Ergenekon operasyonlarında tetikçi bir gazetede yazarlık yaparak sonradan "Ergenekon diye bir şey yokmuş, milli ordumuza kumpas kurulmuş" denip dava düşse de o sürece katkısı küçümsenemez.
Halk TV yetkilileri büyük bir başarıya imza atarak kendisiyle röportaj yapınca, Halk TV'den altı gazeteci birden istifa etti.
Spor programlarında yaptığı bilimsel skor tahminleri görülmeye değer.
Tartışma programlarında ortamı germede, sesini yükseltmede üstüne tanımam.
Bildim bileli bir şöhrete sahip. Şöhretinden hiç eksilme olmadı. Şöhretinde bir düşme sezdiği zaman yeniden gündeme gelmeyi de çok iyi becermekte.
En sonunda da "CHP'ye kayyum atanacak" paylaşımıyla gündeme oturdu. Bu haberle borsa yüzde 6 değer kaybetti.
Görünen o ki yaptığı iş ne ise ağırlığı olan biri. Siyaset, spor her alanda var. On parmağında on marifet.
Sayesinde gazeteciler işini kaybediyor, borsa düşüyor, ses getiriyor, infiale sebebiyet veriyor. Kısaca hep ses getiriyor.
Sonunda kayyum iddiasından dolayı yalan haberi alenen yaydığı için savcılık resen soruşturma başlattı. Göz altına alındı. Ama yapacak çok işi olmalı ki tutuklamaya gerek görülmedi. İfadesinin ardından adli kontrol şartı ile salıverildi. Sadece yurtdışı yasağı kondu kendisine.
İşin içine yalan haberi alenen yaymak girince Diyanet de topa girdi. Bu konuda bana da söz düşer dedi. Bu haftanın konusunu bu şöhret sahibine ayırdı. Hucurat süresinden bahsetti. Kısaca ahlak süresi olarak da bilinen süre özetlendi. Ayetlerin hem orijinali hem de mealine yer verildi. "Ey iman edenler! Size bir fâsık haber getirirse onun doğruluğunu araştırın…” emridir. Ayet-i kerime, bizleri; yalan haber ve yanıltıcı bilgilere karşı dikkatli olmaya çağırmaktadır. Zira ister gerçek hayatta isterse dijital mecralarda yalan haberleri yaymak, doğruluğu teyit edilmeyen bilgileri paylaşmak; insanlar arasında fitne ve fesadın ortaya çıkmasına, toplumda huzur ve güven ortamının zedelenmesine sebep olmaktadır. Nice insanların hayattan kopmasına, nice yuvaların dağılmasına, nice dostlukların bozulmasına yol açmaktadır. Asla unutmayalım ki, doğruluğundan emin olunmayan bir bilgiyi ve haberi paylaşmak, büyük bir günah, ağır bir vebaldir." kısmıyla adeta adına hutbe okundu. Yaptığın fasıklık dendi. Bize de bir fâsık bir haber getirirse doğruluğunu araştırın mesajı verildi.
Hasılı bu haftanın hutbesine Rasim hutbesi dense yeridir.
Bu durumda Rasim Ozan Kütahyalı'yı kıskanmaktan başka bir yol kalmadı bana. Öyle ya adıma bugüne kadar bir hutbe irat edilmedi. Kimsenin ekmeği ile oynayamadım. O kadar yıldır yazıp paylaşım yaparım. Rasim Ozan Kütahyalı kadar yazı ve paylaşımlarım ses getirmedi. Savcılık harekete geçmedi ve hiç gündeme oturmadım.
Not:Dikkatimi çeken hatibin hutbeyi bağıra bağıra okumasıydı. Hep mi böyle okur yoksa Rasim'e kızgınlığından mıydı bilemedim.
Merhabalar.
YanıtlaSilEn çok üzüldüğüm kumpaslardan biri olan ve ardından hiçbir şey olmamış gibi rahatça söylenen "Ergenekon diye bir şey yokmuş, milli ordumuza kumpas kurulmuş" cümlesine bir bakın. Yanacak bir şey olsa, bir kibritle yakmak isterdim bu cümleyi.
Neymiş bu Rasim Ozan Kütahyalı böyle, şöhreti hutbelere kadar girmiş.
Daha fazla bir şey yazmak istemiyorum. Çünkü hiç havamda değilim hocam. Hava bulanık yağmur atıştırıyor, ben de bulanığım.
Selam ve saygılarımla.
Sizde yağmur varmış. Bizde yağmur bile yok. Havaya gelince benim de havam yok. Ergenekon olayı ile birileri bir müddet ekmek yedi. Bizim sistemimiz düşman bulma üzerine kurulu. Başka türlü ayakta kalamayız. İşin ilginci bugün Ergenekoncularla birlikte çalışıyorlar. Belli ki bir kayıkçı kavgası imiş o süreç. Havamızı bozan o kadar şey var ki say say bitmez. Rasim bile bu ülkede meşhur bir gazeteci ise vah bu ülkeye.
YanıtlaSil