18 Ekim 2023 Çarşamba

Arapların Bizi Arkadan Vurması *

Ülkem insanının söz, eylem ve huyları zaman zaman değişse de değişmeyen bir yönü var. Dünya bir araya gelse de bu huyundan vazgeçmez. Bu da kutuplaşma hastalığı. Bu konuda aynı kazana atılsak kaynamayız. Mesela yılan hikayesine dönen güncel Filistin meselesine bakalım. Ne zaman Filistin, dünya ve ülke gündemine gelse, Ülkem insanından tarihsel ve dinsel inciler dökülüverir:

“Bunların ataları Birinci Dünya Savaşında bizi arkadan vurdu. Biz ne diye onlara yardım edelim”.

“Filistin Ermenistan-Azerbaycan savaşında Ermenistan’ın yanında yer aldı”.

“Filistinliler bizim din kardeşimiz. Onların derdi ile dertlenmeliyiz.” gibi.

Gelelim bu sözleri analize. Arapların bizi arkadan vurduğu doğru değildir. Çünkü tüm Araplar arkadan vurmamıştır. Şerif Hüseyin öncülüğünde bir kısım Araplar bizi arkadan vurdu demek daha doğru olur. Osmanlıya ayaklanmasının karşılığını da Ürdün diye bir devlet icat edilerek İngilizler tarafından Şerif Hüseyin ailesine hediye edilmiştir.

Farz edelim ki tüm Araplar bizi arkadan vurdu. Bizi arkadan vuran kimseler öldü. Toprak oldular. Halen yaşayanlar ölüp toprak olanların evlatları. Ne zamandan beri babanın, ataların yaptıklarından dolayı evlatlarını suçlar olduk. Atalarının suçunu oğullarına yıkmaya devam mı edeceğiz? Suçun bireyselliğini göz önünde bulundurmamız gerekmiyor mu? Hristiyanlıktaki asli günah gibi Hz Adem’in ilk günahından dolayı bu günahı babadan oğula sirayet ettirmeye devam mı edeceğiz? Bu işi Filistin İsrail meselesi gibi sürdürmeye, temcit pilavı gibi ikide bir gündeme getirmenin ne âlemi var?

Bir kısım Araplar bizi arkadan vurdu. İyi yapmadılar. Eyvallah. Niçin vurdular? Bunu sorgulamak lazım. Tüm Milletler gibi 1789 Fransız İhtilalinden Araplar da ulus devlet kurma fikrine kapılmış olamaz mı? Onlar da bir devletimiz olsun diye düşünmüş olamaz mı? Nitekim bugün bile devlet olamamış birçok ulus bağımsız bir devlet kurma mücadelesi vermiyor mu? Bunun için ayrılıkçı ve terör eylemlerine katılmıyor mu? Başka ülkelerin maşalığını yapmıyor mu? Her ulus bir devlet kurmak isteyebilir. Önemli olan bu isteğin eyleme dönüşmesine izin vermemek değil mi? Osmanlı boşluk bırakmasaydı, Araplar ayaklanabilir miydi? Gücü yerinde olsaydı, Şerif Hüseyin ve şürekası cesaret bile edemezdi.

Arapların bu isyanında Arapları suçlarken İttihat ve Terakki hükümetini de suçlamak gerekmiyor mu? Çünkü Şerif Hüseyin’in niyetini bilen II. Abdülhamit onu İstanbul’da tutarken, sonrasında iktidar olan İttihat ve Terakki, Şerif Hüseyin’in Hicaz’a gitmesine izin vermiştir. İttihatçılar bunu yapmasaydı, bu isyan belki de olmayacaktı.

Araplar isyan etmeseydi, Osmanlı’nın yanında savaşa katılsalardı, Osmanlı 1.Dünya Savaşını galip mi bitirecekti? Yenilginin sorumlusu Araplar mı? Bildiğim kadarıyla Çanakkale cephesi dışında Osmanlı diğer cephelerde pek bir varlık gösterememiştir. Üstelik bu savaş Osmanlıyı paylaşım savaşıydı. Bunu da başardılar.

Filistin devletinin Ermenistan’ın yanında yer almasına gelince, bu iddia doğru ise Filistin yanlış yapmıştır. Keşke Azerbaycan safında yer alsaydı daha iyi olurdu. Ki olması gereken de budur. Bu yönüyle Filistin’e kızalım ama bir hakkı da teslim edelim. Filistin bağımsız bir devlet olsaydı, hep beraber kızalım. Yalnız hepimiz takdir ederiz ki Filistin diye bir devletin adı var sadece. Üstelik para, pul her türlü ihtiyacını da İsrail karşılıyor. İşgal altındaki bir devletten özgür irade beklemek ne derece doğru olur?

Filistinliler bizim din kardeşimiz olduğu için desteklenme konusuna gelince, sadece din kardeşimize değil, tüm mazlum millet ve devletlere destek verelim. Çünkü nerede bir mağdur varsa, inancına bakmayalım. Ayrıca devletler arası ilişkilerde duygusallıktan ziyade ülkenin çıkarlarının göz önünde bulundurulması gerektiğini aklımızdan hiç çıkarmayalım. Bu son olayda İsrail’e kızarken aynı zamanda İsrail’in saldırmasına zemin hazırlayan ve fırsat veren Hamas’a da bir çift sözümüz olmalı değil mi?

*25/10/2023 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır

İsrail'i Durdurmanın Yolu

Birleşmiş Milletler kayıtlarına göre dünyada toplam 208 ülke yer almakta.

Devletlerin yüzde seksen üçü İsrail’i resmen tanımaktadır.

Filistinlilere uyguladığı terör dolayısıyla dünyada İsrail’in yanında yer alan devlet sayısı bir elin parmağını geçmez.

Uyguladığı terörde, İsrail’e kayıtsız şartsız en büyük desteği veren ABD’dir. Diğer destek veren ülkelerin pek bir ağırlığı yok.

Geçmişte olduğu gibi bugün yaptığı kıyımlardan dolayı BM’de İsrail’i kınayan bir karar oylansa, dünya devletleri kahir ekseriyetle Israil’i kınayan tasarıyı kabul eder. Bugüne kadar İsrail’in aleyhine olan her BM kararı beş daimi üyeden ABD tarafından veto edilerek kararların uygulanması engellemiştir.

Devletlerin yanında dünya haklarının ekseriyeti de İsrail’in kıyımına tepkilidir. Bunu da başta ABD olmak üzere Avrupa dahil dünyanın her bir devletinde İsrail’i telin eden miting ve yürüyüşlerden anlayabiliriz.

Gel gör ki dünya devletleri ve haklarının kahir ekseriyeti İsrail’in karşısında olmasına rağmen ABD destekli İsrail yayılmacılığına, orantısız terörüne, emsali görülmemiş kıyımına devam ediyor. Onca çoğunluğa rağmen dünya sessiz ve çaresiz.

Dünyanın tek yaptığı, İsrail’i protesto etmek, kınamak, yürüyüş ve miting yapmak, İsrail’e lanet okuyan sloganlar atmak, Filistinlilere dua, İsrail’e beddua etmek, ölenler için gıyabi cenaze namazı kılmak, mesaj yayımlamak, sosyal medyadan tepki göstermek gibi sonuç alıcı olmayan söz ve eylemlerdir.

Öyle anlaşılıyor ki terörden başka gözü hiçbir şey görmeyen, kandan beslenen, Ortadoğu’ya paraşütle getirilmiş Ortadoğu’nun şımarık çocuğu İsrail’e, sonuç alıcı başka yaptırımlar gerek. Bunun için samimiyet lazım. Dünya devletlerinin bir ve beraber hareket etmesi gerekir. Dünyanın beşten büyük olduğu gösterilmelidir. Değilse dünyanın bırakın beşten büyük olmadığı, birden küçük olduğu ortaya çıkar.

İsrail’in Gazze’ye bomba yağdırmasının önüne geçmenin yolu, İsrail’in yanlış yaptığını beyan eden ülkelerin ortak bir deklarasyon yayımlaması ve bunu uygulamaları:

*Devlet terörü uygulayan İsrail’i sorumlu devlet olmaya davet ediyoruz. Yaptıklarından dolayı kınıyoruz. Şu gün şu saat itibariyle saldırıları sonlandırmalı. Gazze’nin elektrik, su, ilaç vb. ihtiyaçlarını karşılamalı. Başka ülkelerin yardımlarına izin vermeli.

*Deklarasyon dikkate alınmazsa, İsrail ve İsrail’e destek veren ABD ile tüm diplomatik ilişkiler kesilmeli. Bu iki ülkedeki büyükelçiler çekilmeli. İsrail ve ABD büyükelçileri sınır dışı edilmeli.

*Tüm devletler ekonomik ambargo uygulamalı.

*Gazze’ye yağan bombaların önüne geçmek için tüm dünya devlet başkanları Gazze’ye giderek Filistinlinin yanında olduğunu göstermeli. Saldırılara karşı kol kola girerek canlı duvar oluşturmalı.

Hiçbir şey yapmasalar bile şu akan kanı durdurmak için devlet başkanları olarak hep birlikte Gazze’ye giderek toplu fotoğraf verseler, kanı durdurmak için yeterli. İsrail terör devleti de olsa herhalde devlet başkanlarının üzerine bomba yağdıracak değil. Biliyorum, yazdıklarımın gerçekleşmesi mümkün değil. Hepsi bir araya gelerek deklarasyon bile yayımlayamaz. İnsanlığını kaybetmiş dünyadan bunu istemek safdillik olur.

17 Ekim 2023 Salı

Oyun İçinde Oyun *

Dünya iki kutbun elinde bir figüran. Bunlar ABD ile Rusya. Bu iki ülke kah gerilimi yükseltiyor kah düşürüyor. İsterlerse savaş başlatıyorlar isterlerse savaşı bitiriyorlar. 

Bu iki ezeli rakip hiç karşı karşıya gelmiyor. Çoğu zaman rekabetlerini vekalet savaşları ile ülke sınırları dışında yapıyorlar. Savaş kendi ülkelerine yaklaşmaz. Kendi insanları ölmez. Ölen başkası, savaş yapılan yer başka yerler.

İki kutuplu dünyanın iki baş aktörü gizli veya aleni bir araya geliyor. Dünyayı aralarında pay ediyor. Şuralar senin, buralar benim diyorlar.

Arada sorun yaşadıkları yerler yok mu? Olmaz olur mu? İşte bu sorun olan yerleri de masaya yatırıyorlar. Sorun olmayan yerleri de sorun olarak ortaya koyuyarlar. Buralarla ilgili anlaşma, sen falan yere gir, ben görmezden geleyim. Ben de şuraya gireyim, sen de orayı görme şeklinde olur. Gerekirse sınırları belli bir ülkeyi kardeş payı olarak ikiye pay ederler. Kısaca menfaatleri ne ise onu yapıyorlar. Bir ülke bölünecekse, bunu da yapıyorlar. Bir ülke birleştirilecekse birleştiriyorlar. Bir ülkede iç savaş isterlerse bunu da yapıyorlar. Nasılsa her ülkeyi karıştıracak, o ülke içinde vekalet savaşı yapacak fedaileri var. Hasılı bu iki ülke her daim kazanır. Özellikle gerilim zamanlarında silah ve savaş malzemesi satarak paraya para demezler.

Ne demek istediğimi örneklerle açayım. 2022 yılında Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile uyandık. Bu savaş yakın zamana kadar dünyanın gündeminden hiç düşmedi. Batı ve ABD Ukrayna'nın yanında yer aldı. Bu ülkeye yardım ettiler. Rusya'ya bir dizi ambargo uyguladılar. Sonuç, Rusya geri adım atmadı. Savaş bitti mi? Hayır. İşin ilginci işgal ve çatışma sürmesine rağmen Rusya Ukrayna savaşı gündemden düştü. Haberlere bile konu olmuyor. Bunun sebebi ne olabilir? Sanırım ABD ile Rusya anlaştı. ABD, Ukrayna senin, ben de Gazze'ye gireceğim. Sen işini hallet, Gazze'yi de bana bırak. Hedefte Gazze olsa da geri planda Lübnan var ABD için.

Bunun için İsrail-Hamas savaşı başlatılması gerek. Yok yere de Gazze'ye girilmez ki. Böyle yapılsa, dünya kamuoyu tepki gösterir. Bunun için Hamas devreye sokuldu. Hamas'ın İsrail'e saldırısına göz yumuldu. 7 Ekimde Hamas saldırısını yaptıktan sonra arkası gelmedi. Biz İsrail karizmayı çizdirdi, rezil oldu diye yorum yapaduralım. İsrail ve ABD için istenen bir göz idi. Hamas onlara iki göz verdi. İsrail on gündür Gazze'de taş üstünde taş kalmamacasına bombaladı. Kara harekatı için sınıra yığınak yaptı. Girmesi an meselesi. Bu yazıyı yazarken kara harekatını başlatmamıştı. Gazze'ye girerek insan avı yapacak. Sağ kalanları tehcire zorlayacak. Tüm bunları yaparken gözü Lübnan Hizbullah'ında olacak. Hizbullah’ı da savaşa çekebilirlerse, Gazze'ye yaptıklarını fazlasıyla Lübnan'a yapacaklar. Anlatmak istediğim, ABD ile Rusya anlaştı. Bu aşamadan sonra Ukrayna Rusya'nın, Gazze ve Lübnan da ABD'nin. Maalesef sınırları değiştirecek yeni savaşın fitilini de Hamas ateşlemiş oldu. 

Bizler şöyleydi, böyleydi diye hamaset yapaduralım. Biz istemesek de Ortadoğu’nun haritaları yenileniyor. Ki bu sadece Gazze ile başlamadı. Bu aşamaya gelinceye kadar Irak bölündü, Suriye yarısı Rusya, yarısı da ABD olarak ikiye bölündü. Libya hakeza. Mısır uzun süre belini doğrultamaz. İran zaten yerinden kıpırdayacak halde değil. Ürdün ve diğer Arap ülkelerini saymaya gerek yok. Geriye Hamas üzerinden Gazze, oradan Lübnan’a uzanmak kaldı. Rusya ile anlaştı ise ABD destekli İsrail’e kim ne diyebilir. Öyle zannediyorum, rahat rahat at oynatacak.

Dünyada ve yanı başımızda bunlar olup biterken biz ne mi yapalım? Sosyal medya üzerinden Hamas, İsrail ve ABD’nin eline koz verdi, iyi yapmadı diye eleştirenleri bir bir tespit edelim. Onları Siyonizm’in uşağı ilan edelim. Olayın perde gerisine hiç bakmayalım.

*20/10/2023 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır