8 Şubat 2017 Çarşamba
Çamurlaşıyoruz hemen
Kıvrak Eğitim
—-Oğlum, niye erken
geldin okuldan?
—Bugün kıvrak eğitim
yaptık.
-—Öğretmenler hızlı hızlı
mı ders işlediler?
—Hayır, baba. Kıvrak o
değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir.
—Niye yarısını
işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var?
—Öğretmenler toplantısı
varmış.
—Niye şimdi toplanıyorlar
ki?
—Çalışma
programında bugünmüş.
—Oğlum daha iki gün oldu
okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu
dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün?
—Hayır, sadece ikili
öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç
ders işlendi.
—-Bu toplantıyı başka
zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı
şeyi yapsalardı olmaz mıydı?
—Baba, tatil o zaman.
Tatilde toplantı yapılır mı?
—İyi de yavrum! Size
tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular
diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam ederken onlar
gelip toplantılarını, zümrelerini yapsalar ne olur? Kıyamet mi kopar.
Plansızlığımız buradan belli. Daha eğitim ve öğretime yeni bismillah dedik.
Ardından hemen toplantı geldi. Tatil; öğretmen, öğrenci herkesin işine gelir.
Ama bu yapılan doğru değil. Her tatil sizi ve öğretmeni okuldan biraz daha
soğutur, uzaklaştırır. Eğitim ve öğretimin yeri başka, toplantının yeri başka.
Birini yaparken diğerini yıkmamak gerekir. Her şeyden önce eğitim ve öğretim
bir plan işidir. İyi planlamak lazım. Sonra bu devirde ikili öğretim mi
olurmuş.
—Baba, imkan meselesi bu
işler. Bina eksikliğinden yapılıyor bunlar.
—İyi de evlat! Benim
bildiğim devlet hiçbir imkanı esirgemiyor okullardan. Bakan sürekli açıklıyor.
Bütçeden en fazla pay eğitim ve öğretime ayrılıyor diyor. Hala ikili öğretim de
neyin nesi? Eğer imkanlar el vermiyorsa o zaman devlet farz olan bu mesele
varken niye müstehap ile uğraşıyor?
—Hemen meseleyi dini
konuya getirdin yine. İkili öğretimden bahsediyordum. Sen işi farz-müstehaba
getirdin.
—Konuyu değiştirmedim.
Mademki para yok. Devlet yeterince bina yapamıyor, tekli öğretime geçemiyor. O
zaman ne diye okulları etkileşimli tahta ile donatıyor?
—Ama akıllı tahta ile
ders işlemek iyi oluyor. O da ihtiyaç.
—Ben ihtiyaç değil demedim
ki. Oturacak yerimiz yok. Bunun için öncelikli olarak oturacak yerler yapmak
gerekirken biz, sığamadığımız binanın aksesuar işleriyle uğraşıyoruz. Burada
farz dediğim mesele, önceliğimiz bina yapmak ise onu yapalım. Binayı yaptıktan
sonra o dediğin akıllı tahtalara sıra gelsin. Yazık değil mi size! Sabahın
erken saatinde, karanlıkta yola çıkıyorsun, diğeri öğle okula gidiyor. Akşam
hava karardıktan sonra dersten çıkmak zorunda kalıyor. Önceliğimiz bu arızi
durumun giderilmesiydi.
—Tamam baba, Tartışmaya
girmeyelim. Kıvrak mıvrak. Doğru ya da yanlış. Halihazırda bahtıma okuldan
erken çıkma fırsatı çıktı. Ben onu bilirim. Bu fırsatı biraz daha İnternetten
oyun oynayarak değerlendirmem lazım. Sen devlet meselelerini git yetkililere
anlat. Tabi, seni dinlerlerse… 08/02/2017