8 Kasım 2023 Çarşamba

Bir Kesimin Uğraşı

Hayata ve dünyaya dair söyleyecekleri bir ve yeni şeyi olmayan, yaşadıkları çağı okuyamayan, hayatı kendilerinden ibaret sanan, kendilerini bu hayatın merkezine koyan bir kesim var.

Hayata hep din çerçevesinden bakarlar. Baktıkları din değişmez ise de dini bakış açıları da değişmez. Çünkü bu kesime göre dine ve topluma dair söylenmesi gereken her şey geçmişte söylenip bitmiştir. Bu aşamadan sonra bunlara düşen, geçmiş müktesebatı aktarmak ve bugüne uyarlamak. Sorunlara dair yeni çözüm önerileri yoktur. Yeni bakış açısına ihtiyaç yoktur.

Dini çağlara hitap etsin düşüncesiyle dini konularda yeni bakış açısı getirenleri yerin dibine batırırlar, linç ederler. Mürtet ve sapıklıkla itham ederler, sevenlerine hedef gösterirler. Farklı görüşe asla tahammülleri yoktur.

Günümüz ekonomi, sosyal, kültürel, siyasi ve hukuk sorunlarının temelinde İslam'ı yaşamadığımız ve İslam ahkamının uygulanmaması olduğuna bağlarlar. Bu hükümler uygulansa yeryüzünde adalet hakim olur.

Zayıfken alttan alırlar, güçlüyken buyurgan olurlar. En büyük korkuları gücün altlarından kayıp gitmesidir. 

Aralarında hep Kur'an yeter, hadislere gerek yok/Hadisler olmazsa Kur'an anlaşılamaz şeklinde tartışma yaparlar.

Dini namaza indirgediler dense yeridir. Çünkü tüm konuşmaları, uyguladıkları projeler namaz üzerinedir. Özellikle sabah namazı üzerine proje yaparlar. Belli yaş grubuna belli bir süre sabah namazı etkinliğine katılma şartı getirerek yerine getirenlere bisiklet hediye ederler. Sürenin bitiminde bisikleti kapan bir daha cami, cemaat ve sabah namazında görünmez. Bu durum bilinmesin rağmen bu projeyi her yıl tedavüle sokarlar.

Kendi oy verip savundukları partinin dışında başka partilere yönelenlere iyi gözle bakmazlar. Savundukları görüşün iktidarda kalması için durmadan korku pompalarlar. Onlar geçmişte şunu yaptı, bunu yaptı, ellerine fırsat geçerse neler yapmazlar neler. Çünkü din düşmanı bunlar derler.

Başımıza gelenleri, ilerleyemeyişimizi ve üretemeyişimizi hep dış güçlere bağlarlar. Bizim olmamızı istemeyen düşmanlarımız çok. Değilse, bizi kimse tutamaz düşüncesindeler. Bugün ekonomideki kötü durumumuzun sebebi bile dış güçlerdir.

Geçmişle övünmeyi, hamaset ve sloganı çok severler.

Din daima kendi tekellerindedir. Başkası dini ağzına alsa ayıplarlar. Başkasının dini bir gafını yıllar yılı her platformda kullanırlar. Kendileri nassı, dince kutsal sayılan değerleri tepe tepe kullanırlar. Kah nas derler kah vazgeçerler. Nasılsa bu dinin sahibi onlar. Bu yapılan da hiç olmadı deseler, hiç gam yemeyeceğim.

Mücahitliği, samimiyeti, dürüstlüğü kimseye vermezler. Tek yaptıkları, kızdıkları ülkenin mallarına boykot uygulamak.

Sosyal medya paylaşımlarının çoğu kendi mahsulleri değil. Başkasının hazırlayıp servis ettiğini paylaşmaktan öte bir fikir ve görüş ortaya koymazlar vs.

Bir Şeyi Gözden Düşürmenin Yolu

Bir şeylerin içini boşaltmanın, önemsiz ve değersizleştirmenin, batırmanın, ayağa düşürmenin, o şeyin kalite ve niteliğini düşürmenin yolu için çok bir şey yapmaya gerek yok. Yapılacak iş, ihtiyaç veya değil, o şeyden bol bol açmaktır. Açılması gereken şeyi sevmekle veya nefret etmekle bir ilgisi yoktur. Hoş, aşırı sevmekle aşırı nefret etmek aynı kapıya çıksa da aşırı nefret o şeyin değerini koruduğu gibi belki de yükseltir. Çünkü aşırı nefrette kenetlenme, sahiplenme ve sahip çıkma söz konusudur. Aşırı sevgide ise o şeyin içini boşaltmak söz konusudur. Denebilir ki aşırı sevginin verdiği zarar, aşırı nefretin verdiği zarardan daha çoktur. O yüzden bir şeyin içini boşaltmayı göze alanlar, bu işi aşırı seven ya da aşırı sever görünen eliyle yerine getirir. Buna, şeytanın kişiye sağdan yaklaşması diyebiliriz. Şeytan soldan yaklaşsa, kişi tedbirini alır, kendini korur. Sağdan yaklaşan şeytan ise iyilik meleği gibi göründüğü için kişiyi alt etmesi daha kolaydır. 

Ne demek istediğimi anlatmak için örnekler vereceğim. Mesela, 

Bir zaman terzilik mesleği revaçta idi. Hem temiz iş hem de parası iyi diye birçok aile çocuğunu bir terzinin yanına çırak olarak verirdi. Bir terzinin üç beş tane bu şekil çırak ve kalfası olurdu. Bunların her biri usta oldu. Ustasının yanına terzi dükkanı açtı. Sıra sıra dükkanlar terzi dükkanı oldu. Bu şekil dükkan açanların çoğu sinek avladı, pek iş yapamadı. Bunda konfeksiyonculuğun ön plana çıkması da etkili oldu ama esas sorun terzi fazlalığı idi. Çünkü normalin ötesinde terzi vardı. Bazı bölgelerde adeta yer gök terzi idi. Terzilik ayakaltına düşünce, çoğu dükkanını kapattı, konfeksiyonda çalıştı ya da sigortalı bir işe girerek sanayide işçi oldu. Çoğunluk terzilikten kaçınca kenar ve köşede az sayıda terzi kaldı. Bu terziler şimdi iyi iş yapıyor. Terzilik yeniden gözde meslek oldu. 

Bir örnek de okul türüne verelim. İmam hatip okulları bu ülkenin bir gerçeği idi. Her il ve ilçede birer tane İHL vardı. Çoğu küçük ilçede bu okul yoktu. İlçesinde okul olmayanlar bu okullarda okumak için gerekirse yurtta kalmayı tercih ederdi. Çocuğunu bu okullara veren aileler hem dinini diyanetini öğrensin hem de üniversitelerin iyi bir bölümünü kazansın isterdi. Bu okulları tercih edenlerin çoğu bilinçli ailelerdi. İl ve ilçede sayısı fazla olmadığı için pek dikkat de çekmezdi. Mezunlarının çoğu üniversitelerin iyi bölümlerini kazanırdı. Bu okul türlerinin açılmasına devlet pek sıcak bakmazdı. O yüzden çoğu okul binaları vatandaşın yardımlarıyla yapılırdı. 

İHL'ler çoğu hükümetler zamanında üvey evlat muamelesi görse de çoğu illerdeki İHL'lerin yakaladığı kalite ve mezunlarının geldiği yer göz doldurdu. İHL'lerin bu gidişi 28 Şubat süreciyle birlikte meslek liselerine katsayı engeli getirilmek suretiyle meslek liselerinin önü kesilmek istendi. Öğrencilerinin gözde bölümlere gitmesi engellendi. 

Katsayı engelinin kaldırılmasıyla, meslek liselerine uygulanan bu ayrımcılık kaldırıldı. Uzun süre bu katsayı engeliyle bu okullar ölüme ve yokluğa terk edildiği için katsayı kaldırıldıktan sonra bu okullar uzun süre kendine gelemedi. Eski kalite yakalanamadı. Öncelik bu okullar eskisi gibi yine aranan okullar olması için kaliteyi yükseltmek gerekirken 4+4+4 sistemiyle birlikte özellikle İHL enflasyonu yaşandı. Mevcutlara ya yenisi yapıldı ya da mevcut okullardan İHL’ye dönüştürüldü. Artık bu okulları da devlet yapar oldu. Okullar arasındaki özlük ve üveylik kaldırıldı. Hatta İHO ve İHL’ler öz evlat muamelesi görmeye başladı. İHL ile de yetinilmedi. İmam hatip ortaokulları da aynı hızla bolca açıldı. Çoğu il ve ilçelerde birbirine yakın o kadar İHO ve İHL var ki bu kadarına da ihtiyaç var mıydı dedirtir noktaya geldi. Yetmedi kız ve erkek İHL’ler açtık. Çoğunu proje okullara dönüştürdük. Hafız İHO ve İHL’ler açtık.

Geldiğimiz nokta itibariyle ihtiyaç ve vatandaş istiyor denerek gerekli ve gereksiz açılan onca İHO, İHL ve proje kapsamındaki okulların çoğu bekleneni veremedi. İstenen ve beklenen kalite az sayıdaki okul dışında yakalanamadı. Bazıları öğrenci yokluğu gerekçesiyle kapatılmak ya da başka bir okul türüne dönüştürülmek zorunda kaldı.

Aslında İHO ve İHL’ler normalin ötesinde açılmayarak bu okulların diğer okullar gibi olması sağlanabilir. Mevcut İHO ve İHL’ler kaliteyi yakaladıkça yerine yenileri açılabilirdi.

Tüm bu olup bitenlerden göze batacak şekilde bolca açılan bu okullara iyilik mi yapıldı, kötülük mü? Öyle görünüyor ki bu okullara kötülük yapıldı. Bu da sevenleri ya da sever görünenler eliyle oldu.

Verdiğim bu iki örnek dışında doğru dürüst öğrencisi olmadığı halde Kur’an kursu açılması, cemaati olmayan yerlere cami yapılması, aşağı yukarı her hafta muhtelif cami ve Kur’an kurslarına camilerde para toplanması, kendi seyrinde devam eden hafızlığın abartılması vb. durumlar sessiz çoğunluğun dikkatinden kaçmıyor. Mesele dini olunca kimse sesini çıkaramıyor.

Kimsenin niyetini sorgulamak değil niyetim. Sonuçları itibariyle bakıldığı zaman her şeyin aşırısı da zarar, azı da. Bir şeyi aşırı abartmak o şeyin içini boşaltıyor vesselam.

5 Kasım 2023 Pazar

İktidarın En Büyük Payandasıydı *

Partisinin genel başkanı, hakkında çıkan kaset skandalının ardından istifa edince partisine 2010 yılında genel başkan oldu.

2023 yılında Cumhurbaşkanı adayı oluncaya kadar hem milletvekili hem de partisinin genel başkanlığını yürüttü.

Bu zaman zarfında 2023 yılında yapılan kurultay hariç partisinin genel başkanlığını hep kazandı. 

2019 mahalli seçimlerinde, partisinin kazandığı Ankara ve İstanbul belediyesi dışında 2010 yılından 2023 yılına kadar ana muhalefet genel başkanı olarak girdiği tüm yerel ve genel seçimleri kaybetti.

İktidarın ve destekçilerinin biz bu seçimi kaybettik havasına girdikleri 2023 Cumhurbaşkanlığı ve vekil seçimini bile kaybetme başarısını gösterebildi. 

Her seçimi, Ekmelettin İhsanoğlu'nu çatı aday göstermesi gibi bir maceraydı. 2023 seçimlerinde kendisini aday göstertmesi de hakeza. Oy karşılığı olmayan partileri yanına alması, onlara bol bol vekil kontenjanı vermesi, kazanamayacağı halde kendisini aday göstertmesi için birer rüşvet olduğu anlaşıldığında atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti.

İyi bir hesap adamıydı. Başkasını kazanacağım diye kendi partilisini küstürdü. Ava giderken hep avlandı. Pirince giderken evdeki bulgurdan oldu hep. Hesaptan anladığı da bu imiş.

Yüzde 25 oy aldı her defasında. Mutlu azınlık olarak Mecliste hep boy gösterdi. 

Ne umut oldu ne umut verdi ne de benimle olmuyor diyerek koltuğu boşalttı. 

İktidara karşı yerel ve genel hep kaybetmesine rağmen koltuğunda kalma başarısı gösteren genel başkan olarak tarihe geçeceği muhakkak. 

Genel başkanlığı kaybetmesine en fazla üzülen kesim iktidar ve iktidarın destekçileri olacak. Çünkü sayesinde iktidar hiç değişmedi. Tıpkı kendi genel başkanlığı değişmediği gibi. 

Koltuğu devrettiği yeni genel başkan ne derece başarılı olur, şimdiden bir şey denmez ama kendisi, 13 yıl boyunca iktidarın en büyük payandası idi. İktidar çarkının önemli bir ayağı idi. Sayesinde iktidar hep kazandı, kaybedeceği seçimi bile kazandı. O yüzden sayesinde hep iktidar olan iktidar ve destekçileri kendisini çok arayacak.

13 yıldır hiçbir faniye nasip olmayacak şekilde 13 seçim kaybederek genel başkanlığı koruyan kişi olarak tarihe geçti.

Atatürk gelse onu koltuğundan edemez. Çünkü delege yapısı belli deniyordu. Atatürk’e gerek kalmadı. Kendi seçtiği genel başkan yardımcısı kendisini genel başkanlıktan etti.

Bu aşamadan sonra vekil de olmadığına göre ne yapar ne eder bilinmez. Herhalde köşesine çekilir, torunlarına siyasetin inceliklerini, seçim kaybetmenin yollarını bir bir anlatır.

*08/11/2023 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır