19 Ağustos 2023 Cumartesi

Geçinsin de Göreyim *

Asgari ücretle çalışan, üç çocuk babası bir akrabam var. Yıllardır üç vardiya olarak bir fabrikada çalıştı. Çoluk çocuğunu kimseye muhtaç etmeden kirasını ödedi ve evini geçindirdi. Ta ki günümüz enflasyonlu hayata gelinceye kadar.

Geçen yıl 900 liraya oturduğu evin kirasını ev sahibi % 25 lira resmi artışı dinlemeden 3000 liraya çıkarır. Bir yıl sonra çıkmasını ister.

Seçim öncesi bir çok uçuk kaçık vaat gibi erken emekli olur. Emekli olduğu fabrikada çalışmaya devam eder. Bu şekil emekli olanlara bir iki ay kadar çift maaşlı dendi.

Altımdaki arabayı satarsam, alacağım avans, biraz da borç bulursam, eski olsun, varsın benim olsun diyerek bir ev satın alma arayışına girer. Nasılsa hem emekli maaşı alacağım hem de çalışmaya devam edeceğim. Evimi de alırım evimi de geçindiririm der. Yalnız evdeki hesabı tutmaz. Çünkü şirket avansını dokuz takside bölünce ev alma hayali de suya düşer.

Bari ev sahibiyle papaz olmayayım, bir kiralık eve çıkayım. "Çocuğunu da evlendirsin" der. Fırsat buldukça kiralık ev arar. Olmadı, izin alıp mahalle mahalle dolaşır, emlakçıları mesken edinir.

Kiralık ev yoktu. Olan da ateş pahası idi. Uygun bulduğu evde kiracı vardı. Kiracı da çıkmam diyordu. 

Sonunda ev sahibi ile telefonda atışır. Ev sahibi hakkını helal etmeyeceğini söyler. İşten gelir gelmez hiç eve uğramadan emlakçıya uğrar. Emlakçıda kirası 14 bin lira olan bir eve el sıkışır.

Akşamında, 14 bin liraya ev tuttuğunu öğrenince şaşırdım. Kardeşim, emekli paran 7.500 lira, asgari ücretin 11.400 lira. Emekli paranı tümden versen, kiranı karşılamaz. Üzerine çalıştığından da vermek zorundasın. Emeklilik, artı işinden toplam 18.900 alıyorsun. 14.000 lirayı kiraya verince sana 4.900 lira kalacak. Bu parayla elektrik mi ödeyeceksin, su mu, doğal gaz mı ödeyeceksin, ne yiyip ne içeceksin dedim. Öyle de mecbur kaldım dedi. 

Evde eve taşımacı ile görüşmüş. Zemin kattan ikinci kata 9 bine taşırız demişler. Taşınacak evlerin mesafesi de bir km anca gelir. Şimdi yana yakıla bir kamyon bulursam, yakıt parasını koyarım, kendim taşırım diye düşünüyor.

Gördüğünüz gibi emekli maaşının tamamını verse bir evini taşıtamıyor. Üzerine 1.500 lira koyması gerekiyor. Buna hamallara ikram edeceği yemek ve vereceği bahşiş dahil değil. Haydi bir defa taşınacak. Olsun bu kadar diyelim. Ev kirasını aylık verecek. Her emekli maaşının üzerine emeklilik sonrası çalışarak aldığı maaştan 6.500 lira ayırıp vermesi gerekecek. İlk ay bir kira kadar da emlakçıya verecek. Gel de bu hesabın içinden çık sen.

Bu demektir ki bu arkadaş çalışıp kazandığını ev kirasına verecek. Geriye kalanla ne yiyip ne içecek, nasıl aylık elektrik, su, doğal gaz ve telefon giderlerini karşılayacak.

Bu arkadaş çift maaş almasına rağmen “Eskiden bir asgari ücretle kiramı veriyor, evimi de geçindiriyordum. Vara çift maaş almasaydım, tek maaşa talim etseydim, keşke maaşıma zam gelmeseydi daha iyiydi diyor.

Anlattığım bu anekdot kurgu falan değil. Birebir yaşanmakta olan hayatın bir gerçeği. Tüm bu olup biten ve yaşanmakta olan da kişiye özgü bir durum değil. Çoğu ev sahibinin kiracıyla, çoğu kiracının da ev sahipleriyle sorunu var. Maalesef kiraların yanına varılmıyor. Tuzu kuru olanlar ve meseleyi soğan ve patatese indirgeyenler bu trajikomik olayı anlamazlar. Onlardan bazıları bu problemi kabul etseler bile suçu ev sahiplerine atmaya devam ediyorlar. Vicdansız ev sahipleri diyorlar. Bunu derken kurdun puslu havayı sevdiğini unutuyorlar veya görmezden geliyorlar. Bu puslu piyasanın oluşmasına zemin hazırlayanlara da bir çift söz söyleseler hiç gam yemeyeceğim.

70, 80, 90’ların enflasyonlu hayatını yaşayan biri olarak söylüyorum. Kiralar sabit gelirlinin çeyrek ya da yarı maaşını gördü de tümü verildiği halde kirayı karşılamayan bugünkü durumu ne duydum ne gördüm. Hasılı normal günlerden geçmiyoruz. Bu anormal durumun da bugünden yarına geçeceğine dair kimsenin bir umudu yok. Kara kara düşünmekten başka kimsenin yapacağı bir şey yok. Yetkililer şunu bilsin ki bu kiralar çok can yakar. 

