26 Nisan 2016 Salı

Ağırcanlı

Çevrenizde belki de en yakınınızda ağırcanlı kişilere rastlamış olabilirsiniz. Böyleleriyle iş yaptığınızda, bir arada bulunduğunuzda kendinizi nasıl hissettiniz? Siz nasılsınız, canı tez mi, ağırcanlı mı? Eğer siz de ağırcanlı iseniz problem yoktur sanırım. Körler, sağırlar birbirini ağırlar misali. Eğer kendiniz canı tez birisi, iş yaptığın ağırcanlı ise psikolojinizde bir bozulma oldu mu? 

Ağırcanlı; adı üzerinde canı tez olmayan, işini ağır ağır yapan, çevik olmayan  kişi demektir. En nefret ettikleri şey hızlı iş yapmaktır. İşlerini aheste aheste yaparlar. Bir yere gidecekleri zaman kolay kolay hazırlanamazlar, Yaptıkları işi bitirmezler. Ağır ağır çalışırlar. Asla istiflerini, rahatlarını bozmazlar. Ardından düşman geliyor desen ölmeyi göze alırlar yine hızlanmazlar. Top atsan, silah atsan yine harekete geçmezler. Asla rahatlarından ödün vermezler. Beraber oldukları, birlikte çalıştıklarının ömrü bu tipleri beklemekle geçer. Her yolu deneseler de asla bir arpa boyu yol alamazlar. Kaplumbağa yürüyüşü ile kıyaslamamak lazım. Bunları gören kaplumbağaya rahmet okur. Bunlarla iş yapmak bir ömre bedeldir. Bu tipler, “Biz işimizi temiz yaparız, başkası gibi acele yapmayız” şeklinde mazeret bulurlar. Buna  bir müddet sonra kendilerini de ikna ederler. Kendilerini alemin en iyi iş yapanı, temiz iş yapanı, mükemmeliyetçi biri olarak görürler. Kendilerine bu güne kadar hiç zarar gelmemiştir. Zararı hep yanındakiler çeker. Ömrü hep o işini ağır yapanı bekleyerek geçmiştir. Ya da beklemek istemiyorsa ona yardım etmek zorundadır. Birlikte çalışan ölmeyi çok istemiştir. Bu güne kadar herhangi bir insanı öldürdükleri görülmemiştir.  Hep süründürürler ve insana sabrı öğretirler, bir müddet sonra "Ya sabır" diyerek dua etmeye de alışır  bekleyenler. 

Ben bugüne kadar iki canı tezi, ya da iki ağır canlıyı bir arada görmedim. Dengeli bir şekilde çevreye dağıtılmıştır. Mesela karı kocayı ele alalım: Koca ağırcanlı ise eşi, canı tez; eşi canı tez ise koca ağırcanlı olur. Bunlar birbirini dengeler. İkisi de hızlı olsalar arkalarından kimse yetişemez, ikisi de ağırcanlı olsa hayatta iş bitiremezler. Bakın etrafınıza bu şekilde eş olmuşların sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. 

İş yapa yapa kendilerini hızlandıracakları yerde yaptıkları işin önemini, ağırlığını hissettirecek şekilde mazeret beyan etme yetileri gelişir. Her bitiremedikleri, geç bitirdikleri iş için kaçırdıkları otobüs için gerekçeleri vardır. Asla üzerlerine toz kondurmazlar, burunlarından zaten kıl aldırmazlar.

Çekilecek çilesi olan çeker durur böylelerini. Allah beterinden saklasın ne diyelim. Bütün derdimiz bu olsun. 26/04/2016


Olmadı Enerya

15/04/2016 günü telefonuma "...no'lu doğal gaz aboneliğinize ait vadesi geçmiş 180 TL borcunuz bulunmaktadır. Otomatik ödeme talimatınızı lütfen kontrol ediniz." mesajı gelince doğal gaz faturamın son ödemesine  baktım: 14/04/2016 tarihiymiş. Bu durum daha önce de başıma gelmişti.

31/12/2015 tarihi itibariyle TÜİK istatistiklerinde kamuda çalışan personel sayısı 3.339.086 kişidir. Özel sektörde çalışanlar, asgari ücretle çalışanları hesaba kattığımız zaman bu ülkenin büyük bir çoğunluğu bordro mahkumu. Geneli maaşını her ayın 15’inde alır. Çoğunun 16’ında parası kalmaz. Değişik bankalardan maaşını alan bu kişilerin fatura ödemeleri genelde otomatik ödeme talimatı ile ödenmektedir. Maaşı 15’inde yatan bir kimsenin ödemesini banka nasıl yapsın. Benim de otomatik ödeme talimatlı. Hesabımda 14’ünde paranın olması mümkün değil. Bankaya talimat verip son ödeme tarihlerine hiç bakmıyorum bile. Ben nereden bilebilirim Konya Enerya firmasının hesabını, kitabını. Anladığım kadarıyla firma da benim hesabımı kitabımı bilmiyor. İki birbirini bilmez ısınıp gidiyoruz böylece.

Bordro mahkumunu aileleriyle birlikte hesapladığımız zaman büyük bir nüfusa tekabül eder. Enerya bu ödeme tarihini birkaç defadır yapmaktadır. İçinizden ek hesabınız olursa bankanız ek hesaptan çekebilir diyebilirsiniz. Herkes ek hesap kullanmıyor. Kullanmak durumunda da değilim. Siz ne derseniz deyin bu ödeme aralığı normal değil. Ödeme aralığı 15-20 tarihleri arasına çekilmelidir. Bu faturanın aralık, ocak aylarında geldiğini düşünün. Yüksek faturanın ödemesini kolay kolay her vatandaş yapamaz.  Faturasını gününde ödeyemeyen vatandaş gecikme cezasıyla karşı karşıya kalabilir. Benim takip edebildiğim kadarıyla son ödeme tarihi 14 olan 2.fatura ile karşı karşıya kaldım. Telefonuma ödenmedi mesajı gelmese haberim olmayacaktı. 2 defa bu şekilde bir gün gecikmeli ödememe rağmen gecikme cezasıyla karşılaşmadım ama bu, ileride karşılaşmayacağım anlamına gelmiyor.

Normal şartlarda bankada para bulundurmam. Cebimde az veya çok para ayırırım. Son ödeme tarihi 14 olan günde de cebimde para eksik olmaz. Burada dikkat çekmek istediğim nokta son ödeme tarihinin garipliği. İşin garibi kredi kartı ile ödemeyi de sanırım kabul etmiyor firma. Devlet bayram vb günler maaş öncesine denk geldiği zaman çoğu zaman maaş ödemesini öne çekebilmektedir çalışanlarına kolaylık olması için.

Hasılı Enerya’nın son ödeme tarihini 1-2 gün sonrasına çekmesinde  fayda vardır diye düşünüyorum. Sanırım firma çok zor durumda kalmaz. 26/04/2016




Turgutreis pazarı

20-24 Nisan tarihleri arasında Muğla-Bodrum’a bağlı Turgutreis beldesindeydim.  Bu ismi nereden almış diye  internet alemine bir göz attım. Osmanlı Döneminde donanmada amirallik yapmış ve Trablusgarp fatihi olarak bilinen bir komutanımız. O zamanlar adı Kara Toprak olan beldede dünyaya gelmiş bir denizcimiz. İsmiyle müsemma bir yer. Adı da yakışmış beldeye. İsmi hiç eğreti durmuyor. Cuk oturmuş. Hatta ismi tüm bir Bodrum’a verilebilirdi. İsmi bedavadan bir yere verilenlere duyurulur. Daha doğrusu ismi verenlere…

Turgutreis Bodrum’a 20 km’lik bir mesafede küçük bir sahil beldesi. Denizi ve havası güzel. Tabiatla iç içe şirin bir yer. Bir arkadaşın teklifiyle kaldığımız otelden çıkıp kurulmuş pazar yerlerine gittik. Pazardaki düzen, ahenk dikkatimi çekti: 

Kalabalık olmasına rağmen rahatsız edici bir ses yok. Karşılıklı açılmış tezgahlar aynı hizada, aynı büyüklükte, gelip geçen birbirini rahatsız etmiyor. Karşılıklı çarpışma yok, pazarcının bağırması yok. Müşteri gelip istediğinden kendisi seçiyor. Seçerken de sıkıştırıp bırakmıyor. Satan da malına güveniyor, alan da... Müşteriyi görünce ayağa kalkıp sattığından ikram eden pazarcılar var. Giyim ve yiyecek pazarı birbirine yakın mesafede ama ayrı bir yerde aynı gün kurulmuş. 


Zeytin, peynir gibi ürünler iş yeri buzdolaplarının içerisine konmuş, açıkta satılmıyor, büyük bir selenin içerisine ortası boş kalmış ve sapları boşluğa gelecek şekilde dizayn edilmiş ıspanaklar gördüm.

Yeşil soğan güzel bir şekilde istiflenmiş,  satılan her türlü yiyeceğe göz attığında bir düzenin ve intizamın olduğu dikkatlerden kaçmıyor. Tezgahların önünde satılan hiçbir mamulün döküntüsü yok, çöp yok. Bazıları tezgahın önüne çöp poşeti koymuş, çıkan çöpleri onun içine koyuyor. Her türlü satışı yapılan ürünün üzerinde fiyatı yazılı. 

Bir tezgahın önünde enginar soyan üç kişi gördük. Yanlarında durup biraz bilgi aldık. Hem soydu hem de anlattı bize. Soyduğunu ise büyüklüğüne göre ayırdığı 3 bidondan birisinin içine atıyor. Bidonların üzerinden de 5 TL, 4 TL ve 3 TL olarak fiyatları yazılmış, tane ile satıyorlar. Soydukları enginarın çöpünü de kendilerinin hazırladığı çöp kutusunun içine atıyorlar. Pazar dağılınca  belediye görevlilerine pek iş düşmeyecek anlaşılan. Çünkü ortam temiz bırakılıyor.

Giderken yolda çevreye  göz attım. Doğru dürüst kağıt vb çöp görmedim. Çöp kutusuna da fazla rastlamadım. Hasılı hayran kaldım. Daracık yollardaki temizliğe, pazarlarındaki düzene, ahenge, sebze ve meyvenin müşteri tarafından seçilişine. Rüya mı görüyorum bu gördüklerime dedim. Rüya falan değil. Her şeyiyle mükemmel gerçekten.  Dinlenmek için bir çay ocağına oturup çayımızı yudumlarken gördüğümüz pazar ortamını birbirimize tekrar anlattık. Baktım ki muhabbeti de tatlı bu pazarın. Tadı damağımızda kaldı anlayacağınız.

Kaldığımız otele doğru yol alırken daldım. Bir an için  kendimi Konya’nın semt  pazarlarında buldum. Anlatmaya ne gerek var. Yukarıdaki gördüklerimizin tam tersi değil mi? Ne seçebilirsin, ne pazardan geçebilirsin, ne düzgün mal alabilirsin, pazar dağıldıktan sonra zaten meydan savaş sonrası alanı andırır. Esnafımız ne kadar döküntüsü varsa oraya bırakır gider. 

Belediyelerimiz pazarlarımızın düzenine müdahale etmeli, Görgü amaçlı başka şehirlerin pazarlarına belediye görevlileri ve satış yapan pazarcılarımızın temsilcileri götürülmeli, ortam uzaktan izlenmeli.

Ahir ömrümde inşaallah yukarıda anlattığım pazarların benzerini Konya'mızda da görmek nasip olur. 26/04/2016