Bu ülkede düşmeyeceksin. Kazara düşersen asla kaldıran olmaz. Hatta elimizde imkan olursa bir tekmede biz vururuz. Kimsenin hata yapma gibi bir lüksü olamaz. Yoksa görürsün hanyayı ve Konya'yı.
Kendimizi burnumuzdan kıl aldırmayacak şekilde mükemmel görürüz. Kimseye laf da söyletmeyiz. Hata yapan insanı kazanma gibi bir vazifemiz yok. İnsanları değerlendirirken "Beşerdir, şaşar" sözünü unutup vurdukça vuruyoruz. Yakışmıyor gerçekten. Haydi diyelim ki bir insan bilerek veya bilmeyerek bir hata yaptı, bir paylaşımda bulundu, bir seviyesizlik yaptı. Kendisinden beklenmeyen bir harekette bulundu. Hemen üzerine çullanıyoruz. Adamı anasından doğduğuna doğacağına pişman ediyoruz. Adamın seviyesizliğine alçalarak vurmaya devam ediyoruz. Ne anası kalıyor, ne de babası. Hakaretin bini beş para. Eğer adam önlerine çıksa inanın gözünü kırpmadan öldürecekler. Aslında böyle yaparak kendi çap ve seviyelerini de göstermiş oluyorlar. Benim de aslında senden farkım yok, sen tencere isen ben de kapağım demektir bu. Yapılan densizliğin karşılığı bu değil. Ya adamı muhatap almayıp yoluna devam edersin, ya da seviyeli cevap verirsin. Bizim yaptığımız düpedüz terbiyesizliktir. Ahlak hiç değil. Etik değerlerden geçtim bizim insanlık sorunumuz var.
Bir defa bir insanın görüşü, görüşün yazıya dökülmesi, sanalda paylaşılması bir vitrinlik iştir, satışa çıkmadır. İsteyen alır, istemeyen almaz. Herkesin müşterisi vardır. Biri bir görüş paylaştığı zaman herkes ona uyacaktır, beğenecektir diye bir kural yoktur. tasvip edersen beğenirsin, onaylayıp yorum yazarsın. Onaylamaz isen beğenmezsin, cevap vermezsin, yok kabul eder, görmezden gelirsin. İllaki cevap vermen gerekiyorsa edep ve üslubunu bozmadan medenice cevap verirsin. Hızını alamadıysan gider adamın bulunduğu yere hakaret etmeden protesto hakkını kullanır, bulunduğu görevden istifaya davet edersin. Paylaşım seni rahatsız etmişse, rencide etmişse Bilgi Edinme başta olmak üzere hakkını arayabilirsin, savcılığa suç duyurusunda bulunabilirsin, manevi tazminat davası açabilirsin.
Ben bu ülkenin insanını anlamıyorum gerçekten. Hakaretlerle nereye varmak istiyoruz? Ne kazanacağız böyle davranmakla. Ayrıca hakaret etme ve savunma konusunda da objektif değiliz. Eğer kendi görüşümüze paralel bir paylaşım görmüşsek adamın devlet memurluğu falan aklımıza gelmez: "Adamın kralısın" deriz. Muhalif bir görüş ise basıyoruz çığlığı ve yaygarayı. Kendimizden veya değil, siyasi söylem yapması yasaklanan biri bir paylaşımda bulunduğu zaman ilk önce kendi savunduğun fikri savunan devlet memuruna da karşı çıkmamız gerekiyor. Teşbihte hata olmasın; herkes kendi köpeğini bağlarsa, köpeğine sahip çıkarsa, köpeğine haddini bildirir, onun cezasını kendisi verirse bu tür paylaşımlar gündemimizde olmaz. Kimse de bundan rahatsız olmaz. Maalesef sanal alem siyasi görüşünü ifade eden devlet memurlarıyla dolu. Hem iktidarı savunan hem de muhalefeti savunan. Önce ortak noktada buluşalım. Siyasi söylemde bulunan kim olursa karşısında yer alabiliyorsak ben o kişilerin alnından öperim. Ama kimse yoğurdum ekşi demiyor.
Birbiriyle seviyeli bir şekilde konuşamayan, medenice cevap veremeyen; itiraz, şikayet, protesto hakkını kullanamayan bizim gibi okumuşlardan bu ülkeye hiçbir katkı olmaz. Havasını teneffüs ettiğimiz bu ülkede birbirimizi siyasi söylemlerimizden dolayı kırp geçireceksek -ki öyle maalesef- seviyeli bir üslup geliştiremeceksek siyasetten önce edep ve ahlak öğrenelim. Değer mi yanlış bir paylaşım dolayısıyla insanların birbirini üzmesine. Bu tür hareketlerimiz bizim seviyemizi gösterdiği gibi insanlıktan nasibimizi almadığımızın da göstergesidir. Kime ne yararı var bu üslup ve söylemlerin? Siyasetiniz batsın sizin. Sizin gibi seviyesizlerin yaptığı siyasetten de hayır gelmez. Burnundan soluyan, muhalifini düşman gibi gören tiplerin oluşturduğu ortam ancak gerginlik doğurur. Bundan da bu ülke zarar görür.
Herkes yerini, seviyesini, makamını, haddini bilsin. Devlet memuru musun sadece işini yapacaksın. Siyasete karışmayacaksın. Devlette çalışan ister hizmetli, ister memur, ister öğretmen, ister müdür kim olursan ol, sadece kendi işini yap. İster iktidarı sev, ister nefret et. İster iktidara yakın ol, ister muhalif. Öncelikle hepimiz ikircikli davranışı terk edelim. Ben kendim devlet memuru olarak her türlü paylaşımı yapacağım, ama birileri yapamayacak. Yasaksa herkese yasak, serbest ise herkese serbest olmalı. Yasak devam ediyorsa devlet paylaşım sahibi memurun yakasına yapışmalı, hesabını sormalı. Yok yasak mevzuatı uygulanmayacaksa o zaman önce yasağı kaldırın, kim ne yaparsa yapsın. Çünkü bu ülkenin en büyük sorunlarından biri de yasakların ciddiye alınmayıp çiğnenmesidir.
Hasılı, siyasi söylemlerde bulunan devlet memurlarına hesap sorulurken aynı zamanda dili ve kalemi hakaretten başka bir şey bilmeyen kişilere de hesap sorulmalıdır. Çünkü bizim hakkımızdan ancak kuralları uygulamak gelir. Kimsenin çiğnediği yasak, yaptığı hakaret yanına kar kalmamalı. 08/02/2017
Yorumlar
Yorum Gönder