20 Haziran 2020 Cumartesi

Yeni Nesil Bir Matematik Sorusu

8.sınıflara LGS'de sorulan yeni nesil bir soru. Kolay mı zor mu bilmem. Zira anlamam. 

Benim Matematiğim iyi diyenler! Buyrun, soru sizi bekliyor. Anlamadığım, tuzu , yemeği ne karıştırırsınız? Haydi karıştırdınız. Tuzun gramını ne yapacaksınız? Bunun cevabını çocuklar bulunca göğe mi ereceksiniz? Reel hayatta yediği yemeği bırakın, aşçılar bile pişirdiği yemeğe kaç gram tuz attığını bilmez. Pişirirken tadar. Tuzlu ya da tuzsuz der. Hasılı bu soruların reel hayatta yeri yok, bilesiniz. 

Yeni nesil soruların mucidini ve bu soruları hazırlayanları sizi bilmem ama Rabbim bildiği gibi yapsın. Son sözüm budur. 

Bu arada 20 sorunun her biri, al birini vur ötekine türünden. 

Çocuğunuz bu ve diğer soruları yapamazsa çocuğunuzda kafa yok diye kızmayın. Bilin ki çocuğunuz normal. Anormal olan sorular ve bu soruları hazırlayanlar. Yine de çocuğunuza kızmaya devam edecekseniz buyrun, soruyu bu yaşınızda siz çözün. 

İçinizde ne var bu soruda, beylik bir Matematik sorusu diyeniniz olursa gözüme uzun süre görürmeyin derim.

Bu Ne Yaman Çelişki Böyle! *

Tüm devlet memurları, işçiler, özel sektörde çalışanlar maaşlarını kamu veya özel bankalardan veya finans kurumlarından almak zorunda. Bunun için kurum, kuruluş ve özel sektör, kurum içinden üç kişilik bir komisyon oluşturarak ilgili komisyon banka veya finans kurumlarından en uygun teklif ve ödeme şartlarını alır. Teklifler komisyon marifetiyle masaya yatırılır. Şartları en uygun olan banka veya finans kurumunu üst amire teklif eder. Amir de uygun görürse karşılıklı imzalar atılarak maaş anlaşması yapılır. Banka ya da özel finans kurumlarıyla anlaşma genelde bir, iki, üç yıllık yapılır. Diyanet İşleri Başkanlığı da personelinin maaş anlaşması için bir finans kurumuyla anlaşmış. Buraya kadar bir sorun yok. Zira maaş anlaşmasında olması gereken bu. 

Sorun, bu maaş anlaşmasını 18 Haziran tarihli tweetiyle personeline duyuran Diyanet İşleri Başkanının açıklamasında. Başkanın bu paylaşımını okumadı iseniz ilgili tweeti buraya alıyorum: "İslam’ın haram kıldığı ve haksız kazanca yol açarak büyük bir sömürü aracı olan faizle mücadele noktasında, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak personelimizin maaşlarını faizsiz finans kurumları aracılığıyla ödemeye başladık. Ülkemize, milletimize hayırlı olsun." 

Başkanın bu açıklaması baltayı taşa vurma cinsinden. Zira tartışmalara sebebiyet verecek bir açıklama. Niçin böyle olduğunu fazla detaya gitmeden madde madde açıklamaya çalışayım:

1.Sayın Erbaş, Diyanet personelinin üst yöneticisi olmakla beraber temsil ettiği görev gereği bu ülkede yaşayan tüm Müslümanların başkanıdır.

2.Başkan bu açıklamasıyla kendi personelini faize bulaşmaması için koruduğunu ifade ediyor. Bu ülkede faizle muamele yapan resmi veya özel bankalardan maaş alan milyonlar var. Eğer bir hassasiyet gösterilecek ve bir mücadele başlatılacak ise bu, topyekûn olması gerekmiyor mu? Bu anlayış "Ben personelimi koruyorum, diğerlerinin canı cehenneme" demektir. Buna ben kendine Müslüman olmak derim.

3.Bankalardan maaş almak dinen sorunlu ise Başkan bunu umuma duyurmalı. Aynı zamanda bağlı bulunduğu atamaya yetkili amirine bu endişesini dile getirmeli değil mi?

4.Bankalardan yapılan anlaşma gereği maaşı bankadan almak sorun ise Başkanlığına bağlı Din İşleri Yüksek Kurulunun birkaç ay önce "Toplu konut projesi çerçevesinde kamu bankalarından kredi çekmenin caiz olduğu" yönünde verdiği fetvaya ne demeli? Bankadan bu çerçevede kredi çekmek bankaya/faize destek anlamına gelmiyor mu? Sayın Başkan, bu fetvaya onay veriyor, maaşı devlet bankasından almaya sıcak bakmıyorsa buna bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu denmez mi?

5.Başkanın "Personelimizin maaşlarının ödenmesi için şu özel finans kurumunun sunduğu teklifler daha uygun görülmüş ve ilgili finans kurumuyla anlaşma sağlanmıştır. Personelimize hayırlı olsun" demesi daha şık olmaz mıydı?

6.Özel finans kurumlarının faizsiz olduğu konusunda kesin bir bilgiye sahip mi yoksa onlar da mı bankacılık sistemine göre işlem yapıyor? Zira kamuoyunda özel finans kurumlarının da bu sistem içinde diğer bankalardan çok farkı olmadığı yönünde bir kanaat var.

7.Kendisine bağlı olan DİB personeli ve kendisi bugüne kadar hangi bankalardan maaş almıştır? Kendisi 2017'de başkanlığa atandığına göre o zaman bu hassasiyeti niçin göstermemiştir? Zira açıklamasından, personelin maaşlarının daha önce faizsiz finans kurumundan alınmadığı anlaşılmaktadır. 

Hasılı, Başkanın bu açıklaması nereden tutarsanız elinizde kalır. Çünkü kendi içinde ne yaman çelişkiler barındırıyor. Keşke hassasiyetinden dolayı tercihini özel finans kurumlarından yana kullansaydı da bu açıklamayı yapmasaydı, çok daha iyi olurdu. 

*22/06/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

19 Haziran 2020 Cuma

Benden Size, Hava Atmaya Dayalı, Temsili Bir Namaz


Sanmayın hakikaten namaz kılıyorum. Tamamen özentiye dayalı temsili bir namaz bu. 

İlahiyat Camisinde cuma namazını kılıp çıkarken ceketini omuzlarına atmış ve namaz kılmaya devam eden birini arkasından gördüm. Sağ kolunu göremedim. Dedim ki sağ kolu yok. Az daha divelendim. Sol kolu da yok. Dedim, iki kolu olmadığı halde namaz kılmaya çalışıyor ve kollarının olmadığını göstermemek için ceketini omzuna atmış. 

Tam çıkışa doğru biraz daha yürüyünce el ve kollarının sapa sağlam olduğu gördüm. Yaşı 70'in üzerinde olan amcanın rükuya ve secdeye varmasını bekledim. Bakalım ceketi düşürmeden üzerinde duracak mı diye. Hem rükuyu hem de secdelerini yaptı. Hayret ki ceket omzundan düşmedi.

Daha önce ceket omuzda, ayakkabısının arkasına basmış, eline de 33'lük tesbihini almış dışarılarda gezip dolaşanlar gördüm de namazda uygulayanına ilk defa şahit oldum.

Eve gelir gelmez arşive kaldırılmış ceketlerimden birini arayıp buldum. Ceketin düşüp düşmediğini namaz kılarken üzerimde denemek istedim. 

Omzuma ceketi attım. Seccadeyi serdim. 

Oğlana, oğlum ben namaz kılarken çek ve çektiğini bana at dedim. Kıldım ve gördüğünüz gibi ilk denemede ceketi düşürmedim. 

Hasılı, maharetse maharet...havaysa hava... Sizin de bu maharetimi ve havamı görmenizi istedim. 

Bu arada ceket omuzda namaz kılmanın havası bir başka oluyormuş. Temsili de olsa bunu derinden hissettim. Varın siz, amcanın havasını düşünün.

Aramızdaki farka gelince;
Amca hakiki namaz kılıyor, ben ise temsili.
Amca açık havada herkese havasını atarken bense perdeleri kapalı, içerisi karanlık bir yerde kendi kendime havamı attım. Başka da kimse yoktu zira.

Bir hava da bizden olsun. Zira neyimiz eksik diyorsanız, atın omzunuza ceketinizi, serin önünüze seccadenizi. Durun namaza. İster hakiki ister sahtesini kılın. Bir hava da sizin olsun...