Ana içeriğe atla

Daldan Dala Atlamak

Kimi zaman solcu bir aileden geldiğini söyledi.

Kimi zaman ailesinde sağcı olanlar var dedi. 

Milliyetçilik zaten kendisine hiç yabancı değildi. 

Merkez sağda vekillik ve koalisyon hükümetinde bakanlık yaptı. Bakanlığı dönemi faili meçhullerle anılır. 

28 Şubat sürecinden sonra yabancısı olduğu Milli Görüşe yaklaştı. Yenilikçi hareket adıyla partileşme süreci esnasında Milli Görüş gömleğini çıkardığını söyleyenlerle bir müddet flört hayatı yaşadı. Sonra ne hikmetse, ben bu harekette yokum deyip çekildi. 

Milliyetçi partiye girerek kaç dönem vekillik yaptı. Parti yönetiminde görev aldı. 

Sonra bu kadar tecrübe yeter deyip genel başkan olmaya heveslendi. Beceremeyince yeni bir parti kurdu.

Bir ara partisine küstü, genel başkanlığı bırakıyorum deyip evine çekildi. Birkaç gün kimseyle konuşup görüşmedi. Sonra ısrar üzerine geri döndü. 

2018 milletvekili seçimlerinde ittifak içinde yer aldı. Belirlenen ortak adayı beğenmeyerek ben de adayım diyerek ortaya çıktı.

2019 mahalli seçimlerinde çoğu yerde aday göstermeyerek ittifakın sol adaylarını destekledi.

2023 seçimlerine ortak aday parolasıyla çıktı. Ben aday değilim dedi. Önceki ittifakın içinde yer aldı. İttifakın içinde yer alan partilerle bir buçuk yıldır toplantı üzerine toplantı yaptılar. Toplantının her birinde ortak karar aldılar, hükümet programını hazırladılar. Masadan kalkan olmayacağını her defasında açıkladı.

Aday belirleme aşamasında seçime ramak kala ben yokum diyerek zehir zemberek açıklama yaptı ve ittifaktan ayrıldı. Böylece önceki söylediklerini yuttu. Kuvvetle muhtemel tıpkı 2018 seçimlerinde olduğu gibi kendisi cumhurbaşkanı adayı olacak veya bir başkasını gösterecek ya da kendisini ağırdan satıp geri ittifaka dönecek. 

Öyle zannediyorum, 2018 seçimlerinde aldığı cumhurbaşkanlığı oyunu da alamayacak.

Seçimlere halihazırda iki aydan fazla bir zaman var. Başka bir ittifakta mı yer alır, kendisi yeni bir ittifak mı kurar, bilinmez ama daldan dala atlamasından dolayı kendisiyle kim ittifak kurar, kim ittifakına alır. Çünkü yaptığı ve yaşattığıyla güvenilmez biri olduğunu göstermiş oldu.

İttifak içinde yer alsa da almasa da bu çelişki yumağıyla partisinin milletvekili seçimlerinde ne yapacağı bilinmese de eski oy oranını alamayacağı görülüyor. Belki de daha partileşme sürecini tamamlayamayan partisi dağılacak.

Partisi dağıldıktan sonra kendisi nereye gider, kimlerle iş tutar, bu da bilinmez. Bilinen bir gerçek var ki bir fikri ve bir zikri olmasından ziyade birilerinin kendisine verdiği rol gereği bir oraya, bir buraya giderek önce umut olma, umut dağıtma, sonra umutları yıkma rolünü iyi oynuyor.

Partisi iyice küçülür veya dağılırsa, yapamadım deyip köşesine çekilir mi? Sanmıyorum. Bir partiye geçme sorunu yok. Geçmiş zikzak ve tecrübesi de bunu gösteriyor. Üst akıl şuraya git derse orada görev üstlenir. Görevi ne de olsa. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde