5 Kasım 2023 Pazar

İktidarın En Büyük Payandasıydı *

Partisinin genel başkanı, hakkında çıkan kaset skandalının ardından istifa edince partisine 2010 yılında genel başkan oldu.

2023 yılında Cumhurbaşkanı adayı oluncaya kadar hem milletvekili hem de partisinin genel başkanlığını yürüttü.

Bu zaman zarfında 2023 yılında yapılan kurultay hariç partisinin genel başkanlığını hep kazandı. 

2019 mahalli seçimlerinde, partisinin kazandığı Ankara ve İstanbul belediyesi dışında 2010 yılından 2023 yılına kadar ana muhalefet genel başkanı olarak girdiği tüm yerel ve genel seçimleri kaybetti.

İktidarın ve destekçilerinin biz bu seçimi kaybettik havasına girdikleri 2023 Cumhurbaşkanlığı ve vekil seçimini bile kaybetme başarısını gösterebildi. 

Her seçimi, Ekmelettin İhsanoğlu'nu çatı aday göstermesi gibi bir maceraydı. 2023 seçimlerinde kendisini aday göstertmesi de hakeza. Oy karşılığı olmayan partileri yanına alması, onlara bol bol vekil kontenjanı vermesi, kazanamayacağı halde kendisini aday göstertmesi için birer rüşvet olduğu anlaşıldığında atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti.

İyi bir hesap adamıydı. Başkasını kazanacağım diye kendi partilisini küstürdü. Ava giderken hep avlandı. Pirince giderken evdeki bulgurdan oldu hep. Hesaptan anladığı da bu imiş.

Yüzde 25 oy aldı her defasında. Mutlu azınlık olarak Mecliste hep boy gösterdi. 

Ne umut oldu ne umut verdi ne de benimle olmuyor diyerek koltuğu boşalttı. 

İktidara karşı yerel ve genel hep kaybetmesine rağmen koltuğunda kalma başarısı gösteren genel başkan olarak tarihe geçeceği muhakkak. 

Genel başkanlığı kaybetmesine en fazla üzülen kesim iktidar ve iktidarın destekçileri olacak. Çünkü sayesinde iktidar hiç değişmedi. Tıpkı kendi genel başkanlığı değişmediği gibi. 

Koltuğu devrettiği yeni genel başkan ne derece başarılı olur, şimdiden bir şey denmez ama kendisi, 13 yıl boyunca iktidarın en büyük payandası idi. İktidar çarkının önemli bir ayağı idi. Sayesinde iktidar hep kazandı, kaybedeceği seçimi bile kazandı. O yüzden sayesinde hep iktidar olan iktidar ve destekçileri kendisini çok arayacak.

13 yıldır hiçbir faniye nasip olmayacak şekilde 13 seçim kaybederek genel başkanlığı koruyan kişi olarak tarihe geçti.

Atatürk gelse onu koltuğundan edemez. Çünkü delege yapısı belli deniyordu. Atatürk’e gerek kalmadı. Kendi seçtiği genel başkan yardımcısı kendisini genel başkanlıktan etti.

Bu aşamadan sonra vekil de olmadığına göre ne yapar ne eder bilinmez. Herhalde köşesine çekilir, torunlarına siyasetin inceliklerini, seçim kaybetmenin yollarını bir bir anlatır.

*08/11/2023 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır

Gelmez Böylesi

Hep dışa kaybetse de içte başarılıydı. Onun başarısı 13 yılda 13 yarışı kaybetmesine rağmen dimdik ayakta kalmak oldu. 

Yeryüzünde kimseye nasip olmayacak bir başarıydı bu. Tarihte, bu alanda elde etmiş olduğu başarılarla anılacak. Çünkü bundan önce olmadığı gibi bundan sonra da onun bu başarısını egale edecek bir babayiğidin ortaya çıkacağını sanmıyorum. 

Yine devam edecekti bu yenilgi serisine. Tek yapacağı, her zamanki yaptığı olacaktı. Bu da onun için çocuk oyuncağı idi. Dışta yenilgi için içten destek almak gerekti. 

Bunun için kolları sıvadı. Hep ve daima yenilgi için bir kez daha yetki istedi. Sonra çekilip kenara oturacağım dedi. Yalnız ben beni değil, siz beni aday göstereceksiniz. Buna istemem, yan cebime koy da diyebilirsiniz. Sonrasında helal süt emmiş, geçmişi temiz birine bırakacağım bu bayrağı. Şimdi çıksın biriniz benimle yenilgi rekabetine dedi. 

Rakip de çıktı tam dişine göre. Bu rakip falan ne ki. Daha önce ne dişli rakipleri egale etmişti. Bu da hep yenilgi için bir rutini yerine getirmekti. 

Gün geldi çattı. Taraflar yerini aldı. Çoğunluk kendisindendi zaten. Daha önce destek açıklaması da yapmışlardı. Yapacağı tek şey eline mikrofonu alıp şiir okumaktı. Pardon konuşmaktı. Ardından gelsin destekler.

O da ne? Sonuç beklediği gibi gitmedi. Çünkü evdeki hesap salonda tutmadı. Aslında hep olduğu gibi yine kaybetmişti ama bu sefer dışarıya değil, içeriye karşı. 

Bu nasıl oldu demeyin. Sırtından hançer yiyen biri nasıl başarılı olabilirdi.

Aslında yine başarılı sayılır. Çünkü hep kaybederek başarıyı yakalamıştı. Yine öyle oldu. Üstelik kendisi kaybetti ama rakibi de ilk turda alamadı.

Bundan sonrasını o değil, başkası düşünsün. Çünkü o olmayınca;

Kim yürüyecek bir ilden diğer ile?

Adalet diye bir derdimiz olacak mı?

Ezeli rakibine karşı her rekabette kim kaybedecek?

Hep kaybetmesine rağmen kim hep başkan olarak kalacak?

Meydanlara çıkıp kürsülerde kim şiir okuyacak?

Masadakilere kim hep verecek?

Kendisini destekleyen herkese istediğimi kim verecek?

Hasılı kıymeti bilinmedi. 

Gelmez böylesi bir daha. 

Öksüz bıraktı sevenlerini.

3 Kasım 2023 Cuma

Kim, Kime Çalışıyor?

Gerçeklerin er veya geç su yüzüne çıkma gibi bir özelliği var denir. Biz buna inansak da bu her gerçek için olmasa gerek. Mesela faili meçhuller, siyasi cinayetler, kolay kolay ortaya çıkmaz. Çünkü faili meçhul ve siyasi cinayetlerde amaç, öldürülenin kim vurduya gitmesi ve suçun başkasının üzerine yıkılmasıdır.

Türkiye'nin geçmişi siyasi cinayet ve faili meçhullerle doludur. Özellikle 2000 öncesi meşhur biri öldürülünce ertesi günün gazeteleri bunu falan kesim öldürdü manşetleri atardı. Oklar o kesime dönünce katil ve azmettiriciler öyle zannediyorum, kıkır kıkır gülerdi. Bu tür faili meçhul cinayetleri kimin yaptığını bilmek için bu cinayetin kimin işine yaradığına bakmak lazım derdi Rahmetli Mahir Kaynak.

Burada kavga ve savaşlara gelmek istiyorum. Çünkü çoğu kavga ve savaşlarda da kim, kimin yanında görüntüsü zaman zaman yanıltıcı olabilir. Buna geçmeden başımdan geçen bir anekdota yer vermek isterim. Şimdilerde çok yoğun bir şekilde olmasa da eskiden trafiği felç edecek şekilde çarşının en işlek yerlerinde seyyar satıcılar olurdu. Belediyeler zaman zaman göz açtırmaz, çoğu zaman da görmezden gelirdi. Bir gün zabıta daire başkanı ile karşılaştım. Hoşbeşin ardından arabasıyla beni evime kadar götürdü. Yolda, bu seyyar satıcılara niçin çözüm bulmazsınız. Bir ara cadde ve sokaklarda seyyar satıcı kalmamıştı. Şimdi her yerde seyyar satıcı kaynıyor dedim. Abi, haklısın. Yalnız kendi haline bıraktık. Çoğu esnaf ikili oynuyor. Sonuçta biz seyyar satıcı ile papaz oluyoruz. Bu tip esnaf ise iyilik meleği oluyor dedi. Ne demek istiyorsun dedim. Esnaf belediyeyi arıyor. Dükkanımın önümde tablacı var. Elektrik, su, kira ödüyoruz. Bize yazık değil mi? Kaldırın şunu buradan diyor. Biz gelip seyyar satıcının tablasına el koyarken az önce telefonla arayan esnaf, dükkanının önüne çıkarak "Şu Allah'ın garibinden ne istiyorsunuz. Yazık değil mi? Sizde vicdan yok mu. Bırakın üç beş kuruş kazansın. Çoluk çocuk geçindiriyor" deyince, bizim zabıtalar ne yapacağını şaşırıyor. Bu bir değil, iki değil. Kaç defa başımıza geldi. O yüzden bırakıverdik ucunu dedi.

Bu anekdotta esnaf kimin yanında? Tablacıdan şikayetçi olarak belediyeyi harekete geçiriyor. Tablacının yanında da tablacıdan yana görünüyor. Buna ikili oynama denir.

Gelelim kavga ve savaşlara. Mesela Filistin-İsrail meselesine. Tanıdığım biri var. Ne zaman bu coğrafyada gerilim tırmansa, icraata dönüşmeyen ve mangalda kül bırakmayan sözleriyle İsrail'i yerden yere vuruyor. İsrail'e katil, terör devleti diyor. Öyle bir görüntü veriyor ki Filistin'in tek hamisi. Bu tavır bir değil, beş değil. Defalarca tekerrür etti. 

Sonuçta kim kazandı ve kazanmaya devam ediyor derseniz, sonucu hepimiz biliyoruz. Hep İsrail kazanıyor, hep Filistin kaybediyor. Her gerilim ve savaşta çoluk çocuk, sivil demeden Filistinli ölüyor. İsrail topraklarını biraz daha genişletiyor. Üstelik mesele sadece İsrail ile Filistin'den ibaret değil. Gelinen nokta itibariyle İsrail'in etrafında İsrail'i tehdit eden, tehdit olma potansiyeline sahip ne kadar ülke varsa, hepsi yerle bir edildi. Bugün eski gücünden ne Mısır kaldı ne Irak ne Suriye ne Libya. Hepsi ya borçla uğraşıyor ya da iç savaşla. Yani bu saydığım hiçbir devletin kendi iç sorunları dışında İsrail'e tehdit olma durumu yok. Velhasıl Ortadoğu’da İsrail’den rahatı yok bugün. Kala kala Gazze kaldı. Onu da öyle görünüyor ki yiyip bitirecek.

Kimsenin iç halini bilmem. Şuna çalışıyor demem. Ama görüntü ve sonuç, bizler Filistinlinin yanında İsrail’e ağza alınmayacak sözler söylerken  İsrail kazanıyor, Filistin kaybediyor. Sanki birileri, kapısının önündeki tablacıdan şikayetçi olan sonra da tablacının yanında yer alan esnaf gibi davranıyor. Yani Filistinlinin yanında ama İsrail’e çalışıyor.