8 Ocak 2023 Pazar

İzmarit Sorunu

Bir bağımlılık olan sigaranın; kişinin kendisine, cebine, aile bütçesine, çevresine, sağlığına, hava kirliliğine verdiği sayısız zararının yanında rastgele atılan izmaritleri de çevre kirliliğine  sebebiyet veriyor. Her ülkenin ortak bir derdidir bu nahoş görüntü. Buna rağmen bu soruna bir çözüm üretilmedi. Nihayet İspanyol hükümeti yeni çevre düzenlemesi çerçevesinde "İzmaritleri temizlemek için yapılan harcamaların sigara şirketleri tarafından karşılanmasına karar verdi". Alınan bu karar uygulanır mı, sonuç alınır mı, sokak ve caddeler sigara izmaritlerinden temizlenir mi, sigara şirketleri böyle bir vergiye yanaşır mı, bunu zaman gösterecek. Bu karar uygulamaya geçerse, öyle zannediyorum, sigara şirketleri ödeyecekleri bu vergiyi ceplerinden ödemeyecek, karlarının bir kısmından feragat etmeyecek, tiryakilerin üzerine yansıtacak ve bırakamadıkları bu bağımlılıktan dolayı tiryakiler sigaraya daha fazla para ödemek zorunda kalacak. 

Sigara üzerinden alınacak bu temizlik vergisi, alanında ilk olması bakımından önemli. Bu örnekten hareketle bundan sonra başka çözüm yollarına ülkelerin imza atacağını düşünüyorum. Başka ülkeleri bilmem ama ülkemizde insan trafiğinin çok yoğun olduğu yerlerde izmaritten geçilmiyor. Çiçek ve saksıların içine varıncaya kadar izmarit görebiliriz. Arabasında içip içip kül tablasını yolun ortasına boşaltan araç sahipleri de eksik değil. Hareket halindeyken sigarasını söndürmeden aracından rastgele atan sürücülerimizin sayısı da küçümsenemez. Hatta bazıları kurumuş otlara gelmek suretiyle yangınlara sebebiyet verebiliyor. Kısaca kendisi başlı başına sorun olan sigaranın izmariti de önümüzde bir sorun olarak duruyor. İzmaritleri önlemeye yönelik ne yapılabilir? Bu soruya cevap arayacağım. 

İspanya'da olduğu gibi sigaraya temizlik vergisinin konması bizim ülkemiz için çözüm olacağını sanmıyorum. Hatta tiryakiler bunun vergisi benden çıkıyor nasılsa deyip yerlere daha fazla izmarit atabilirler. Bir diğer husus bizim ülkemizde bir üründen alınan bir vergi ile yetinilmiyor. Çoğu ürünlerde verginin vergisi var. Sigarada da öyle. Yeni bir vergi sigara fiyatlarını daha da artırır. Zaten şu anda bile pahalı olduğu için çoğu tiryaki tütüne ve kaçak sigaraya yöneldi. Bir diğer husus zaten bizim ülkemizde çevre ve temizlik vergisi adı altında belediyelerin mükelleflere yansıttığı bir vergi var. Bu yüzden bu alanda yeniden vergiye ihtiyaç yok. Ayrıca bazı tiryakilerin attığı izmaritin vergisini atmayan tiryakiler niçin çeksin?  

İzmariti yere atanlara yüklü ceza kesme yolu izlenerek caydırıcı bir yöntem uygulanabilir. Bu önerim için kimin attığını bulmak iğneyle kuyu kazmak gibidir denebilir. Bu zorluk istenilirse aşılabilir. Bugün sigara izmaritinin bol olduğu çoğu cadde, sokak ve işyerlerinin önünde kamera ve mobeseler var. Pekala buraları günün belli saatlerinde izlemek suretiyle yere izmarit atan tespit edilip anında veya arkasından ceza yazılabilir. Kişinin eşkali tespit edilemediği takdirde izmariti kimin attığını bugünün teknolojisiyle bulmak kolay. Çoğu zaman adi vakaların failin bulmak için polis zanlıyı izmaritlerden bulabilmektedir. Bu yöntemle tüm izmaritleri analiz etmeye gerek yok. Bu yöntemle birkaç tiryakiye ceza verilir, bunu da basın ve yayın yolu ile umuma duyurulursa, diğer tiryakilerin kendisine çekidüzen vermesi sağlanabilir. Çünkü bu karar insanımıza emsal olur.

Bu konuda şu yöntem de uygulanabilir. Kapalı yerlerde sigara içmeye bir esneklik getirilebilir. Her mekanda sigara içenler için ayrı bir mekan şartı getirilebilir. Bir işletmeye gelen tiryaki de sigarasını belirlenen kapalı mekanda içer ve konan kül tabelasına izmaritini söndürür. 

Tüm bu önerilerin yanında birileri, içmesinler hatta sigarayı çok pahalı satsınlar hatta yasaklansın diyebilir. Parası ne olursa olsun tiryakiyi bundan vazgeçirmek zor. Hiç bulamazsa eskilerin beddua niteliğinde dediği gibi "eşek b.ku içsin" örneğinde olduğu gibi tiryakiler gerekirse bu yola başvurur. O yüzden sigarayı pahalıya satmak ve yasaklamak hiç çözüm değil. Hele yasaklamak sigara ve tütün lobisini karşına alman demektir. Bununla da herhangi bir devletin başa çıkması mümkün değil.  

Sonuç olarak izmaritlerin çevreye verdiği çirkin görüntüden kurtulmak lazım. Tüm yol ve yöntemlerin yanında temizlik bir kültürdür. Maalesef sadece izmarit konusunda değil, yerlere çöp atma konusunda sicilimiz pek iyi değil. Caydırıcı tedbirlerin yanında uzun soluklu da olsa halkı bu alanda yani temizlik kültürünü verme konusunda bilinçlendirmek ve eğitmek gerek. Sadece izmarit değil, yerlere hiçbir şey atmamayı bir kültür haline getirmemiz lazım. Gittiği yeri temiz gören, inanın, kolay kolay be izmarit atar ne de başka bir şey.

7 Ocak 2023 Cumartesi

Yürümek

Yürümek;

Spor yapmaktır. 

Vücudu hareket ettirip çalıştırmaktır. 

Sağlıktır. 

Vakit geçirmektir. 

Vücudu hantallıktan kurtarıp işletmek ve dinç tutmaktır. 

Doğayı, etrafı, olup bitenlerden haberdar olmak, gözetleme, seyretmek ve değişik ortamları görmektir.

Daha fazla ve hızlı nefes almaktır, nefes nefese kalmaktır. 

Ciğerleri açmak ve temizlemektir. 

Ter atmaktır. 

Kalabalıklar içerisinden insanın kendisini dışarıya atması, bir başına kalması ve doğayla baş başa kalmasıdır. 

Kilo vermek, göbeği eritmek ve vücuttaki fazlalıkları atmaktır.

Hayal gücünü geliştirmesi, düşünmeye fırsat vermesi ve insanın kendini sorgulamasıdır.

Vücudun ve ayakların hakkını vermektir. Zira yürüyüş ayakların zekatıdır. 

Ayakları açmaktır. 

Bir tempoda yürümektir. 

Harekettir. Her hareket beraberinde bereket getirir.

Koyduğun hedefi yerine getirmek, menziline varmaktır. 

Vücuttaki fazlalıkları atmaktır. 

Üşengeçlik fobisini yok etmektir. 

Bu Paranın Suyu

—Baba, seninle gurur duyuyorum. İyi ki varsın, iyi ki babamsın. 

—Bayram değil, seyran değil, nereden çıktı bu gurur evlat, hayırdır? 

—Sana sormalı? 
—Neyi? 
—Farkında değil misin? Ne istersem, ihtiyacın mı var? Aklının ucundan geçirme, almam diyordun. Eskiden sineğin yağını hesaplar, boşa harcadın diye kibrit çöpünün hesabını sorardın. Bugünlerde adeta yağıyorsun. Eve de alıyorsun ama özellikle bana çekip geliyorsun. 
—Abartma evlat. 
—Abartmıyorum. Sayayım mı aldıklarını? 
—Say bakalım. 
—Eve annem ne istediyse en kalitelisinden aldın. Bana gelince en iyisinden masaüstü bilgisayar aldın. Onu koymak için masasını aldın. Eşyalarımı koymak için ucuz ve uygun bir şey alabilir misin diye korka korka söyledim. Gidip en pahalısından aldın. Daha masaüstü bilgisayarın sevincini yaşarken oturduğun yerde kanepede bilgisayara gir diyerekten en kralından laptop aldın. Cep telefonum yeterliyken gidip cep telefonu aldın. Pantolona ihtiyacım var. Bunu da kendi harçlığımdan alayım derken ben varken senin paran geçmez diyerek al şuradan çek deyip kartı uzattın. Bazı zamanlar en sevdiğim yiyeceği yaptırıp eve getiriyorsun. Al şunu harçlık yap diyorsun. Bir gün sonra gelip şunu da al deyip üzerine para veriyorsun. İnan son günlerde aldıklarını kaç senedir görmemiştim. Dün ev geçindiriyorum deyip istediklerimiz için kartın günü dönsün derdin. Şimdilik olanla yetinin, ben sizin gibi değilim. Sırtımda küfe taşıyorum, ev bütçesini idare etmek kolay mı derdin. Ne oldu sana böyle? Hasta falan değilsin değil mi? Başına Allah göstermesin, taş falan düşmedi değil mi? Vicdana mı geldin, biri seni rüyada mı korkuttu? Bir yerlerden gömü mü buldun? Biri sana haybeden al harca deyip para mı verdi? Sahi nedir bunun sırrı?
—Bir şey bulduğum yok. Ben yine aynı babanım. Mütevazı bütçemizle sizi kimseye muhtaç etmeden yetinmeye çalışıyorum.
—Madem paramız aynı. Dün olduğumuz yerdeyiz. Niçin dün değil de bugün bu şekil bonkörsün? Öyle zannediyorum, son günlerde harcadıklarının karşılığı yok. 
—Yok olmaya yok. Üstelik borçlanıyorum.
—İyi de neden? 
—Aşağı yukarı beş yılda bir böyle yaparım. 
—Yalnız bu son beş yıl önceki beş yıllardan farklı. Şimdi var yok demeden kesenin ağzını açtın. 
—Şimdi bıçak sırtı bir durum var. Annenle aile reisliği çekişmemiz var. Halbuki kaç yıllardır bu aileye ben bakıyor, reisliği ben yapıyorum. Annen, ben senden daha iyi yaparım diyerek isyan bayrağını açtı. Ben de onur meselesi yapıp kaybetmemek için kesenin ağzını açtım. 
—İyi de ne değişecek? Bu borcu yine bu aile ödeyecek. Yani sırtımıza binecek. 
—Ödeyecek ödemeye ama ev yönetimi bende kalsın diyorum.
—Benim burada yapabileceğim bir şey var mı?
—Var, olmaz olur mu? Sana bu yatırımı niye yapıyorum sanıyorsun? 
—Nasıl?
—Büyük ağabeylerin benim yanımda. Çünkü onlar geçmiş yoklukları bildikleri için bana karşı çok vefalılar. Geçmişi pek bilmeyen yeni yetme ağabeylerin annenle birlikte hareket ederek nankörlük yapıyorlar. Yani aile reisliği seçiminde annenle birlikte hareket ediyorlar. Yani eşitlik söz konusu. Burada senin tercihin önemli. Ne tarafa yönelirsen o taraf kazanacak. Hasılı kilit noktadasın. Üzerine yatırım yapmam da bundan.
—Benim için başka neler yapabilirsin? Malum evin son tekne kazıntısıyım. Z nesli veya milenyum çocuğu diyorlar benim için. Geleceğimi düşünmek zorundayım. Bu durumda benim için ne yapabilirsin?
—Annen ne veriyorsa ve ne vadediyorsa, beş fazlası benden. Yeter ki oyunu bana ver.
—Beş fazlası biraz yuvarlak olmadı mı? Biraz açabilir misin?
—Fazla uzatmayacağım. Biliyorum, en büyük endişen iş bulma konusunda. Bu konuda sana yardımcı olabilirim desem, yeterli olur mu?
—Bana iş mi bulacaksın?
—Daha ilerisi.
—Nasıl? 
—İşe başlamadan emekliliğe ne dersin? 
—Olur mu öyle şey? 
—Niye olmasın. Bir sözüme bakar. Bugüne kadar olur dediğim hangi şey olmadı. 
—Güzel teklif. Biraz düşünmem lazım. Bir de anneme gideyim. Bakalım o ne vaat edecek? 
—Unutma! O ne veriyorsa, beş fazlası benden.