12 Haziran 2023 Pazartesi

MESEM

28 Şubat süreciyle birlikte sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçilmesi, meslek liselerine katsayı engellinin konması, meslek liselerine büyük bir darbe vurdu. Bu okullar kapanmanın eşiğine getirildi. Sonuçları itibariyle bu okullar kapatmaktan beter edildi.

Süreçte çoğu kimse, katsayı ve 8 yıllık kesintisiz eğitimin amacının İHL okullarına öğrenci akımını kesmek olduğunu dillendirse de geldiğimiz nokta itibariyle en büyük zararı sanayiye ara eleman yetiştiren meslek liseleri, sanayici ve meslek erbabı gördü. Tüm meslek liselerinden büyük kaçış başladı. Tercih edenler de başarı seviyesi çok düşük olanlar oldu. Haliyle ara eleman ihtiyacı had safhaya ulaştı.

Milli Eğitim Bakanlığı hem sanayinin ara eleman ihtiyacını gidermek hem de eski görkemli günlerine ulaştırmak için meslek liselerine çok önem vermeye başladı.

Öğrencilerin bu okullarda okuması için teşvik üzerine teşvik verdi. Mesleki eğitim merkezlerine (MESEM) önem verdi. Çıraklık eğitimini zorunlu eğitim kapsamına aldı. Çoğu mesleki teknik liseler bünyesinde MESEM programını uygulamaya imkan verdi. MESEM’de okuyan öğrencilere yarı asgari ücretten aşağı olmayacak şekilde ücret ödemeye başladı.

Şimdi çoğu mesleki teknik lise bünyesinde eski adıyla çıraklık eğitim dediğimiz MESEM bölümleri var. Verilen teşvikten olsa gerek, bu bölümlerde öğrenci yoğunluğu var.

Öğrenciler haftanın beş günü sanayi veya esnafın yanında uygulamaya gidiyor, haftanın bir günü de okula giderek alması gereken zorunlu teori derslerini alıyor. Bu yol ile hem öğrenci meslek öğreniyor hem de iş yeri sahibi deruhte ettiği mesleğine çırak ve kalfa bulmuş oluyor. Yanlış bilmiyorsam, öğrenci bu tür eğitim ve öğretimle hem lise mezunu oluyor hem de kalfalık belgesi alabiliyor. 12.sınıfta ise Diploma Telafi Programı sayesinde fark derslerini vermek suretiyle ustalık belgesi de almaya hak kazanıyor.

Öyle zannediyorum, akademik yönden başarılı olmak amacıyla LGS’ye girerek bir lisede okuyan öğrencilere göre halen MESEM’lerde okuyan öğrenciler daha şanslılar ve iyi bir tercih yapmışlardır. Çünkü gözde ve aranan bölümleri bitiremeyen milyonlarca öğrenci, okuyup bitirdiği üniversiteden sonra iş arayışına giriyor. Herhangi bir mesleği olmayanın 23-24 yaşından sonra bir iş bulabilmesi ise çok zor.

Türkiye’nin en önemli sorununun genç işsizler olduğu ve üniversite bitirmiş gençlerin istihdam sorunu yaşadığı, çoğu üniversite mezununun bölümü dışında alternatif işe yöneldiği göz önünde bulundurulursa, MESEM öğrencilerinin kısa yoldan hayatlarını kurtardıkları ve önlerini gördükleri ortaya çıkacaktır. Çünkü hem okurken para kazanan hem meslek öğrenen ve bitirdiği zaman kolunda altın bileziği olan, mezun olur olmaz alanıyla ilgili iş bulabilen kişiler olacaklardır.

İstihdam sıkıntısı çeken okumuş gençlerin sorunlarının çözümü, kısaca Türkiye’nin geleceği MESEM aracılığıyla okumak ve bir meslek öğrenmededir. Çünkü görünen o ki eski anlayışlar değişiyor. Eskiden okuyamayıp sanayide çalışanlar “Okumadığıma eşekler gibi pişmanım” derken şimdi okuyup iş güç sahibi olamayanlar “Okuduğuma eşekler gibi pişmanım” deme noktasına geldi.

Üniversite sınavlarında ilk elli bine girip fakülteyi bitirdikten sonra zorlanmadan iş bulanların bir realite olduğu göz önüne alındığında, ortaokulu bitirdikten sonra girilen LGS’de ilk elli bine giremeyen öğrencilerin ileride pişmanlık duymamaları için MESEM’i tercih etmesinde yarar görüyorum. Ortaokulu bitiren çocukta bu bilinç olmayabilir. Çünkü çocuktur be de olsa. Burada anne ve babalara büyük görev düşüyor. 

11 Haziran 2023 Pazar

Konya Sanayi Mektebi

II. Abdülhamit zamanında, önce İstanbul’da açılan sanayi mektebi daha sonra diğer şehirlerimizde ve 1901 yılında da Konya’da açılır. Bugün hala ayakta olan bu bina Merkez Bankasının doğusundadır.

Konya Sanayi Mektebi, İstanbul Sanayi Mektebini model alır. Sanayi mektebinde; demircilik, dökmecilik, makinecilik, mimarlık, her türlü maden imalat, ağaç işleri, terzilik, kunduracılık, ciltçilik ve bu derslere ilaveten de fen bilimleri dersleri okutulur.

1901 Eylül ayında açıldığı zaman okulun 1 demir işleri atölyesi, 1 marangozhanesi ve 17 talebesi vardır. 1908'de okulda halıcılık, ip boyacılığı, marangozluk, kunduracılık, demircilik, tesviye, dökümcülük, terzilik, tornacılık, oymacılık, mobilyacılık gibi dersler okutulmuştur.

1915 yılında okulda kunduracılık ve terzilik yanında fanilacılık ve çorapçılık bölümleri de açılmıştır.

1918 yılında okul bir ara kapatılarak eğitim durdurulmuş, çok geçmeden Darü'l- Eytam (yetimler yurdu) öğrencileri ile birleştirilerek aynı binada yeniden açılmıştır. Bu kez yatılı öğrencilerle birlikte gündüzlü öğrenci de alınmaya başlanmıştır.

1922'de okula bir de arabacılık bölümü eklenmiş, okul bir yıl sonra kapatılmıştır. Başlangıçta 4 yıl olan eğitim süresi 1923'te 5 yıla çıkartılmıştır.

Savaş sırasında Sanayi Mektebi'nin atölyeleri ordunun ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çalışmalar yapmıştır. Özellikle "Çorap ve Fanila İmalathanesi" gece gündüz çalışarak binlerce fanila ve çorabı cepheye göndermiştir. Savaş yıllarında önemli hizmetleri görülen terzilik, fanila ve çorapçılık, ayrıca ayakkabıcılık ve arabacılık bölümlerinin yerlerini, cumhuriyetten sonra yavaş yavaş demir ve çelik bölümleri gibi yeni teknik şubeler almıştır. Giderek son sistem pulluklar üretilmeye başlanmıştır.

Bina zaman zaman çok amaçlı kullanılmıştır.  1901'de inşaatı yeni bitmiş olan okulda 5 hafta devam eden halı kilim sergisi düzenlenmiştir. 1915 yılında Konya’ya ilk defa getirilen sessiz sinema bu binanın salonlarında başlatılmıştır.

Konya Sanayi Mektebi, Cumhuriyet döneminde de ismi değiştirilerek eğitim ve öğretime devam etmiştir. 1968 yılından 1979 yılına kadar Karatay Lisesi bu binada eğitim ve öğretim yapmıştır.

1979 yılında çıkan bir yangında harabeye dönem bina uzun yıllar kullanılmadı ve atıl bir durumda kaldı.1982 yılında taşınmaz varlık ve Kültür Envanteri olarak tescillenmiştir. Bina restore edilerek İl Özel idareye tahsis edilmiştir.

Günümüzde Konya Valiliğinin ek hizmet binası olarak kullanılmaktadır.

Görüldüğü gibi Konya Sanayi Mektebi uzun yıllar büyük bir ihtiyacı gidermiştir. Bugün bu isimle böyle bir okul yoktur. 

Konya Sanayi Mektebi bugün başka amaçla kullanılmış olsa da sanayi mekteplerinin işlevini eski adıyla endüstri meslek liseleri, yeni adıyla mesleki ve teknik liseler yerine getirmektedir. Konya Sanayi Mektebi de 1960'lardan itibaren Meram Endüstri Meslek Lisesi, bugünkü adıyla Konya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi adıyla eğitim ve öğretime devam etmektedir. 

Tarihi yönü düşünülerek, günümüzde Konya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi olarak devam eden okula, Konya Sanayi Mektebi adının verilmesinin daha şık olacağını düşünüyorum.

Not: 1.Konya Sanayi Mektebi ile ilgili bu bazı bilgileri “konyayenigun.com” adresinden yararlanarak istifadenize sundum.

Bazılarının Şansı

Kemal Sunal'ın belediye başkanlığı yaptığı bir filmi var. İzlemişsinizdir hem de kaç kere.

Başkan adayı seçilmesi ilginç.

Yağmurun ne zaman yağacağını bilmesinden dolayı  ermiş kişi olarak birkaç kişi tarafından pazarlanır. Bununla da yetinilmez. Kötürümleri bile iyileştirir vs. 

Başkan seçilir seçilmez çok çalışır. Fahiş fiyatların önüne geçer. Usulsüz iş yapanlara göz açtırmaz. Eşek kesip sığır eti diye satmaya kalkanlara büyük cezalar yazar. Petrolünden birçok esnafa göz açtırmaz. Esnaf ağlayıp sızlasa da geri adım atmaz.

Bir gün, cuma akşamı saat 17.00'de öleceğini rüyasında görünce morali bozulur. Biraz daha yaşayayım, daha gencim dese de rüyasındaki ses, Allah iyi kullarını erken alır şeklinde cevap verir.

Bunun üzerine bundan sonra iyilik yapmayacağına karar verir. 

Çarşıya çıkıp ağır aksak yürüyen birine tekme atar. O da ne? Tekmeyi yiyip yere kapanan iyileşip koşmaya başlar ve Kemal Sunal'a Allah razı olsun, sayende iyileştim diye dua eder. Yapılan duadan Kemal Sunal hoşnut olmaz. Ne kadar da dua etme dediyse de engelli dua etmeye devam eder.

Film bu şekilde devam ediyor. Kısaca filmde Kemal Sunal ermiş kişi olarak pazarlanıyor. Böyle seçilmiş olsa da sahtekar ve menfaatçilerin hoşlanmayacağı bir başkanlık yaparken halkın gözdesi oluyor. Öleceği rüyasında sonra ölmemek için iyilik yapmamaya karar verip gördüğü ilk kişiye tekmeyi yapıştırma da istemeden adama iyilik yapmış oluyor. Güya ne ummuştu ne buldu.

Bizleri ekran karşısında güldüren bu filmden benim anladığım, Kemal Sunal rol icabı iyilik yaparken de kazandı, kötülük yaparken de.

Bu filmden sadede gelmek istiyorum. Filmde işlenen bu sahne sadece filmlere mahsus değil. Bazı insanlar var ki çok şanslı. İster iyilik yapsınlar istek kötülük. Fark etmiyor. İyilik yaparken de kazanıyorlar, kötülük yaparken de. Güzel şeylere imza atınca da Allah razı olsun deniyor, ağzına yüzüne bulaştırsa da. Öldü, bitti dendiği zamanlarda bile bir bakmışsın, üste çıkıveriyorlar. Küllerinden yeniden diriliyorlar.

Bu tipler şanslı mı şanslı. Anneleri bunları Kadir gecesinde doğurmuş, Allah da yürü ya kulum demiş sanki. Yanındakiler de kendisine çalışıyor, rakipleri de dostu da düşmanı da. Rüzgar hep arkalarında.

Bu tipler çok mu maharetliler? Bilmiyorum. Çok mu akıllılar? Bunu da bilmiyorum. Bildiğim tek şey rakiplerinden çok akıllı oldukları ve daima kazanmak için yola çıktıkları. Ona göre oyun kuruyor ve sonuç alıyorlar. Hiç boşa kürek çekmiyorlar. Oyun kurmada da çok mahirler. En büyük şansları rakipleri. Bu rakipleri olduğu müddetçe de sırtları yere gelmez. Ölüleri onları yener.