20 Nisan 2023 Perşembe

Tercihlerde Kıstas

Mahallende iki berber var. Bu berberlerin her biri mesleğinin erbabı. Bu durumda hangisine tıraş olmak istersin? Hangisi düşüncene daha yakınsa herhalde o tercih edilir. 

Berberin biri kasap gibi ama düşüncene yakın, diğeri işinin ehli ama düşüncene ve hayat felsefene ters. Bu durumda herhalde dünya görüşüme uygun diye kasap olan berber seçilmez. Aksi tercihe sanırım, aklından zoru var denir. Bu örneği her meslek ve zanaat sahibi için verebiliriz. Öyle zannediyorum, kimse bizim adam, adam gibi adam, varsın kötü olsun, param başkasına gitsin demez. Kim işini en iyi yapıyorsa ona gider ama gönüllü ama gönülsüz. Bu konuda aklın yolu bir. Aksini düşünen ve tercih eden sonucuna katlanır. 

*

Peygamberimiz bir hadisinde "Kadın dört şey için nikahlanır: Malı, soyu, güzelliği ve dindarlığı için. Sen dindar olanı seç. Aksi halde sıkıntıya düşersin, buyurur. Hadiste niçin erkek için tercih hakkı verilirken kadın için bir tercihin söz konusu olmadığı dikkat çekmekte. Bunu da mefhumu muhalifinden ya da erkek için söylüyorum, kızlar da kıssadan hisse çıkarsın, tercihini ona göre belirlesin şeklinde anlayabiliriz. Eş seçiminde bu dördünden birini veya birden fazlasını tercih etmede adaylar özgürdür. Tercih isabetli olursa, huzurlu bir evlilik olur. İsabet olmazsa, bir ömür huzursuzluğa mahkum olmak demektir. Hadiste geçen dördüncü seçenek için ahlaklı olan şeklinde anlamak daha iyi olur. Çünkü İslam güzel ahlak olduğuna göre dindarlıktan kastın güzel ahlak olduğu anlaşılırsa seçimde isabet olur. 

*

Herhangi bir eşya, mal veya ürün alınırken herkes bütçesine göre hareket etse de insanların tercihi sağlam, kullanışlı ve uzun ömürlü olanı tercih eder. Bu tercihi yaparken ürünün kime ait olduğu önemli ise de hangi marka tutuluyorsa, kişi gider onu alır. Alırken de firmanın inancına ve düşüncesine bakmaz. Sadece özellikleri aynı iki ürünü alırken düşüncesini kendine yakın bulduğu firmanın ürününü tercih eder. Bu da olması gerekendir.

*

Arkadaşlık ve dostluk kurarken, oturup kalkarken veya ortak bir iş yapacağımızda herkesle irtibat ve iletişim halinde olsak da düşüncemize ve kafa yapımıza uygun kişilerle dostluk kurar, arkadaşlık yapar, oturup kalkar ve ortak iş yaparız.

*

Mahallemizde iki market var. Biri düşüncene ve kafa yapına uygun ama ürünleri fahiş. Diğer market sahibi ise fikren ve zikren düşüncene yabancı hatta düşman ama ürünleri makul. Bu durumda hangisinden alışveriş yaparsın? Herhalde bizim adam, varsın pahalı versin, inadına gidip ondan alacağım demezsin. Dostluk başka alışveriş başka deyip uygun satış yapandan alavere yaparsın. Aklın yolu da budur. Buna rağmen bizim adam kazansın deyip pahalı satış yapan marketten alışveriş yapan olmaz mı? Olur olmaya ama bunun makul izahı olamaz.

Verdiğim örneklerden hareketle nasıl ki zevkler ve renkler tartışılmaz ise tercihler de tartışılmaz. Ülke yönetimi de böyledir. Seçmenin kendi düşüncesine uygun partiye oy vermesi kadar doğal bir şey olamaz. Yalnız benim düşüncemde diye beceremeyen veya becerecek güveni vermeyen bir siyasi partiye de gidip oy verilmez. Çünkü mesele inanç, düşünce, kafa yapısı değil, ülke yönetimidir. Hangisi ülkeye daha iyi hizmet edecek iradeyi gösterebiliyor, bu konuda vatandaşa güven verebiliyorsa, gidip o siyasi partiye oy vermede bir sakınca yok. Ki olması gereken budur. Bu konuda kırsa da dökse de veya kırıp dökecek olsa da benim düşüncemde diye gidip oy verilmez.

Hasılı Türkiye’nin inanç ve düşünce üzerinden oy vermeyi aşması gerekir. Hiçbir siyasi parti hiçbir seçmeni çantada keklik görmemelidir. Her alanda seçmeni ikna edecek ve onlara güven verecek icraat, proje ve seçim beyannamesiyle seçmenin karşısına çıkması gerekir.

Nefsi Vahide ve Kaburga

Geçen gün bir yerde konu gereği bidat, hurafe ve İsrailiyata değindim. Özellikle İsrailiyatın tefsir ilmine girdiğini, Kur'an'ın genel hatlarıyla anlattığı ayetlerin içini doldurmak için müfessirlerin İsrailiyata başvurduğunu, mesela kadının Adem peygamberin kaburgasından yaratıldığı şeklindeki bilginin İsrailiyattan bizim kültürümüze girdiğini, bunun uydurma olduğunu ifade etmiştim. Bir dinleyici, "Kadının Hz Adem'in kaburgasından yaratıldığını ifade eden hadisler var. Bu, Kur'an'da geçmiyor diyerek reddetmek doğru mu? Hadisler de tıpkı ayetler gibi tevatüren gelmiştir. Ayeti kabul ediyoruz da hadisi niye kabul etmiyoruz? Havva'nın Adem as'ın kaburgasından yaratıldığı ile ilgili Nisa 1.ayette "Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının..." diyor, dedi. 

