2 Haziran 2017 Cuma

Dersimiz "Kontrollü darbe" *

15 Temmuz menfur darbe teşebbüsünden bu yana neredeyse 10 ay geçti, hakkında söylenmeyen kalmadı. Kapalı ve anlaşılamayan noktaları var. Hepsine eyvallah diyorum ama son zamanlarda darbeyi sulandırmaya ve yok saymaya yönelik konuşmaları görünce insanın küçük dilini yutası geliyor. Üstelik işin başını da bir siyasi parti lideri çekti ilk önce. Şimdilerde darbe yapmaya kalkıp da beceremeyen asker müsveddeleri aynı ağızdan konuşmaya başladı yargılama sürecinde. “Bu, kontrollü darbeydi" şeklinde.

"Kontrollü darbe" iddiasını duyunca el insaf diyesi geliyor insanın. Nerede yaşıyor bu insanlar? Kim adına ağzı birliği etmişcesine bu şekilde hareket ediyorlar? Haydi diyelim ki darbeye yeltenen sözüm ona askerler darbede başarılı olamayınca paçalarını kurtarmak ve ağa babaları böyle istediği  için böyle bir yola tevessül ediyorlar, pekiyi bizim siyasi parti liderine ne oluyor Allah'ın aşkına! Madem kontrollü darbeydi, sormazlar mı adama, "Darbenin kontrollü” olduğunu iddia eden senin Yenikapıda yapılan mitingte ne işin vardı diye. Bildiğim kadarıyla oradaki miting 15 Temmuz'u telin ve birlik-beraberlik mitingi idi. Bir milletin gövde gösterisiydi. Olduğuna inanmadığın darbenin neyini telin etmek için bulundun orada? Sende hiç irade yok mu? Birileri ‘git dedi’ diye gittin, birileri darbeye haydi ‘kontrollü de, dediği için dedim’ diyorsan vay bu ülkenin haline! Vay o siyasi partiye bel bağlamış, ardından giden vatandaşlara.

Bu millet oluşturulan algılarla yönetilmeye alıştı alışmasına ama atacaksanız bari biraz ‘Ufak atın da civcivler yesin’ olmaz mı? 80 milyonun gözü önünde cereyan eden kanlı darbe teşebbüsünü küçümsemeye, ihanet şebekesinin yaptığını senaryo gibi göstermeye kimsenin hakkı yoktur, haddi de değildir.  O gece şehit olan 249 kişinin hatırasına bari söylemeyin bunu. Hiç kimse ucunda ölüm olan bir şeye senaryo gereği canını ortaya koymaz.  Görevimiz muhalefet diyerek her şeyi sulandırmayın. Tamam oturun kalkın, hükümeti; “İhmali var, istihbarat iyi çalışmamış, darbeye karşı çıkmada hazırlıksız yakalandı, darbecilerin bu kalkışmasında bu ve geçmiş hükümetlerin dahli var..." diyerek eleştirebilirsiniz. Ama şehit ve gazilerimizin hatırasına ve acısına saygısızlık yapmayın. Sahi bu kontrollü darbe fikri nasıl aklınıza geldi? Batı aynı dilden konuşuyor, FETÖ aynı dilden konuşuyor, siyasimiz aynı dilden konuşuyor, darbeci artıkları aynı dilden konuşuyor. Sizi bu konuda bir araya getiren nedir? Kim pazarlıyor sizi? Bu birlikteliğinizi neye borçluyuz? Allah muhabbetinizi artırsın. Aynı ağızdan konuşmanız düşman çatlatıyor. Böyle demek suretiyle "Şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söylermiş" demek geliyor insanın içinden. Buna “Kedi ulaşamadığı ciğere murdar dermiş” denir bizde. İş yapayım derken çiş yapma denir Anadolu'da buna. Böyle konuşarak kimlerle beraber hareket ettiğinizi, neyi amaçladığınızı, kime hizmet ettiğinizi göstermiş oluyorsunuz. Ülke son anda elden gitmekten, ülkede iç savaş çıkmaktan, başka ülkelere peşkeş çekilmekten zor kurtuldu. Sizin yaptığınız işe bakın. Allah’tan korkmuyorsunuz, bari kullarından utanın. Konuşmuş olmak, muhalefet etmek için daha fazla gülünç duruma düşmeyin.

Bir söz de darbeye kalkışan, mahremimize saldıran asker görünümlü müsveddelere söylemek istiyorum: (Biliyorum hainden bu ülke adına hiçbir şey istenmez, zaten istense de doğruyu söylemez.) Yediğiniz  kaba pislediniz,  bizi can evimizden vurmak suretiyle karga olduğunuzu gösterip göz göre göre gözümüzü oymaya kalktınız. Ama gördüğünüz gibi beceremediniz. Ağa-babalarınızın yıllar yılı biriktirdiği sermayeyi kendinize çok güvendiğinizden olsa gerek, hoyratça kullanıp ağzınıza yüzünüze bulaştırdınız ve şu anda adaletin pençesindesiniz. İçinizde zerre miktarı mertliğin kırıntısı varsa mahkemede doğruyu söyleyin. Yoksa bu millet sizin tiyatronuzu izleyecek değildir. İpe un sererek sağa sola sataşarak suçu başkasına yamayarak kurtulacağınızı sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Bu millet şu ana kadar kalbinin saflığından çok kandı. Ama gözü açıldı. Avucunuzu yalarsınız. Güneş görmez hapishane hayatı sizin iyi günlerinizdir. Allah’a ve ahiret gününe inanan insanlar olarak Cehennem’e kadar yolunuz var. İşte esas yeriniz orasıdır. Tadın azabınızı! 02/06/2017

* 03/06/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

1 Haziran 2017 Perşembe

Yüreğimize kor düştü bu gece

Ramazan'ın manevi iklimini yaşadığımız bu günlerde Şırnak'tan gelen acı haber yüreğimize ateş düşürdü. İçerisinde rütbelilerin de olduğu 13 askerimiz kalkışından kısa bir süre sonra yüksek gerilim hattına takılması sonucunda meydana gelen helikopter kazasıyla birlikte darı bekaya uçtular. Mekanları Cennet olsun, milletimizin başı sağ olsun, kederli ailelerine sabırlar niyaz ediyorum. Rabbim başka keder göstermesin. Bu keder inşallah son olur, milletçe iyi günler görürüz.

Bizler evimizde sıcak çayımızı yudumlarken, yatağımızda güvenle yatarken onlar gece demeden bir görev gereği vazife başında iken canlarını bu vatan için feda ettiler. Acımız büyüktür milletçe. Bu durum karşısında ne söyleyecek sözümüz var, ne de yapacak bir şeyimiz. Cümleler boğazımızda düğümlendi. Biz bu halde iken acı haberi duyan ailesi ne yaptı? Öyle zannediyorum otura kalmışlardır oldukları yerde. Ne konuşmuşlardır, ne de bağırıp çağırmışlardır. Ağlayıp sızlasalar da acılarını içlerine gömüp "Allah'tan geldik, yine ona döneceğiz" demekten başka sözleri yoktur şu anda. Ateş mutlaka düştüğü yeri yakar yakmasına. İnanın yüreği olan, yüreği vatan aşkına yanıp tutuşan her evi ateş sardı bu gece.

Şehadet şerbetini içtiler, ebedi aleme göçüp gittiler. Görevlerini hakkıyla yaptılar. Onların gözü arkada kalmasın. Bayrağı mutlaka yine vatan aşkıyla tutuşanlar devralacak onlardan. Bu millet onları hep şehit bilecek, hep takdir edecek, hep hayırla yad edecek. Onlar rahat uyusunlar, Rabbim, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennem azabından kurtuluş olan bu ayda onlara rahmetiyle muamele etsin.

Bizim için canını tehlikeye atan, kendilerini feda eden bu yiğitlerden biz razı idik, Rabbim de razı olsun. Onların kanları ile terör boğulsun inşallah! 01/06/2017

Helal be sana Konyaspor! *

Çok değil birkaç yıl öncesine kadar Super Lig’in asansör takımlarından biri idi. Çıkmasıyla düşmesi bir olur, sonra yıllarca çıkacağım diye tüm Konya kenetlenir dururdu. Super Lig’e çıktığının ilk yılı ortalarda tutunmuşken  geçen yıl “Ben geliyorum, bu sene farklıyım” dercesine  ligi üçüncü bitirmişti.

2016-2017 sezonunu Konyaspor yine ortalarda bitirdi. Fakat “Böyle göründüğüme bakmayın, siz esas beni Ziraat Türkiye Kupasında görün” dedi ve tüm takımları geride bırakarak Ziraat Türkiye Kupa’sını ilk defa Konya’ya getirmesini bildi. Mütevazı kadrosuna rağmen  Konyaspor yapacağını yaptı, gönlümüzde taht kurdu. Ligin üç, hatta dört büyük takımını geride bırakarak kupanın sahibi oldu. Tüm Konyalıların gönlünde taht kurdu. İşte böyle bir takıma ancak şapka çıkarılır. Azmin, çabanın, gayretin, istikrarın ve inanmışlığın zaferidir bu. Soyadıyla müsemma teknik direktörü  Kocaman bir alkışı çoktan hak etti, seyirci zaten hep takımının yanındaydı, hem deplasmanda, hem de klasmanda. Yönetim  elinden gelen desteği verdi, sporcular ise sahada üzerlerine düşen görevi yaptı. Demek ki topyekûn inanmışlık ve kenetlenme  zaferi getiriyordu.

Lig üçüncülüğünün ardından bu yıl kupanın gelmesi ancak istikrarla açıklanır. Yönetim ve teknik heyetin sürekliliği bu başarıyı getirdi. Bu aşamadan sonra kimse,  Konya’nın düşeceğini konuşmuyor artık. Çıtayı yükseltti çünkü. Bundan sonra Konya’dan beklenen lig şampiyonluğu. Olmayacak olanlar bu güne kadar olduysa lig şampiyonluğunun gelmemesi için hiçbir sebep yok. Yeter ki istikrar hakim olsun, takım kendine inansın, takıma olan güven kaybolmasın, taraftar desteğini vermeye devam ettirsin.

Maça gitmeyen, maç izlemeyen ve maçları takip etmeyen biri olarak Konyaspor’un gösterdiği bu başarıyla gurur duydum. Ben büyük takım diye böyle takımlara derim. Bakmayın, büyük takım diye bizim belleklerimize üç büyükler, dört büyükler diye kazındığına. Eldeki imkanları en iyi şekilde değerlendirerek mütevazı kadrosuyla başarı gösteren takımdır esas büyük olan. Onca imkana rağmen büyük takımların kupada esamesi okunmuyorsa demek ki onların büyüklükleri Anadolu takımlarının kendilerine inanmamasından kaynaklanıyormuş. Demek ki başarı için paraya pula sahip olmak, pahalı futbolcuyu oynatmak yeterli gelmiyormuş…inanmak gerekiyormuş. Onlar yine kendilerini büyük olarak görmeye devam etsinler, Anadolu teker teker büyüklüklerini gösterecek  bu gidişle. Konyaspor’un gösterdiği bu başarı diğer Anadolu takımlarımıza da örnek olacağı kanaatini taşıyorum.

Maç özürlü birisi olarak çorbada tuzum olsun sadedinde bu konuyu ele aldım. Konya’mızın gururu olan takımızı gönülden tebrik ediyorum. Nice başarılarıyla adından söz ettireceği umudunu taşıyorum. Çorbada tuzu olan herkese tek kelimeyle teşekkürler.

Başarılarla dolu nice yıllara!... 01/06/2017

* 05/06/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.