3 Ağustos 2023 Perşembe

Tövbelerin Geçersizliği *

Tövbe nedir? “İşlediği bir suç veya günahtan pişmanlık duyarak bir daha yapmamaya karar vermektir”

Tövbe kime yapılır? Allah'a.

Tövbeleri kim kabul eder veya etmez? Allah. 

Tövbenin iptal edilme durumu söz konusu mudur? İnsanda böyle bir yetki var mıdır? Yapılan tövbenin iptali söz konusu değildir. Tövbeler Allah'a yapıldığına göre özelliği ne olursa olsun, kim olursa olsun, peygamber dahil hiçbir insanın böyle bir yetkisi yoktur. Yapılan tövbeyi iptal edecek biri varsa, bunu tövbe edilen Allah iptal eder. Ki Allah kabul ettiği tövbeyi iptal etmez. Kim daha önce yapılan tövbeyi iptal etmeye kalkarsa, bu kişi, insan üstü özelliklerin kendisinde bulunduğunu iddia etmiş demektir.

Tövbenin kabulü için gerekli şartlar nelerdir?

1-İşlemiş olduğu suçu bir daha yapmayacağına dair söz vermek.

2-O suçu veya günahı terk etmek.

3-Günah veya suçundan dolayı pişmanlık duymak.

4- İşlenen günah veya suçta bir kişinin mağduriyeti varsa, o kişiden helallik almaktır. Bu şartları yerine getiren nasuh tövbesiyle tövbe etmiş demektir.

Tövbede aracı olmak, birini aracı kılmak İslami midir? İslami değildir. Tövbe, kuluna şah damarından yakın Allah’a yapılır. Ayrıca aracıyla ihtiyaç yoktur. Tövbede birilerini aracı kılmak İslam dinine ruhbanlığı girdirmek demektir. Aracı kılmak, teşbihte hata olmasın, “Biz putlara bizi Allah’a yaklaşırsın diye tapıyoruz” diyen Mekke müşriklerinin Allah’a yaklaşmak için putları aracı kılmasına benzer. Kula tövbe vermek Hristiyan din adamlarının günah çıkarmasına benzer.

Müslümanlar tövbenin kime yapılacağını, tövbenin aracı kabul etmeyeceğini bilmiyor mu? Bilirler, hem de âlâsından. Hatta hadis diye rivayet edilen 99 kişiyi öldüren birinin tövbe etmek için papaza gittiğini, tövbe edersem, Allah beni affeder mi dediğini, affetmez cevabını alınca, o papazı da öldürerek ölü sayısını 100’e çıkardığını, ardından alim bir zata durumunu anlatınca, “Ne münasebet! Sen tövbe etmek istersen, seninle Allah’ın arasına kim girebilir” dediğini bilmeyen Müslüman yoktur.

Sadece tövbe mi Allah’a yapılır? Tövbenin dışında dua da Allah’a yapılır, istiğfar da. Aynı zamanda yardım da ancak Allah’tan istenir, tıpkı ibadetin Allah’a yapıldığı gibi. Aynı şekilde zikir de Allah’a yapılır. Zikirden kasıt sadece belli ifadeleri söylemekten ve saymaktan ibaret değildir. Allah’ı sürekli hatırda tutmak, işini yaparken Allah’ın kendisini gördüğünü, ne yaptığını bilmesi ve işini bu yüzden düzgün yapması da bir zikirdir. Hatta en güzel zikirdir. İbadetlere başlarken sadece Allah’ı düşünmek de bir zikirdir. Zikir Allah dışında birini veya birilerini hatırda tutmamaktır.

Hasılı, burada değinmeye çalıştığım tövbenin dışında başka türlü tövbeye, Konya tabiriyle, töbe töbe derim ve neûzü billah derim.

Yazımı bir ayet mealiyle bitirelim: Ey inananlar, Allah’a nasuh tövbesiyle (yürekten tövbe edin... (Tahrim 8)

*07/08/2023 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır.

2 Ağustos 2023 Çarşamba

Müftüler de İntihar Edermiş! *

Manisa Kırkağaç müftüsü iken geçirdiği soruşturma neticesinde, Balıkesir'de vaiz olarak görevlendirilen müftünün intihar ederek hayatına son verdiği yazılıp çiziliyor. 

İntihar eden müftü olunca basında daha fazla bir yer kapladı. Bu arada Türkiye'de müftü olup da intihar eden ilk kişi olduğu da belirtiliyor.

Müftünün niçin soruşturma geçirdiği gizli olduğu için bilme imkanımız yok. Gazetelerin yazdığına ve Adil Sen Başkanının yaptığı basın açıklamasına göre soruşturmanın, "Müftünün giyim kuşamına dikkat etmediği, motosiklet ve bisiklet sürdüğü, cübbe giymediği" gibi iddialarla soruşturma geçirdiği, soruşturma sonucunda müftülükten alındığı ve kınama cezası verildiği iddia ediliyor.

Mahkemenin kınama cezasını kaldırdığı ve görevine iade kararı vermesine rağmen Diyanet'in mahkeme kararını uygulamadığı, bunun sonucunda müftünün canına kıydığı iddialar arasında.

Konuyla ilgili konuşan müftünün eşinin, Diyanet İşleri Başkanı'nın "Mağdur olduğunuz açık. Mahkemeye gidin" dediği yine basında yer alan haberler arasında.

İnfiale sebep olan bu haber ve olay sıcaklığını korurken Diyanet'in konuyla ilgili bir açıklama yapıp yapmadığını sanal alemde araştırdım. Bu yazıyı kaleme aldığım an itibariyle herhangi bir açıklamaya rastlamadım. Bir personelinin intihar iddialarıyla ilgili Diyanet, bir açıklama yapmayacak da başka hangi konuda açıklama yapacak? En azından basında yer alan iddiaların aslı astarı yoktur veya iddialarla ilgili Bakanlığımızca soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma sonuçlanınca kamuoyuna bilgi verilecektir açıklamasına yer verebilirdi. Hasılı Diyanet'in suskunluğu ayrı bir garabet.

Paylaşılan resimlere bakınca müftünün tişört giydiği, kilitli taş döşediği, matkap kullandığı kısaca bir inşaat işçisi veya ustası gibi çalıştığı görülüyor. Bu da müftünün sıra dışı bir müftü olduğunu, diğer meslektaşlarına benzemediğini gösteriyor. Öyle zannediyorum, soruşturma işçi gibi çalışan müftünün, müftülüğün itibarını ayaklar altına almasından, temsil makamını yeterince temsil edemediğinden dolayı açılmış olsa gerek. Çünkü bizde itibar her şeyden önce gelir.

Sonuç olarak iddialar nedir, ne değildir, Aslı astarı nedir bilmesek de orta yerde iddialar var ve bir insanın intihar yoluyla canına kıyması söz konusu. Aksi bir açıklama olmadığına göre bu konuda şunları söylemek isterim:

İddialar her ne ise bir insanın bu şekil bile bile canına kıymasının savunulacak bir tarafı yoktur. Zira insan canı bu kadar ucuz değildir. Hele bir müftüye böyle bir ölüm yakışmamıştır. Öyle zannediyorum, müftünün başka sorunları da olabilir ya da müftü birilerinin kuyruğuna basmış veya suyunu bulandırmış olmalı.

Demesi kolay. Zira uzaktan gazel okuyorum. Belki müftü, soruşturma geçirmeyi, müftülükten tenzili rütbe edilmeyi, mahkeme kararlarının uygulanmamasını izzeti nefis meselesi yapmış ve yapılanları haksızlık olarak görmüş. Kaldıramadığı için intiharı çözüm olarak görmüştür.

Normal şartlarda bu sıra dışı müftü, ceza almadığı gibi ödül almalıydı bence. Çünkü emsallerine göre olağanüstü icraatlara imza atmış.

Diyanetin aksi bir açıklama yapmaması, susması, iddiaların doğru olduğu anlamına gelir.

DİB başkanının “Mağdursunuz, hakkınızı mahkemede arayın” dediğine göre mahkemenin görevine iade kararını uygulamamasından dolayı Başkan kendisinde bir sorumluluk görmüyor. Halbuki bu intiharda Diyanet’in sorumluluğu var görünüyor.

Şu aşamadan sonra olan oldu. Bir müftü canına kıydı. Geri getirilmesi mümkün değil. Yapılması gereken, Diyanet’in bu konuyu enine boyuna soruşturması, sorumlu veya sorumlular hakkında gereğini yapması.

*04/08/2023 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır.

1 Ağustos 2023 Salı

Eğitim ve Öğretime Dair Öneriler

Bir önceki yazımda okullarımızda eğitimin ihmal edildiğini hatta hiç yapılmadığını, öğretimin yapıldığını, bunda da istediğimiz verimi alamadığımızı, süreç odaklı eğitim ve öğretim yapmamız gerekirken sınav odaklı öğretime ağırlık verdiğimizi, bundan dolayı çocukların yarış atı gibi sınava hazırlandığını, bunun için ev, okul ve etüt merkezleri üçgeninde çocukların hapsedildiğini, bu da onları hayatın içinden kopardığını, eğitim ve öğretimin iki kanatlı kuşa benzediğini, kuşun bir kanadı eğitimse diğerinin öğretim olduğunu, öğretimin yapılıp eğitimin yapılmamasının bu kuşu uçuramayacağını, mezuniyet sonrası çocuklardan olumlu davranış beklentisine girdiğimizi yani vermediğimizi istediğimizi, çocukların davranışlarını eleştirdiğimizi işlemeye çalışmıştım.

Bu yazımda eğitim ve öğretimde ihmal ettiğimiz eğitim kısmına işaret etmeye çalışacağım. Çünkü sınav odaklı eğitim sistemimizde başarı kriteri için bilgi ölçülürken davranışın ölçülmemesi büyük bir eksikliktir. Halbuki bilgi soyut iken eğitim somuttur. Bilgi teori ise eğitim pratiktir. Bilgi ve pratik birlikte yürütülmelidir. Bu yüzden okulların her kademesinde davranış da en az bilgi kadar veya belirli bir oranda ölçülmelidir. 

Önerilere geçmeden önce pratik veya davranış dediğim eğitime açıklama getirmek isterim. Çünkü bilgi ölçülebilir iken davranış nasıl ölçülecek denebilir. Davranış tıpkı bilgi gibi geniş bir alandır. Ahlak ve etik, yerleşik ve genel geçer kuralları özümseme ve uygulama, kurallara uyma vs. kastediyorum. Bununla, önce ahlaklı ol sonra bilgili ve ağaç yaş iken eğilir sözlerinin eğitim ve öğretimde kökleşmesini istiyorum.

Eğitim ve öğretimle ilgili önerilerime gelince;

1.Anasınıfı ve ilkokulda oyun ağırlıklı davranış eğitimi verilmelidir. Çocuğun liderlik özelliği, arkadaşlarıyla uyumu, konuşması, nazik ve kibarlığı, takım oyununa katkısı, kurallara uyması; okulunu, sınıfını ve çevresini temiz tutması, yalan söylememesi gibi davranışlar. İlkokul sürecinde Türkçe ve basit matematik öğretilmelidir. Çocuğun okuma ve yazması dört yıla yayılmalıdır.

2.Okullarda öğretmenin sınav yapması kaldırılmalıdır. Sınav sadece 5.ve 9.sınıfta yapılmalıdır. 5.ve 9.sınıfın sonunda seviye belirleme sınavı yapılmalıdır. Bu sınavda alınan puana göre okullarda seviye sınıfları oluşturulmalıdır.

3.Liseye geçiş için 6.7.ve 8.sınıfların her bir döneminde, üniversiteye girmek için 10.11.12.sınıfların her bir döneminde merkezi sınav yapılmalıdır. Öğrenci, ortaokul üç yılın ortalaması ile liseye, yine üç yılın ortalaması ile üniversite tercihi yapabilmelidir. Bu üç yıllık ortalama puanlar aynı zamanda öğrencinin sınıf geçme ve diploma puanı olmalıdır. Bu yol ile liseyi bitirdikten sonra üniversiteye hazırlanmak için birikme olmayacaktır.

3.Merkezi sınavlarda sorular müfredattan sorulmalıdır. Öğretmenin görevi sadece belirlenen konuları işlemek olmalıdır.

4.Sınıf geçme, liseye devam etme, liseyi bitirme için merkezi sınavların yanında, öğrencinin okul kademesini bitirme boyunca kazanması gereken davranışlar da belirlenmeli. Belirlenen bu davranışlara öğrencinin uyup uymadığı okullarda oluşturulacak komisyonla izlenmelidir. Öğrencinin disiplin cezası alıp almaması, temizliği, sınıf, okul ve sırasını temiz tutması, arkadaşlarıyla uyumu, okula devam ve devamsızlığı, okula zamanında gelmesi ve gecikmesi, sınıf içi ve okulda davranışı, nazik ve kibarlığı, kurallara uyması gibi kriterler konabilir. Bu kriterlere belli bir puan verilebilir. Mesela yüzde 70 bilgi ise yüzde 30 davranış olabilir ya da mezun olmak için davranışa puan verilmese de başarılı/başarısız denebilir. Davranışı olumsuz olan öğrencinin puanı ne olursa olsun, bir üst sınıfa geçmemesi veya mezun olmaması şartı getirilebilir. Kısaca liseye veya üniversiteye yerleşmede davranış puanı da etkili olmalıdır. 

5.Belli bir puanın altında kalan öğrenci örgün liseye devam edememeli. Bunun yerine MESEM veya açık liseye kayıt yaptırmalıdır.

6.Ders müfredatları azaltılmalı. Birbirine benzer ve yakın dersler birleştirilmeli. Haftalık ders saati 25-30 saat olmalıdır.

7.Okullarda 09.00-16.00 saatleri arasında tam gün eğitim ve öğretim yapılmalı. Öğleye kadar teori dersi, öğleden sonra etüt, uygulama, sportif faaliyet, etkinlik olmalıdır.

8.Ortaokul ve lise kademesinde eleme usulü olmalıdır.

9.Okullara, okul türlerine, eğitim ve öğretime ideolojik yaklaşılmamalıdır.

Anlatmak istediğim okullarda davranış eğitimine en az bilgi kadar önem verilmelidir. Önce buna karar verilmeli. Ardından davranışı ölçecek objektif kriterler konmalı. Öğrenciyi izleme kriterleri diyebileceğimiz bu davranış eğitimi taviz verilmeden uygulamaya konmalıdır...