sevdiklerinin hatasını söyleyenleri tu kaka yapanlar,

*Sevdiklerine açık çek verenler, hesap sormayanlar...

Verir.

Sevdiklerinizin daha büyük zarar görmesini istemiyorsanız, onları ilk önce siz eleştirin ki sevdikleriniz hatalarıyla yüzleşsin. Unutmayın ki eleştiri, eleştirdiğiniz kişileri sevmediğiniz anlamına gelmez.

Yeni yıl, sevdiklerimizle ve kendimizle yüzleştiğimiz, hamaset ve sloganın olmadığı, dinin ve dini değerlerin alet edilmediği, ayaklarımızın yere bastığı, feraset ve basiretimizin açılacağı bir yıl olsun. 31 Aralık 2021