*23/08/2023 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır.

Şahlanış Dönemi *

Bir siyasimiz kendi dönemlerini ifade ederken "Çıraklık, kalfalık, ustalığın ardından şahlanış dönemine geçtik.” demişti. Nasıl şahlandığımızı görmek için önce şahlanmak fiilinin anlamına bir bakalım. Üç anlamı varmış.

1. At ön ayaklarını yerden keserek arka ayakları üstünde durmak, şaha kalkmak.

2. Taşkınlık göstermek, coşmak, kükremek (mecazen).

3. Parlamak, ışıldamak (mecazen). 

Öyle zannediyorum, şahlanmak dönemi derken siyasimizin kastının “parlamak, ışıldamak” anlamında kullandığını düşünüyorum. Ortaya konan hedef bu olmakla beraber fiiliyatın “Dört ayak üzerinde durması gereken atın iki ayak üstünde durması” gibi girdiğimiz yolun bir macera ve serüven olduğunu gösteriyor. “Taşkınlık göstermek, kükremek” anlamlarını da bu serüvenin içine dahil etmek gerekir. Sonuçları itibariyle sanki şahlanış dönemiyle kastedilen bu olsa gerek.

Yaşadığımız ve geldiğimiz noktaya örnek vermek gerekirse şahlanış dönemiyle kastedilen şunlar olsa gerek:

Kronik sorunumuz enflasyonun tüm zamanların rekorunu kırmaya doğru ilerlediği,

Hayat pahalılığının her geçen gün orta, dar ve sabit gelirliye hayatı zindan etmeye başladığı,

Bir milletin ve devletin bayrak kadar değerli olması gereken Türk lirasının döviz karşısında pul olduğu,

Ürün etiketlerinin sürekli yukarıya doğru değiştiği,

Kiraların yanına varılamadığı, tarihte ilk defa kiraların asgari ücreti geçtiği,

Yıllık bütçenin yetmediği, ikinci ek bütçenin yapıldığı,

Yılda bir belirlenen asgari ücretin yılda iki kez yapılmaya başlandığı,

Tarihte hiç olmadığı kadar seçimlerde seçim ekonomisinin uygulandığı,

Merkez Bankasının yıl sonu enflasyon ve döviz kuru tahmininin hiç tutmadığı,

Para babalarına her türlü garantinin verildiği, (Kur garantili TL, kamu ortak işbirliği adıyla her türlü garantinin verilmesi...)

Ortodoks politikalar yerine heteradoks politikaların izlendiği,

 Akaryakıt fiyatlarının günaşırı değiştiği,

Verginin vergisi diyebileceğimiz ek vergilerin hayatımıza girdiği,

U dönüşünün hiç olmadığı kadar siyasette rutin hale geldiği,

İçler acısı ekonomik tabloya rağmen harcamalar kısılacağı yerde devletin Lale Devri’ni yaşamaya devam ettiği...

*06/09/2023 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır.

17 Ağustos 2023 Perşembe

Camiler ve Cami Kürsüleri *

Camiler;
Müslümanların ibadetgahıdır. 
Allah'ın evidir.
Herkese açık olan yerlerdir. (İster dini hassasiyeti güçlü olsun ister zayıf olsun ister beş vakit namazı buralarda cemaatle kılsın ister arada bir uğrasın ister haftada ister yılda iki defa gelsin ister dine, camiye mesafeli olsun ister günahkar ister inancı zayıf olsun.)
Amme hizmeti gören yerlerdir. 
Kimsenin özel mülkü değildir.
Kimsenin arka bahçesi değildir. 
Kimsenin çiftliği değildir. 
Kimsenin istediği şekilde borusunu öttüreceği yer değildir. 
İsteyenin istediği şekilde konuşacağı yerler değildir. 
Bin düşünüp bir konuşulacak yerlerdir. 
Ayrılığa, ayrımcılığa ve nizaya yer yoktur. 
Edeple girilir, edeple durulur, edeple konuşulur, edeple çıkılır. 
Kürsü ve minberinde kimseye parmak sallanmaz. 
Doğru din anlatılır. 
Hurafeye yer verilmez. 
Gizeme yer yoktur. 
Ayakları yere basan din güzel bir üslupla anlatılır. 
Müslümanların ve insanlığın ortak değerlerine değinilir. 
Bir konuda Müslüman nasıl tavır alacağına dair yol gösterilir. 
İnsanlığın ve Müslümanların derdiyle dertlenilir. 
Oraya siyaset girmez, orada partizanlık yapılmaz. 
Güzel, nazik ve tatlı dil kullanılır.
Kürsülerinde şov yapılmaz, hamaset ve slogana yer yoktur. 
Yerinde ve doğru kıyas yapılır. 
Buralar dilencilik merkezi haline getirilemez. Resmi dilencilik yapılmaz. 
Camiye gelen cemaat müşteri gibi görülmez.
Camide meclisten içeri konuşulur. 
Hutbe ve vaaz konuları belirli gün ve haftalardan ibaret değildir.
*21/08/2023 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır.