18 Nisan 2025 Cuma

KKTC'de Neler Oluyor?

Laikliğin sert ve tavizsiz uygulanması sonucunda, Türkiye uzun yıllar başörtüsü ve kılık kıyafet sorunu, laik ve anti laik gerilimi yaşadı. Partiler ve halk kutuplaştı. Başörtüsü gericilik, başı açıklık ise ilericilik gösterildi.

Başörtüsü dini bir simgedir. Okullara bu simge ile girilemez. Kamusal alanda başörtüsü takılamaz dendi. Üniversitelere başı örtülü kız çocukları alınmadı. Kayıt dönemlerinde başı örtülü çocuklar ikna odalarına alındı.

İkna olmayan kız çocukları okulunu bıraktı. Kimi başını açıp derslere girdi kimi de peruk vb. şeyler takmak suretiyle derslerine devam etti.

İnancın önündeki bu engelin kaldırılması için ülke çapında başörtüsüne özgürlük mitingleri, yürüyüşleri ve protesto eylemleri yapıldı.

Kamusal alanda başörtüsü ile görünen çalışanlara 28 Şubat sürecinde disiplin işlemleri yapıldı. Başını açmamakta direnenler görevden el çektirildi.

Partiler de ikiye bölündü. Eğitim ve öğretim engellenmesin diye üniversitelerde kılık kıyafet serbesttir türünden bir madde ile Anayasada yapılan değişiklik "411 el kaosa kalktı" şeklinde duyuruldu. Bu değişikliğe öncülük eden partiye kapatma davası açıldı. Anayasa Mahkemesi üyeleri oy çokluğu ile partinin kapatılmasına karar verdi. Nitelikli çoğunluk olmadığı için parti kapatma uygulamaya geçmedi.

Seçimlere başörtüsü damgasını vurdu. Kimi başörtüsüne özgürlüğü savundu kimi de yasağı. Hem yasağı savunanlar hem de yasağa karşı çıkanlar bu süreçten ekmek yedi.

Yargı ve kurumlar da yasaktan yana tavır aldı.

Kısaca bu süreçte başı örtülü olan yandı, başörtüsünü savunan da yandı.

Sonuçta başörtüsüne özgürlük diyenler büyük zafere imza attı. Yasağı savunanlar ise kaybetti. Bugün ülkede başörtüsü üzerinden bir tartışma yok. İsteyen, kamusal alanda başını örtebiliyor.

Kaybedenler sadece yasağı savunanlar değildi. Ülke de kaybetti. Çünkü Türkiye'nin uzun yıllarını alan, mağduriyetlere sebep olan bu gereksiz mücadele, ülkeye çok şeyler kaybettirdi. İnsanımız yok yere kutuplaştırıldı. Bugün bu yönde bir kutuplaşma olmasa da çoğumuzun bilinçaltında bu kutuplaşmanın izleri var. Yeter ki birileri yeniden deşelesin. Bu hastalığımız yeniden depreşir.

Niyetim, uzun yıllarımızı heba ettiğimiz başörtüsüne değinmek, bu süreci anlatmak değildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti okullarında yaşanan başörtüsü yasağı haberlere konu olunca, ister istemez Türkiye'de bir zamanlar yaşanan bu yasağa dikkat çektim ve kendi kendime dedim ki bizim yıllarımıza mal olan başörtüsü yasağını şimdi KKTC yaşıyor. Belli ki KKTC yetkilileri ve insanı, ana vatan Türkiye'nin yaşadığı bir süreçten ibret almamış ve yeni yaşamaya karar vermiş. Belli ki KKTC bizi çok gerilerde takip ediyor. Belli ki bizi bu konuda hocası olarak görüyor. Halbuki bu yasağın faydası olsaydı, bu ülke görürdü bu faydayı. Gel de bunu Kıbrıslı soydaşlarımıza anlat.

KKTC'nin etkili ve yetkili kişileri! Yanlış yoldasınız. Bizim dünümüzü değil, bugünümüzü örnek alın. Çünkü bu yasağın kimseye faydası yok. Yok yere gerilimi tırmandırmayın. Bilin ki bu yasak ülkenizin huzur ve mutluluğunu kaçırır. Gelin vazgeçin bu yasakçı zihniyetten. İyi bir laik, iyi bir dindar olmayı değil, iyi bir insan olun. Aranızda empati yapın. Birbirinizin giyim ve kuşamına saygı duyun. Birlik olun. Birbirinizin mutsuzluğu üzerine mutluluk kurmayın. Yoksa kaybeden sizler olursunuz.

Ki sizin birlik olma zamanınız. Kılık kıyafet yasağı ve bu tartışmalar üzerinden yıllarınızı yok yere heba etmeyin. Sizin bu gereksiz tartışmadan ziyade yapacağınız çok şey var. Daha devlet bile olamadınız. Dünyada sizi tanıyan ülke yok. Türkî Cumhuriyetleri bile Güney Kıbrıs'ta büyükelçilik açarken sizin bu işleri bırakıp bir araya gelip iyi bir diplomasi yürütmeniz ve ülkenizin tanınması için çaba sarf etmeniz gerekir. Sizin elzem konunuz budur. Gerisi, birbirinizi alt edemeyeceğiniz zaman kaybıdır.

2 yorum:

  1. Merhabalar.
    Başörtüsü konusunda KKTC devletini kim karıştırdı? Oraya bu başörtüsü nifakını kim soktu? Bu işin mimarı kimse, kabahatli de odur.

    Başörtüsü konusu bana göre çok boş bir konudur. İnsanları birbirine düşman etmek için ortaya atılmış bir nifak tohumudur. Bırakın herkes inancına göre nasıl kıyafet seçerse seçsin. Saçlarını kapatmak isteyen kapatsın, açmak isteyen de açsın. Bu bir inanç hürriyetidir. Laiklik de işte budur. Kimse kimsenin, bu noktada devlet de dahil inancına, kılığına, kıyafetine karışmasın. Herkes kendine yakışanı giysin. Benim kızım da kendi istediği için saçlarını kapattı. ben daha bir günden bir gün, kızım sen de saçlarını neden kapatıyorsun demedim.
    Hz. Yusuf filminde firavunun rüyasını yorumlamak üzere firavunun karşısına çıkarılan Hz. Yusuf, Potifar'ın uyarısına rağmen firavun karşısında eğilmemişti. Firavun da bu işe öfkelenince, Hz. Yusuf: "Efendim, niyetim size hakaret etmek değildir. Ancak benim inancım sadece inandığım Allah karşısında eğilmeme izin veriyor, bedeli hayatım bile olsa başkaları karşısında eğilmeme izin vermiyor." demişti. Firavun'da onun bu hareketini, dürüst olması nedeniyle hoş görmüştü.
    Bir kimsenin inancı, saçlarını kapatmasını gerektiriyorsa kapatsın ve buna kimse müdahil olmasın. İsteyen de saçlarını, açsın. Laiklik işte budur.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  2. Kıbrıs'ta başörtüsünün suni bir gündem olabileceğini düşünüyorum. Türkî Cumhuriyetleri Güney Kıbrıs'ta büyükelçilik açacaklar. Belki de bu gündem olmasın diye çıkarılmış olabilir.
    İsteyen başını örtsün isteyen örtmesin. Türkiye bundan çok çekti. Laiklik baskı aracı olarak kullanılmadığı müddetçe bundan tüm görüş sahipleri rahat eder. KKTC dünyada tanınmamışken tüm eforlarını tanınmaya vermeleri gerekirken böyle suni gündemle kendilerine yazık ediyorlar. Bir ara mavi vatan deyip durduk. Bugün o da dillendirilmiyor. Türkiye KKTC'de işgalci gösteriliyor. Böyle giderse KKTC'de elden gidecek. KKTC başörtüsü problemini çabuk atlatmalı. Sanki birileri KKTC'yi de İslamcılara teslim etmeye karar vermiş gibi. Türkiye'de de başörtüsü mağduriyeti İslamcıların önünü açtı.

    YanıtlaSil