Ana içeriğe atla

Tövbelerin Geçersizliği

Tövbe nedir? “İşlediği bir suç veya günahtan pişmanlık duyarak bir daha yapmamaya karar vermektir”

Tövbe kime yapılır? Allah'a.

Tövbeleri kim kabul eder veya etmez? Allah. 

Tövbenin iptal edilme durumu söz konusu mudur? İnsanda böyle bir yetki var mıdır? Yapılan tövbenin iptali söz konusu değildir. Tövbeler Allah'a yapıldığına göre özelliği ne olursa olsun, kim olursa olsun, peygamber dahil hiçbir insanın böyle bir yetkisi yoktur. Yapılan tövbeyi iptal edecek biri varsa, bunu tövbe edilen Allah iptal eder. Ki Allah kabul ettiği tövbeyi iptal etmez. Kim daha önce yapılan tövbeyi iptal etmeye kalkarsa, bu kişi, insan üstü özelliklerin kendisinde bulunduğunu iddia etmiş demektir.

Tövbenin kabulü için gerekli şartlar nelerdir?

1-İşlemiş olduğu suçu bir daha yapmayacağına dair söz vermek.

2-O suçu veya günahı terk etmek.

3-Günah veya suçundan dolayı pişmanlık duymak.

4- İşlenen günah veya suçta bir kişinin mağduriyeti varsa, o kişiden helallik almaktır. Bu şartları yerine getiren nasuh tövbesiyle tövbe etmiş demektir.

Tövbede aracı olmak, birini aracı kılmak İslami midir? İslami değildir. Tövbe, kuluna şah damarından yakın Allah’a yapılır. Ayrıca aracıyla ihtiyaç yoktur. Tövbede birilerini aracı kılmak İslam dinine ruhbanlığı girdirmek demektir. Aracı kılmak, teşbihte hata olmasın, “Biz putlara bizi Allah’a yaklaşırsın diye tapıyoruz” diyen Mekke müşriklerinin Allah’a yaklaşmak için putları aracı kılmasına benzer. Kula tövbe vermek Hristiyan din adamlarının günah çıkarmasına benzer.

Müslümanlar tövbenin kime yapılacağını, tövbenin aracı kabul etmeyeceğini bilmiyor mu? Bilirler, hem de âlâsından. Hatta hadis diye rivayet edilen 99 kişiyi öldüren birinin tövbe etmek için papaza gittiğini, tövbe edersem, Allah beni affeder mi dediğini, affetmez cevabını alınca, o papazı da öldürerek ölü sayısını 100’e çıkardığını, ardından alim bir zata durumunu anlatınca, “Ne münasebet! Sen tövbe etmek istersen, seninle Allah’ın arasına kim girebilir” dediğini bilmeyen Müslüman yoktur.

Sadece tövbe mi Allah’a yapılır? Tövbenin dışında dua da Allah’a yapılır, istiğfar da. Aynı zamanda yardım da ancak Allah’tan istenir, tıpkı ibadetin Allah’a yapıldığı gibi. Aynı şekilde zikir de Allah’a yapılır. Zikirden kasıt sadece belli ifadeleri söylemekten ve saymaktan ibaret değildir. Allah’ı sürekli hatırda tutmak, işini yaparken Allah’ın kendisini gördüğünü, ne yaptığını bilmesi ve işini bu yüzden düzgün yapması da bir zikirdir. Hatta en güzel zikirdir. İbadetlere başlarken sadece Allah’ı düşünmek de bir zikirdir. Zikir Allah dışında birini veya birilerini hatırda tutmamaktır.

Hasılı, burada değinmeye çalıştığım tövbenin dışında başka türlü tövbeye, Konya tabiriyle, töbe töbe derim ve neûzü billah derim.

Yazımı bir ayet mealiyle bitirelim: Ey inananlar, Allah’a nasuh tövbesiyle (yürekten tövbe edin... (Tahrim 8)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde