3 Temmuz 2023 Pazartesi

Aile ve Akrabalık

Aile kurmak zordur. Aileyi kurduktan sonra aile olmak daha bir zordur. Aileyi kurduktan sonra aile kalabilmek daha bir zordur. Aile kurmak, aile olmak ve aile kalmak zor olsa da bu zoru başaranlar az da olsa var.

Aile derken anne, baba ve çocuktan ibaret küçük yani çekirdek aile; anne, baba, çocuklar, torunlar, büyükanne ve büyük babalardan ibaret büyük aile akla gelir. Ayrıca tüm bunların yanında kan ve sıhriyet bağı ile akrabalıklar da vardır ki buna sülale deriz. Bu tür akrabalık çekirdek ve büyük aileden daha geniştir.

Aile kurup yürütemeyip kısa yoldan yollarını ayıranlar günümüzde her geçen gün artmaktadır. Bunlar aile olamayanlardır.

Aile kurup kavga gürültü devam ettiren, ha bugün ha yarın derken olmayacak böyle deyip çoluk çocuğa kavuşturan sonra geçmiş müktesebatı bir çırpıda bitirenlerin sayısı da az değil. Bunlar da aile kalamayanlardır. 

Geriye aile kalanlar kalıyor. Aile kalanları da ikiye ayırmak lazım. Sıcak aile ve soğuk aile.

Soğuk aile ne kadar da büyük ve kalabalık bir aile olsa da adı üzerinde bu aile tipi soğuk ailedir.

Belki aynı soyadı taşırlar ama akrabalıkları pamuk ipliğine bağlıdır.

Pek bir araya gelmezler.

Aralarında çekememezlik had safhadadır.

Birbirlerine pek faydaları olmaz, zararları da.

Hepsi bir başına buyruktur. 

Ailede birinin başına bir şey gelince, ortalıkta pek görünmezler.

Kimse kimsenin elinden kolay kolay tutmaz.

Birbirlerine yabancı gibiler. Düğün ve cenazede öylesine bir araya gelirler.

Kırılganlık, küslük, mesafe eksik olmaz.

Sıcak aileye gelince, işte gerçek ve olması gereken aile bu tür ailedir.

Birbirlerine tutkun, ilişkilerinde içtendirler.

Bir araya gelmekten, birlikte iş yapmaktan gocunmazlar.

Düşenin elinden tutarlar, birbirlerini ziyareti ihmal etmezler.

İyi günde, kötü günde bir ve beraberler. Aileden birinin derdi hepsinin üzüntüsü, sevinci hepsinin sevincidir. Üzüntü ve mutluluğu paylaşırlar.

Birbirlerini daha sık görürler. Bir araya gelmekten mutluluk duyarlar.

Saygı ve sevgide kusur etmezler.

Yemekli, yemeksiz bir araya gelirler.

Bir sorunu çözmede yüreklerini ortaya koyarlar.

Birbirlerini arar, sorarlar. Evlerine teklifsiz giderler. Evlerini evleri bilirler.

Birbirlerini yük olarak görmezler.

Bu ailenin ferdi olmaktan şeref duyarlar.

Aidiyet duygusu baskındır.

Hasılı aile kurmak, aile olmak, aile kalmak önemlidir. En önemlisi de akraba olmanın gereğini yerine getiren sıcak aile olmaktır. Bu sıcaklık aileyi bir arada tutan en önemli etmen olsa gerek. Böyle aile olanlara ne mutlu.

Yaşlısın...

Yaşlılığın belirtileri nelerdir?

Çoktur. 

Mesela?

Saç, sakal, bıyık ağarmaya başlayınca,

Dişler dökülünce,

İnsan kendini dinlemeye ve yalnızlara oynamaya başlayınca,

Hayattan zevk almamaya başlayınca ve hayattan bir beklentisi kalmayınca,

Hastalıklar artınca,

Rapora bağlı ilaçları kullanmaya başlayınca, 

Ölüm korkusu sarınca, 

Yeni bilgi almayıp durmadan geçmiş anılarını anlatmaya başlayınca, 

Çeneye verince. Ne altı ne ağzı durunca, 

Daha fazla unutmaya başlayınca, 

Çocukları çoluk çocuğa karışınca, 

Evde bir edi bir büdü kalınca, 

Torun sahibi olunca, 

Amca, dayı, dede denmeye başlanınca,

Toplu ulaşımlarda gençler yer vermeye başlayınca,

Yürürken ayaklar çekmeyince,

Eller titremeye başlayınca,

Duygulanma ve alınganlık artınca,

(Yaş yetmişe) merdiven dayayınca,

Vücudun tüm organları işlevlerini tam yerine getiremeyince,

Yaş kaç oldu sorusuna muhatap olunca, ardından Allah uzun ömürler versin duasını alınca,

Bizden geçti deyince daha çok iyisin, dirisini maşallah tesellisine maruz kalınca,

Akranların bir bir hayatlarını değiştirmeye başlayınca...

Ne çocuksun ne genç ne de orta yaş. Yaşlısın yaşlı.

Hapı Yutanlar

"Çok kötü duruma düşmek" anlamına geliyormuş hapı yutmak deyimi. Zaman zaman kullandığımız bu deyimden hareketle kimler hapı yutuyor ve hap yutmaya devam ediyor ya da ne zaman hapı yutarız sorusuna gelin biraz egzersiz yapalım.

İlk akla gelen hem ruhen hem de bedenen vücutta meydana gelen bir hastalıktan dolayı hastalananlar dan kimi hastalığın kendiliğinden geçmesini beklese de ya da kendi bildik yöntemleriyle kendisine tedavi uygulasa da kimi evdeki eski ilaçlardan kalan haplardan kullansa da çoğunluk soluğu doktorda alır.

Yazılan hapı kimi suyla kimi de susuz yutar. Kimi zorunlu olmadıkça kolay kolay kullanmaz iken çoğunluk en ufak bir ağrı ve sızıda çareyi hap atmada bulur.

Maksat iyileşmek ise de günümüzde bir sektör haline gelen ilacın hiçbir türünü yutmamak en iyisi aslında. Bunu da her ilaç kutusunun içinde bulunma zorunluluğu olan ilacın prospektüsünü okuyunca daha iyi anlarız. Hoş, çoğu zaman okumayız. Bir an evvel iyileşmenin yoluna bakarız. Zaten okumaya kalksak, ilacın etki, yan etki, fayda ve zararına dair okuduklarımız, iyileşmeden bizi hasta eder. İnsan ister istemez, zehir yutuyoruz der.

İlacın ne kadar faydalı olduğuna dair mevsimsel bir hastalık olan grip rahatsızlığıyla ilgili ilaç kullananların gülerek anlattığı şeyi de burada hatırlatmada fayda görüyorum: İlaç kullanırsan gribi yedi günde atlatırsın, şayet kullanmazsan bir haftada atlatırsın. Gülerek anlatılan bu şeyin gerçekliğini de takdirlerinize bırakıyorum.

Kullanılan hapların başında antibiyotikler geliyor. Bu tür ilacın kullanımı da bu ülkede epey yüksek. Bir ara Sağlık Bakanlığı her doktora antibiyotik yazma kotası getirdi. Bakanlık iyi ki böyle bir tedbir aldı. Çünkü antibiyotikler hastalığı tedavide kolaylık sağlasa da en büyük riski vücudun kendi kendine koruma özelliği olan vücut bağımlılık sistemini zayıflatıp yok etme özelliğine sahip.

Bir diğer hapı tutanlar ise rapora bağlı ilaç kullananlardır. Özellikle kronik hastalıklarda ve ölünceye kadar devam eden hastalıklarda günlük kullanılması gereken ilaçlar vardır ki bu tür rapora bağlı hastalar sabah akşam hap yutmakla ömürlerini tüketiyorlar.

Hapı yutanlar derken gerçek hap atanlara değindim. Aslında hapı yutanlar derken kastım başka idi. Bakalım başka hapı yutanlar kimmiş?

Orta, dar gelirli ve sabit fiyatla çalışanlar ne zaman ki ülke ekonomik darboğaza girse, hep hapı yutarlar. Örnek vermek gerekirse, döviz yükselir, bunları bulur. Enflasyon yüksek çıkar, bunları bulur.  Faizler yükseltilir, bunları bulur. Enflasyonun sonucu olan hayat pahalılığını derinden hissederler. Hep ay sonunu nasıl getiririz hesabı yapar dururlar. Bunların gelirleri erirken her ürüne yüksek zamlar gelir. Kaşıkla verilen kepçeyle alınır sözü bu kesim için söylenmiş olsa gerek. Ömürleri kemer sokmakla geçiyor dense yeridir.

Yine bu dar ve orta gelirli sandığa diğer kesimlere oranla daha fazla katılım gösterir. Hangisi gelirse gelsin, daima bunlar hapı yutar. Çünkü zengin daha zengin, fakir daha fakirdir. Değişmeyen bu tablodan anlaşılan, orta ve dar gelirli, öyle zannediyorum, bu dünyaya hapı yutmak için gelmiştir.