Kendisine hadislerin toplanması ayetlerinki ile aynı değildir. Ayetler daha peygamber yaşarken kayıt altına alınmış, Peygamberin vefatının ardından Hz Ebu Bekir zamanında hafız olan Zeyd b. Sabit başkanlığında kurulan komisyon marifetiyle kitap haline getirildiğini, bunun için iki şahit şartı arandığını, hadislerin ise Ömer b. Abdulaziz zamanında toplanmaya başladığını, bu sürecin 2-3 asrı bulduğunu, Hz Osman ve sonrasında cereyan eden bazı siyasi ve kanlı olaylar sonrasında geriye doğru birçok hadisin uydurulduğunu, hadislerin çoğunun dilden dile aktarıldığını, hadislere aynı zamanda İsrailiyatın girdiğini, hadislerin doğruluğunun içerik yönünden değil, ravi yönünden incelendiğini, bir hadisi doğru kabul etmek için rivayetin Kur'an'a aykırı olmaması, akıl ve mantık süzgecinden geçirmek gerektiğini, bu metodun İmamı Azam ve İmamı Maturidi’nin metodu olduğunu, hadislere temkinli yaklaşmanın hadis inkarcılığı olmadığını söyledim. Öğrencim bana, akla nasıl güvenileceğini, her kafadan bir ses çıktığını ifade etti. Kendisine aklı küçümsememiz gerektiğini, Kur’an’da ayet sonlarında Allah sürekli akletmenin önemine işaret eder. Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdıracağını buyuruyor dedim.

Kendisinin, kaburga kemiğinden yaratıldığını bugün hiçbir kadın kabul etmez. Bu anlayış kadını küçümseyen bir İsrailiyat ürünüdür. Her şeyi yoktan var eden Allah malzeme sıkıntısı mı çekiyor ki kadını erkeğin kaburgasından yaratacak. Okuduğun ayette Allah sizi nefsi vahideden yarattığını, ondan da erkek ve kadını yarattığını, erkek ve kadından da kadın ve erkek neslini çoğalttığını söylüyor. Nefsi vahideden nasıl kaburga anlamı çıkarılır, anlamakta zorlanıyorum. Ki erkek nasıl ki topraktan yaratılmış ise kadın da aynı maddeden yaratıldığını anlıyorum ben bu ayetten dedim.

Öğrencim, ikna olmadı elbet. Bu konuda hadis var dedi durdu. Bu sefer başka bir örnek verdim. Bugün anayasalar var, kanunlar var. Asıl olan anayasadır. Hiçbir kanun anayasaya aykırı olamaz. Kur’an anayasa ise hadisler de kanun hükmündedir. Rivayette kaburgadan yaratılmış dediği halde bize gelişinde şüphe olmayan Kur’an, nefsi vahide diyorsa, bu çelişkiden kurtulmanın yolu anayasa olan Kur’an’ın dediğini doğru kabul etmek zorundayız dedim. Bu hadisi İsrailiyat ürünü kabul etmek hadisi inkar etmek değildir. Bu hadisin rivayetinde sıkıntı vardır. Az sayıda Yahudi Müslüman olmuş. Onlar da insanın yaratılışı ayetlerini okuyunca Talmut’ta geçen hikayeleri ifade ederek bu bilgilerin tefsir ilmine girmesine sebep olmuş olabilirler dedim.

Yazıma son verirken yukarıda birkaç defa insanın hammaddesi olan nefsi vahideden bahsettim. Ne demekmiş bunu da ifade edeyim. Nefis: “can, canlı, ruh, akıl, insan, şahıs, kimlik, hayatın özü, bir şeyin kendisi...” gibi birçok anlama gelmektedir. Yine bu kelimeye hücre anlamı da verebiliriz. Bu durumda nefsi vahideye “tek hücre, tek canlı” diyebiliriz. Aynı ayette Allah kadın olsun, erkek olsun, insanı tek hücreden, bu tek hücreden erkek ve kadını, erkek ve kadından da erkek ve kadın neslini çoğalttığını açıklayarak insanın yaratılış, doğuş ve çoğalma sürecini anlatıyor. Yine birçok ayette Allah insanı toprak ve sudan yarattığını ifade ediyor. Buradan hareketle, nefsi vahideyi erkek ve kadını aynı toprak cinsinden yarattığını, insanın ham maddesinin toprak olduğunu anlarsak ayeti daha iyi anlamış oluruz.

19 Nisan 2023 Çarşamba

Ne Gam Ne Keder!

Hayat pahalılığı artmış,

Fiyatlar uçup gitmiş,

Ne gam ne keder! 

Bize ezanlar yeter. 


Et almış, başını gitmiş, 

Soğan zirvedeymiş, 

Ne gam ne keder! 

Bize bayrağımız yeter. 


Doğal gazın fiyatı yüksekmiş, 

Elektrik cep yakıyormuş, 

Ne gam ne keder! 

Bize seccade yeter. 


Paramız pul olmuş, 

Bu da fiyatlara yansımış, 

Ne gam ne keder! 

Bize Allah'ımız yeter.