4 Mart 2023 Cumartesi

Daldan Dala Atlamak

Kimi zaman solcu bir aileden geldiğini söyledi.

Kimi zaman ailesinde sağcı olanlar var dedi. 

Milliyetçilik zaten kendisine hiç yabancı değildi. 

Merkez sağda vekillik ve koalisyon hükümetinde bakanlık yaptı. Bakanlığı dönemi faili meçhullerle anılır. 

28 Şubat sürecinden sonra yabancısı olduğu Milli Görüşe yaklaştı. Yenilikçi hareket adıyla partileşme süreci esnasında Milli Görüş gömleğini çıkardığını söyleyenlerle bir müddet flört hayatı yaşadı. Sonra ne hikmetse, ben bu harekette yokum deyip çekildi. 

Milliyetçi partiye girerek kaç dönem vekillik yaptı. Parti yönetiminde görev aldı. 

Sonra bu kadar tecrübe yeter deyip genel başkan olmaya heveslendi. Beceremeyince yeni bir parti kurdu.

Bir ara partisine küstü, genel başkanlığı bırakıyorum deyip evine çekildi. Birkaç gün kimseyle konuşup görüşmedi. Sonra ısrar üzerine geri döndü. 

2018 milletvekili seçimlerinde ittifak içinde yer aldı. Belirlenen ortak adayı beğenmeyerek ben de adayım diyerek ortaya çıktı.

2019 mahalli seçimlerinde çoğu yerde aday göstermeyerek ittifakın sol adaylarını destekledi.

2023 seçimlerine ortak aday parolasıyla çıktı. Ben aday değilim dedi. Önceki ittifakın içinde yer aldı. İttifakın içinde yer alan partilerle bir buçuk yıldır toplantı üzerine toplantı yaptılar. Toplantının her birinde ortak karar aldılar, hükümet programını hazırladılar. Masadan kalkan olmayacağını her defasında açıkladı.

Aday belirleme aşamasında seçime ramak kala ben yokum diyerek zehir zemberek açıklama yaptı ve ittifaktan ayrıldı. Böylece önceki söylediklerini yuttu. Kuvvetle muhtemel tıpkı 2018 seçimlerinde olduğu gibi kendisi cumhurbaşkanı adayı olacak veya bir başkasını gösterecek ya da kendisini ağırdan satıp geri ittifaka dönecek. 

Öyle zannediyorum, 2018 seçimlerinde aldığı cumhurbaşkanlığı oyunu da alamayacak.

Seçimlere halihazırda iki aydan fazla bir zaman var. Başka bir ittifakta mı yer alır, kendisi yeni bir ittifak mı kurar, bilinmez ama daldan dala atlamasından dolayı kendisiyle kim ittifak kurar, kim ittifakına alır. Çünkü yaptığı ve yaşattığıyla güvenilmez biri olduğunu göstermiş oldu.

İttifak içinde yer alsa da almasa da bu çelişki yumağıyla partisinin milletvekili seçimlerinde ne yapacağı bilinmese de eski oy oranını alamayacağı görülüyor. Belki de daha partileşme sürecini tamamlayamayan partisi dağılacak.

Partisi dağıldıktan sonra kendisi nereye gider, kimlerle iş tutar, bu da bilinmez. Bilinen bir gerçek var ki bir fikri ve bir zikri olmasından ziyade birilerinin kendisine verdiği rol gereği bir oraya, bir buraya giderek önce umut olma, umut dağıtma, sonra umutları yıkma rolünü iyi oynuyor.

Partisi iyice küçülür veya dağılırsa, yapamadım deyip köşesine çekilir mi? Sanmıyorum. Bir partiye geçme sorunu yok. Geçmiş zikzak ve tecrübesi de bunu gösteriyor. Üst akıl şuraya git derse orada görev üstlenir. Görevi ne de olsa. 

3 Mart 2023 Cuma

Siyasetçilik Oyunu

Bu ülkenin ayağa kalkmasının ve gelişmesinin önündeki en büyük engel, ülke yönetmeye talip siyasi partilerin uzun vadeli bir duruşunun olmamasıdır. Günübirlik yaşarlar. Tek prensipleri, dün dündür, bugün de bugündür. 

Ülke yönetmeye talip ne kadar parti varsa hepsinin görevi müesses nizama destek vermektir.

Hiçbiri oyun kurucu değildir. Hiçbiri bir başına inisiyatif almaz. Kazara kendiliğinden bir karar alırlarsa, oyun kurucu yer değiştir derse, baş üstüne deyip geri adım atarlar. Hepsinin görevi, üst aklın verdiği rolü ve yazdığı senaryoyu oynamaktır. Bunu yapmak için hiç zorlanmazlar. Çünkü meşrepleri çok geniştir. 

Birileri ülkeyi kimin yöneteceğine karar veriyor. Diğer partilerin rolü, mücadele ediyor gibi seçime girmektir. 

Ülke yönetme gibi dertleri yoktur. Seçmenle oy/un oynuyorlar, dalga geçiyorlar. Seçmen oy veriyor. Bunlar da ipe un seriyor.

Birbirlerine, yüzlerine bakamayacak en son söylenecek her şeyi ilk başta söylerler. Sonra hiçbir şey yokmuş gibi bir araya gelebilirler. Her tükürdüklerini seve seve yalarlar. Mideleri müsaittir buna.

Her duruşları bir önceki duruşlarını nakzedecek şekilde çelişki içinde yaşarlar. 

Kurtarıcı olarak kendilerini pazarlarlar. Bunun için seçmen avlamaya çalışırlar. Kurtarıcı olamadıkları gibi milletin kurtuluşu bu kurtarıcılardan kurtulmaktır.

Hayal kurarlar, hayal satarlar, buna halkı ikna etmek için her yolu mubah görürler. Son raddede hepsinin yaptığı hayal kırıklığıdır.

Partiler eşit şartlarda yarışmazlar. Müesses nizamın öne çıkarılmasını istediği partiler seçimlere avantajlı girer. Her türlü imkan onlara bir şekil sağlanır.

Müesses nizamın çalışmak istediği partinin karşısında iktidar adayı olabilecek bir alternatif bırakılmaz. Çıkmaya kalkan olursa, bir şekil gözden düşürülür. Meydan müesses nizamın istediği siyasi partiye kalır.

Partilerin siyasette devamlılığı, icraatı ve prensipleri değil, izledikleri kutuplaştırıcı siyasettir.

Lider kültü hakimdir. Lidere mutlak itaat gerekir. Dini cemaatlerdeki şeyhlik ne ise siyasetteki liderlik de odur. Nasıl ki mürit şeyhini sorgulayamazsa, siyasette de partinin değişik kademesinde rol alanlar liderlerini sorgulayamaz. Sorgulamaya kalkan olursa kısa yoldan defteri dürülür, Siyasi hayatı karartılır. Partisinin kralı olan üst aklın valisi mesabesindedir.

İktidar olan hiçbir partide parti kültürü yoktur. Partide kültür olmayınca ülke yönetimi dediğimiz devlet yönetiminde de oturmuş bir kültür ve işleyen bir sistem olmaz. Göçebe yönetimi hakimdir.

Bu siyasette ahlak yok, etik kurallar yok, yarın yok, gelecek yok. 

Aşırı Korumacılık

Aşırı korumacılık, genelde anne babalar tarafından çocuklarına yapılır. Çünkü çocuklarını çok seviyorlar. Bir dediğini iki etmiyorlar. Çocuklarının eli sıcak sudan soğuk suya değmeyecek. Çocukları kendilerinin geçmişte çektiği sıkıntıyı çekmeyecek. Bu yüzden çocuklarına bir sorumluluk vermezler. Onun yapabileceği küçük işleri bile anne babaları yapar. Onun hatalarını görmezler. Çünkü biricik çocuklarıdır. 

Bu ailenin elinde bu şekil büyüyen bu çocuk büyüyüp anne baba dahi olsa her şeyi anne babasından bekleyen hazır yiyici biri olur ve özgüveni eksiktir. İşini bir başına yapamaz. Çocuklarını bu şekil gören anne baba ise saçlarını süpürge ettikleri bu çocuğa yanlış yaptıklarını kabul eder, pişmanlık duyar ama iş işten geçmiştir. Artık geriye dönüş yoktur.

Bir başka aşırı korumacılık, tarafgirlikten doğan durumdur. Bu tipler de tuttukları partilerine söz söyletmez. Partileri bir konuda gerekirse çelişkiye düşmüş olsun. Her hâlükârda ve vaziyette partilerini savunmaktadırlar. Partilerine mesafeli olanları, eleştirel yaklaşanları ve karşısında yer alanları düşman bellerler. Her türlü paylaşımları partilerinin rakip gördüğü parti aleyhine ve kendi partilerini övgü üzerinedir. Sahte bir el tarafından hazırlanıp servis edilen bu paylaşımları, sevenleri paylaşım üzerine paylaşım yaparlar. Tüm paylaşımları da birbirinin kopyasıdır. Paylaşım yaparken bu hesap sahte mi, içerik doğru mu düşünmezler. Yeter ki kendi lehlerine, rakiplerinin de aleyhlerine olsun. Tüm bunları partilerini çok sevdiklerinden yapıyorlar. Hatalarına rağmen partilerine söz söyletmemeleri de aşırı korumacılıktandır. Bu kadar ölümüne savunanlar olunca hata üzerine hata yapan partileri yaptığı hatalardan niye vazgeçsin. Nasılsa her halükarda karşılığı var. Öyle zannediyorum, çocuğunu aşırı sevme gibi acı sonu yaşayacaklar. Tıpkı çocuğuna kol kanat gerip hiç laf söyletmeyen anne baba gibi. Halbuki hatalarını söyleyip yine savunmaya çalışsalar ve oylarını vermeye devam etseler, partilerinin ömürlerini uzatma imkanları olabilirdi.

Bir diğer aşırı korumacılık da bir cemaate bağlı olanların cemaatlerine toz kondurmamasında gözlemlenmektedir.  Cemaatleri ne yaparsa her daim yanlarındadırlar. Her sözünü paylaşırlar. Zira cemaatlerin her sözü sorgusuz sualsiz kabulü gerektirir. Tüm paylaşımları cemaat şeyhinin sözleridir.

Aşırı korumacılığa dair verdiğim üç örnekten cemaat anlayışı yoluna devam eder. Çünkü cemaatlerin işleyişi bu şekildedir. Ama çocuğu ve partilerini koruma aynı şekil yoluna devam edemez. Yine de kendileri bilir.