27 Şubat 2019 Çarşamba

Şemsiyem


Gördüğünüz şemsiye şahsıma ait bir şemsiye. Şemsiye deyip de geçmeyin. Adıyaman Kahta'da görev yaparken 1998 veya 1999 yılında Zafer Kırtasiye’den satın almıştım. Nereden bakarsanız 20-21 yıllık bir şemsiye. 

Zafer Kırtasiye hala aktif olarak kırtasiyecilik yapıyor mu, yapıyorsa da şemsiye satıyor mu ya da elinde aynı şemsiyeden var mı bilmiyorum. Bildiğim tek şey kaliteli şemsiye satmışlar. Ne kadara aldım, hatırlamıyorum. Hatırladığım fiyatının yüksek olduğuydu. Hatta alırken kırtasiyeci "Hocam, fiyatı yüksek olmaya yüksek. Bir defa almış olursun. Çünkü kaliteli bir şemsiye. Şu, şu özellikleri var. Yıllar yılı kullanırsın" demişti. Gerçekten dediği gibi bir şemsiyeymiş. Gördüğünüz gibi hala kullanıyorum. Üstelik sapasağlam. Aynı şekilde kullanmaya devam edersem menkul ve gayrimenkul mal varlığım olmadığına göre bu şemsiye, çocuklardan birine miras kalacak. Eşimin evde bana ait bir şey bırakacağını adım gibi bildiğim için kuvvetle muhtemel çocuklardan birine verir. Alın, götürün, gözüm görmesin der mi der.

Şemsiyem evden hazırlıklı çıktığım her yağışta bana eşlik etmiştir. Unuttum, geri döndüm, aldım veya ertesi gün gidip yerinden aldım. Bazı zamanlar unuttuğum yerde bir hafta kaldığı olmuştur. Unutmamak mümkün mü? Çünkü yağmur var diye eline şemsiyeyi alıp çıkarsın. Dönüşte yağmur yoksa bıraktığın yerde kalır. Bazen unuttuğum yere telefon açarak bir kenara kaldırmalarını da söyledim. Şükür bugüne kadar kaybolmadı, eskimedi, yırtılmadı, rüzgardan uçup gitmedi. Dile kolay 21 yıl gördüğünüz gibi bir ve beraberiz. O da, ben de dimdik ayaktayız. Ne o benden ne de ben ondan bıktım. O bana vefa gösterdi, ben de ona.

Normalde ben böyle pahalı şeylere para vermem. Benim alacağım ne çok iyisi olacak ne de kötüsü. Ortası ve makul olanıdır benim tercihim. Marka takıntım yok. Çünkü markada fahiş fiyat vardır, ucuz olanın ise yahnisi bile yenmez.

Var mı içinizde benim gibi 21 yıldır aynı şemsiyesini kullanan ve taşıyan? Sanmam. Varsa da o da benim gibi cins biri olur ancak. Gerçi sadece şemsiye değil, aldığım bir şey görev yapıyorsa ne kadar yıl geçtiği önemli değil, kullanmaya devam ederim. Kolay kolay atmam; ister ayakkabı olsun, ister giyim eşyası, ister kullandığım bir ev eşyası olsun, miadını tamamlayıncaya kadar kullanırım. Bu hassasiyetim, yeni bir şey almaya gücüm yetmediğinden değil, bir şey hala işe yarıyorsa onu atmayı veya kaldırıp kenara koymayı israf olarak görmemdendir. Hiç kullanmayacaksam kimin içine yararsa ona vermeyi yeğlerim.

Benim 21 yıldır aynı şemsiyeyi kullandığımı bir şemsiye satıcısı görse "Git başımdan! Senden müşteri falan olmaz" der, bana şemsiye satmaz. Satarsa da "Nasılsa bir daha satın almaya gelmez" diyerek yüksek fiyat çeker. En iyisi duymasınlar ve görmesinler. Bu şemsiye yazısını da okumasınlar...



Trenden İndim


—Adaylık için sırada bekleyen…gelsene kardeşim! Buraya beklemek için mi geldin?
—Şey efendim...
—Şey ne? Getir şu evrakını!
—Efendim, ben vazgeçtim?
—Niye? 
—Efendim, partinize adaylık müracaatı için gelmiştim. Ama görüyorum ki şartlarım tutmuyor.
—Nereden çıkardın bunu?
—Sıra beklerken cama astığınız yazıyı gördüm.
—Ne yazıyor orada?
—"Trenden inen aday yapılmaz" uyarısı.
—Ha o mu? Evet, var öyle bir şey.
—Sen trenden mi indin?
—Evet!
—Ne zaman inmiştin? Geçen seçim mi?
—Az önce.
—Ne demek az önce? Madem trenden indin, ne diye geldin buraya?
—Efendim nereden bilebilirdim partinizin böyle bir prensibi olduğunu? Bilseydim sabah sabah trene binmez, özel otomla veya otobüsle gelirdim adaylık müracaatına.
—Sen neden bahsediyorsun? Anlayamadım.
—Anlamayacak ne var efendim! Belediye başkanı aday adayı olmaya karar verdim. Süresi içinde adaylık evrakımı teslim edeyim diye yüksek hızlı trenden bilet aldım. Trene binince mecbur iniyorsun. Madem trenden ineni kabul etmeyecektiniz, o zaman ne diye bu hızlı trenleri hizmete soktunuz? Bu trenler, yolcusu olmadan mı gidip gelecek böyle? Neyse geçti artık... Keşke bindiğim trenden inmeseydim.
—Sen şimdi "Trenden inen adaylık başvurusunda bulunamaz" sözünden ulaşım için binilen treni mi anladın? O trenden mecburen ineceksin. Partimizin kastettiği bu değil ki? 
—Ya neyi kastetmişti? 
—Daha önce partimizde vekil veya belediye başkanı olarak görev yapmış, sonraki dönemde aday yapılmayınca küsüp başka partiye geçenler var ya...işte partinin kastettiği bu tipler.
—Şimdi anladım. O zaman tren bu işin neresinde? Treni niye karıştırıyorsunuz? Şu meseleyi niye açık açık anlatmıyorsunuz?
—Ne bilirdik senin gibi birinin çıkacağını? Ama bu demektir ki bundan sonra işin içine treni karıştırmayacağız. Senin anladığın dilden konuşacağız.
—İyi yaparsınız. O zaman şartlarım tuttuğuna göre adaylık evrakım buyurun...
—Tamam, ver bakalım. Ama bu anlayışla aday adaylığın, adaylığa dönüşmez.
—Anladım. Siz yine de kayda girin.
—Tamam, hayırlı olsun...
—Bu arada bir şey söyleyebilir miyim?
—Söyle!
—Bu kural ya da prensip herkes için mi geçerli? Yani trenden inen bir daha binemez mi? İstisnası var mı?
—Evet, bu kural herkes için aynı.
—Ama benim ilçemde aday adaylığı müracaatı yapan kişi daha önce trenden inmişti. Partinizin il teşkilatı onu yeniden aday yaptı.
—Nasıl yani?
—Bu kişi, daha önce partinizden belediye başkanlığı yapmış, ikinci dönem tercih edilmeyince bir başka partiye geçerek belediye başkan adayı olmuş biridir. O kişi şimdi partinize gelerek yeniden aday gösterildi. Bu kişi trenden inmekle kalmamış, treni ateşe vermiş...
—Suç, seni muhatap alanda! Çıkabilirsin. Sıradaki!






O İnci Gibi Dişlerinle Haydi Bir Elma Ye de Göreyim! *

Önceleri varsa da bilmiyorum ama son yıllarda ortodonti bölümlerine gidenlerin sayısında bir artış var. Her giden, sıranın  kendisine gelmesini bekliyor. Bu bölüme müracaat edenlerin ortalama beş yıl sıra beklemesi gerekiyor.

Bir beş yıl beklemenin ardından diş hekimliğinin yolunu tutan çocuk için uzun bir tedavi dönemi başlamış demektir.  Çünkü birbirine geçkin, önde veya arkada yamuk yumuk duran dişleri aynı hizaya getirmek için yerinden oynatmak gerekiyor. Dişlerine tel takıldıktan sonra ayda bir rutin diş kontrolüne gidiyor. 

Tedavi dönemi bittikten sonra başta anne-baba olmak üzere ortodonti tedavisi gören çocukta/öğrencide bir sevinç bir sevinç. Bir beş yıl beklediler ama beklediklerine değmiştir. Sonunda çocuğumuz inci gibi bir dişlere sahip olmuştur. Dişleri gören tebrik sırasına girer, "hayırlı olsun, çok güzel olmuş dişlerin, inci gibi" temennileri ardı arkasına gelir.

Bu ortodonti tedavisinde bir sorun var mı? Gördüğünüz gibi yok görünüyor. Üstelik çocuk, birbiriyle aynı hizada inci gibi bir dişlere sahip olmuştur. Bu inci gibi dişlere sahip olana benden başka kim ne diyebilir?

Müsaadenizle bu inci dişlere benim itirazım var. Bu tür ortodonti tedavisi, tamamen bir görüntüden ibaret. Yani seyirlik. Maalesef hiç kullanışlı değil. Bu tedaviyi gördükten sonra dişler asıl fonksiyonunu kaybediyor. Kişi doğru dürüst yiyemiyor, yavaş yavaş zorunda yemek zorunda kalıyor ve her istediğini yiyemiyor. Yiyeceği sert olmayacak. Bir şeyi ısıramıyor. Mesela bu tedaviyi gören biri, bir elmayı ısırarak yesin de göreyim. Ne mümkün! Ancak bıçakla kesip dilimleyecek, öyle yiyecek. Ha elma da yiyemesin ve ısıramasın diyebilirsiniz. Doğru. Bir insan elma yemediği için ölmez. Ama elmayı ısırarak yemenin zevki başka…

Niyetim ortodonti tedavisini küçümsemek, gereksiz görmek değil. Bu tür tedavi ile dişler maalesef hassaslaşıyor, eski gücünü ve işlevini yitiriyor. Kişi yerken zorlanıyor. Bu tür dişler başka tedavileri de beraberinde getiriyor. 

Sonuç itibariyle ortodonti tedavisi gören biri, dişlerini rahat bir şekilde kullanamıyorsa sadece görüntü güzel olsun diye bu tedaviyi yaptırmışsa o kadar sıra beklemeye, uzun süre tedavi görmeye, tedavi görürken masraf etmeye, acı ve sıkıntı çekmeye değer mi? 

Dişler estetik görünecek ve düzgün olacak diye hayatın bundan sonraki kısmını zindan etmenin gereği var mı? Dişler yamuk yumuk olmayacak diye sapasağlam dişleri yerinden sökmenin bir izahı olabilir mi? Sonra hangi işimiz çok düzgün de dişlerimiz düzgün olacak? Bırakalım dişlerimiz de bozuk olsun. Görüntü çirkin olsa da en azından dişlerimiz orijinal olur, yerinden oynatılmaz. İşlevini dört dörtlük yerine getirir.

*23/03/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.