29 Nisan 2021 Perşembe

Niyetli Gibi Görünemez miyiz? (2) *

Bu iki anekdotumu anlatmamın sebebine gelince, kimsenin tutuğu veya tutmadığı/tutamadığı oruçta değilim. Her koyun kendi bacağından asılır. Dileyen önemine binaen bu borcunu yerine getirir, dileyen de yerine getirmez. Burada dikkat çekmek istediğim, Konya gibi yerlerde bile oruç tutmayanların sayısında bir artışın olduğu. Bu demektir ki oruç hassasiyeti her geçen yıl yok olmaya doğru gidiyor. Belki oruç tutmayanlar eskiden de fazla idi ama alenen yenmediği için herkes oruçlu gibi olurdu. Yani şehrimiz de bizimle beraber oruç tutardı. Oruç tutmayanları ancak Alâeddin Tepesine çıkınca görebilirdik. Bu ramazan ayında hiç çarşıya çıkmadım, çarşı nasıl bilmiyorum ama görüyorum ki ramazanda her yer olmuş bir Alâeddin Tepesi.

Birkaç tur yürüyüş yapayım diye Evliya Çelebi parkına doğru uzandım. Kamelyalara, nevalelerini açmış, sayısız genç ve ihtiyarı gördüm. Gelip geçene aldırmadan yeme ve içmesine devam ediyorlar. Tutmadığı veya tutamadığı için kimseyi ayıplamıyorum ama görüyorum ki eskisi gibi oruçlu görünme hassasiyetimizi de kaybetmişiz. Herhalde böyle giderse oruç tutanlar bu ülkede ve bu şehirde azınlıklar içerisinde yerini alacak. Öyle zannediyorum, kalabalıklar içerisinde alenen yiyip içenler, Allah’ın bildiğini kullarından niye saklayayım diye düşünüyor olmalılar. Kendilerine göre belki de doğrusu budur ama alışkın olmadığımdan olsa gerek, bana bu durum garip geliyor. Sanırım yavaş yavaş bu duruma alışacağım artık. Kendileri bilir ama insanımızdan istediğim, yine durumlarını Allah bilsin ama oruçlular içerisinde oruçlu gibi görünmeleri, eğer yiyip içeceklerse sote yerlere çekilmeleridir.

Evliya Çelebi parkında çimlerin üzerine oturmuş dört genç kızdan da bahsedeyim burada. Göz ucuyla gördüğüm kadarıyla, üç tanesinin önünde meyve suyuna benzer içecek dikkatimi çekti. Ara ara da önlerine açtıkları şeyden atıştırıyorlar. İçlerindeki dördüncüsünün önünde ne içecek vardı ne de bir şey alıp yiyordu. Başı öne eğik duruyordu. Belli ki bu dört kızdan bir tanesi oruçlu, diğerleri oruçlu değil. Bu manzarayı görünce, insanımızın başkasına saygı göstermesinden geçtim. Yanlarındaki oruçlu arkadaşlarına bile saygıları kalmamış maalesef. En azından bu arkadaşın canı çeker, şu zevkimize biraz en azından onun yanında ara verelim diyebilirlerdi.

Yazımı uzattım, farkındayım. Yazımı kıssadan hisse alınsın diye bir fıkra ile bitirmek istiyorum:

15 yaşlarında yatağına işeyen bir öğrenci, utana sıkıla uzman bir doktora müracaat eder. Doktor, bütün tahlil ve tetkiklerden sonra tedavi uygulamak için  gerekli reçeteyi yazar. Uzun süre değişik tedavi uygulamasına rağmen çocuk yine yatağına işemeye devam eder. Çaresiz kalan doktor, “Ben yapacağımı yaptım. İstersen bir de okulundaki psikolojik danışmana git, durumunu anlat. Belki o, fayda sağlayabilir” der ve ayrılırlar.

Aylar sonra eski hastasıyla karşılaşan doktor: “Nasılsın iyi misin, hastalığın geçti mi?” diye sorar. Çocuk: “İyiyim doktor, iyiyim.” diye cevap verir. Çocuğun tedavi olmasına sevinen doktor: “Peki nasıl oldu bu, nasıl tedavi etti psikolojik danışman?” der. Çocuğun cevabı manidardır: “Tedavi etmedi efendim. Ben yine yatağıma işiyorum ama eskisi gibi utanmıyorum artık.” 

 *08/05/2021 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

Niyetli Gibi Görünemez miyiz? (1) *

Kayseri'de öğrenciyim. 86-88 yılları olsa gerek. Bir Ramazan günü ama kaçıncı günü idi hatırlamıyorum. Sanırım bayrama memlekete gideceğim. Akşehirli bir hemşerimle birlikte Kayseri Terminaline giderek Konya'ya iki kişilik bilet aldık.

Yolculuk gününün akşamında orucumuza niyetlendik. Sabahında terminale geldik. Yol arkadaşım, "Hemşehrim, şuradan bir şeyler alalım. Otobüste yiyerek gideriz. Nasılsa seferiyiz. Bu seferlik ruhsatını değerlendirelim. İleride güne gün tutarız. Haydi orucumuzu bozalım" dedi. Olmaz dedim ise de aklıma taktı bir kere. İnsan akranından azar misali, yol arkadaşımın isteğine boyun eğdim. Birlikte giderek bir şeyler aldık. Bir şeyler dedim ise bal börek değil; bisküvi, su, kuru yemiş, meyve suyu gibi şeyler. Niyetimiz otobüste yiyerek Konya'ya gitmek. 

Şimdi sıra geldi orucu bozmaya. Orucumuzu bozmamız lazım ama otogar da olsa Kayseri burası. Kimse bir şey yiyip içmiyor. Aldığımız nevale ile WC'ye girdik. Lavabodan su içerek orucumuzu bozduk. Ardından otobüse binerek koltuklarımıza oturduk. Elimizdeki poşeti de ayaklarımızın yanına koyduk. 

Otobüs hareket etti. Epey bir yol aldı. Gözümüz nevalede. Açıp yiyeceğiz. Ön taraftan arkaya doğru yolcuları bir süzdük. Ne yiyen var ne içen. Sigara serbestliği de olmasına rağmen tüttüren bile yok. Zaman zaman öne, arkaya ve sağımıza bakıyoruz. Bir kişi yese, ya Allah ya bismillah deyip aldıklarımızı midemize indireceğiz. Ama nafile. Herkes oruçlu ya da oruçlulara saygı gereği oruçlu gibi duruyor. Ne yapalım ne edelim, biz bu aldıklarımızı nasıl yeriz dedikse de elimizi poşete götürüp açamadık. Ne ummuştuk ne bulmuştuk. Aldıklarımız ayaklarımız ucunda bizimle birlikte Konya'ya kadar yolculuk yaptı. Yani yiyip içmedik ve midemize bayram ettiremedik. Orucu bozduğumuz da yanımıza kar kaldı ama oruç tutanlara saygıyı da elden bırakmadık.

*

2000-2003 yılları. Adana'da yaşıyorum. Aylar öncesinde aldığım diş randevusu ramazana denk geldi. Randevuya gitmesem, yeni bir randevuyu kaç ay sonrasına alabilecektim. Akşamında niyetlendim. Öğle vakti diş sıram geldi. Dişime tedavi uygulandı. Dişim kanadı. Ne kadar tükürsem de ağzım açık, dilime tedavi uygulanırken tükürükle beraber kanı da yutmam ihtimal dahilinde. Haydi, genzime giden tükürük ve kan bana ait. Bir de ağzıma dışarıdan tutulan su ya da ilaç var. Bunu da yutmuş olabilirim. Hasılı orucum bozuldu mu, bozulmadı mı bilmiyorum. Bilgim, dışarıdan mideye bir şey giderse bozulacağı yönünde. 

Tedavim bittikten sonra dışarı çıktım. Adana'da oruç tutan kadar tutmayanlar da var. Üstelik tutmayanların bir kısmı alenen yiyip içiyor. Tüm bunları görerek dolmuşa binip evimin yolunu tuttum. 

Orucum bozulmuştu nasılsa. Tedavinin ardından birkaç saat geçtikten sonra mutfağa geçerek bir şeyler atıştırdım. Atıştırmanın ardından oldu olacak üzerine de bir sigara içeyim istedim. Bu mereti kapalı yerde içmiyorum. Balkona çıktım. Kokusu komşulara gider, onları rahatsız ederdi ama kafaya koymuştum bir kere. İyi de bu zıkkımı nerede içecektim. Banyoya girdim. Banyonun kapısını ve havalandırma görevi gören küçük pencereyi kapattım. Banyonun ortasına çömelerek hızlıca içtim. Altı dolu olmayınca bir de gizli kapaklı içince pek gitmedi ama muradımı gerçekleştirdim.

Gününde tutamayıp bozduğum, kaza gerektiren her iki orucumu, nezrettiğim diğer oruçlarla birlikte birkaç yıl öncesinde yerine getirdim. Burada şunu da söylemeliyim. En iyi ve en kolay oruç milletle beraber tutulan oruçtur. En zor oruç da ramazanın dışında, herkesin yiyip içtiği zamanlarda tutulan oruçtur. (Devam edecek)

*07/05/2021 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

28 Nisan 2021 Çarşamba

Görgü ve Nezaket Kurallarından Bir Kesit *

Bugün, hepimizin bildiği ama çoğu zaman önemsemediğimiz bazı nezaket ve görgü kurallarına yer vereceğim. Burada şunu da söyleyeyim. Sanal âlemde dolaşımda olan bu yazının müellifini tespit edemedim. Şimdi sizi bu yazıyla baş başa bırakıyorum:

“Sevgili dostlarım, sizlerin bildiğinize ve uyguladığınıza  eminim. Emin olduğum bir şey de herkesin nezaket kurallarının unutulduğundan bahsetmesi. Nezaket kurallarından küçük bir kesiti buraya bırakalım:

1.Bir kişiyi telefonla iki defadan fazla aramayın. Çağrınızı yanıtlamazlarsa, ilgilenmeleri gereken önemli bir şeyler olduğunu varsayın.

2.Ödünç aldığınız parayı, diğer kişi size ödünç verdiğini hatırlamadan önce iade edin. Bu sizin dürüstlüğünüzü ve karakterinizi gösterir. Aynı şey para haricindeki diğer şeyler için de geçerlidir.

3.Birisi size öğle/akşam yemeği ısmarlarken asla menüdeki pahalı yemeği sipariş etmeyin. Mümkünse onların seçtikleri yiyecekleri sizin için de sipariş etmelerini isteyin.

4.Hiç kimseye "Ah, yani henüz evli değil misin?", "Çocuğun yok mu", "Neden bir ev almadın?" veya "neden bir araba almıyorsunuz?" gibi garip sorular sormayın. Bunlar sizin sorununuz değildir.

5.Arkanızdan gelen kişi için daima kapıyı açın. Erkek ya da kız, yaşlı ya da genç olması fark etmez. Toplum içinde birine iyi davranmak sizi küçültmez.

6.Bir arkadaşınız sizin için bir ödeme yaptıysa, bir daha ki sefere siz ödeme yapın.

7.Farklı görüşlere saygı gösterin. Unutmayın, birinin 6 gördüğü, size 9 görünebilir. Ayrıca, ikinci görüş bir alternatif için iyidir.

8.İnsanların konuşmasını asla bölmeyin. Konuşmalarına izin verin. Dediklerinin hepsini duyun ve hepsini filtreleyin.

9.Konuşurken gereksiz konulara girmeyin. Asıl konuyu anlaşılır şekilde anlatmaya çalışın.

10.Birisiyle dalga geçer ve onlar bundan hoşlanmazsa, durun ve bir daha asla yapmayın. İnsanları daha fazlasını yapmaya teşvik edin ve ne kadar minnettar olduğunuzu gösterin.

11.Biri size yardım ederken "teşekkür ederim" deyin.

12.Arkadaşlarınızı kamuoyunda övün. Baş başa iken eleştirin.

13.Birinin kilosu hakkında yorum yapmak için hiçbir zaman bir neden yoktur. "Harika görünüyorsun" demen yeterli. Kilo vermek hakkında konuşmak istiyorlarsa, zaten yapacaktır.

14.Biri size telefonunda bir fotoğraf gösterdiğinde sola veya sağa kaydırmayın. Sırada ne olduğunu asla bilemezsiniz.

15.Bir arkadaşınız size doktor randevusu olduğunu söylerse, bunun ne için olduğunu sormayın, "Umarım iyisindir" demeniz yeterlidir. Onları, size kişisel hastalıklarını söylemek zorunda kalma gibi rahatsız edici bir duruma sokmayın. Bilmenizi isterlerse, bunu zaten söylerler.

16.Temizlik görevlisine CEO ile aynı saygıyı gösterin. Altınızdaki birine ne kadar kaba davrandığınızdan kimse etkilenmez ama insanlar, onlara saygılı davranırsanız bunu fark edeceklerdir.

17. Bir kişi doğrudan sizinle konuşuyorsa, telefonunuza bakmak kabalıktır.

18. Sizden istenene kadar asla tavsiye vermeyin.

19. Kimseye gerek yokken yaşını ve maaşını sormayın.

20. Sizi doğrudan ilgilendirmeyen herhangi bir şey olmadıkça işinize odaklanın.

21.Sokakta biriyle konuşuyorsanız güneş gözlüğünüzü çıkarın. Bu bir saygı göstergesidir. Göz teması konuşma kadar önemlidir.

22.Yoksulların ortasında asla zenginliğinizden bahsetmeyin. Benzer şekilde, çocuğu olmayanların yanında çocuklarınız hakkında konuşmayın.

23. İyi bir mesajı okuduktan sonra, "Mesaj için teşekkürler" demeye çalışın.

24.Cep telefonu ile konuşurken başkalarının sizi dinlemek zorunda kalmamasına dikkat edin.”

Yazarın emeğine sağlık…

*04/06/2021 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.