Bu ülke, faydalananlar ve mağdur edilenler diye ikiye ayrılsa yeridir. Bir de sürekli nemalanan grup var. Nemalanan bu grup her devirde nemalanmaya devam eder. Bunlara beyaz Türkler dense yanlış olmaz.
Faydalanan ve mağdur edilen grup ise her devir ve sürece göre yer değiştirir. Faydalanan, bir başka süreçte mağdur, mağdur edilen de bir başka süreçte ihya olur. Bu yönüyle bu ülke, tuzu kurular, devrine göre ihya olanlar ve imha olanlardan müteşekkil.
İhtilaller, ihya ve imha olanlara bir örnektir.
Aynı şekilde 28 Şubat post modern darbesi de ihya ve imha olanlara bir örnektir.
Bu süreç dindar ve mütedeyyin insanların üzerinden buldozer gibi geçti:
Başörtülüler mağdur edildi. Kimi görevinden atıldı kimi okulunu okuyamadı.
Meslek liselerine katsayı engeli getirilerek bu okullar kapatılmaktan beter edildi.
Seçilmiş hükümete baskı yapılarak istifa ettirildi.
8 yıllık kesintisiz eğitime geçildi.
Altı ve mevzuatı sağlam olmayan yeşil sermaye çökertildi.
İrtica ile mücadele MGK'nin ilk gündem maddesi oldu.
İrticanın odağı kabul edilen iktidarın büyük ortağı parti kapatıldı. Sorumlularına yasak getirildi.
Uzatmayayım, bu süreçte adeta dindar ve mütedeyyin insanlar üzerinde terör estirildi.
Bin yıl devam edecek denilen bu süreç çok sürmedi. 10-15 yıl içerisinde bu sürecin yaraları sarıldı.
Aradan bunca yıl geçti. Sürecin mağdur eden aktörleri yargılandı ve mahkum oldular. Sürecin tüm izleri silindi. Bugün bu süreci savunan yok. O gün bu süreci savunanların ağzını bıçak açmıyor.
Niyetim 28 Şubat sürecini anlatmak değil.
Dikkatimi çeken, her seneyi devriyesinde bu sürecin mağdurları paylaşım yapıyor, bu sürece lanet okuyor, süreçteki mağduriyetini ortaya koyuyor. Bize şunu şunu yapmışlardı. Bunu unutmayacağız, unutturmayacağız diyor.
Elbette bu süreç zulmü ile anılacak. Çünkü bu süreç nicelerine mağduriyetler yaşattı.
Yalnız ölenle ölünmüyor. Bu süreci bu kadar yıl geçmesine rağmen her seneyi devriyesinde gündemde tutmanın, mağduriyeti öne çıkarmanın ne faydası var? Üstelik bugün bu süreci savunan da yok. Savunanlar sinmiş durumda. Aktörlerinin çoğu da öldü.
Buna rağmen her yıl dönümünde bu tür mağduriyet paylaşımları ve lanet okumaları nasıl anlamamız gerekir?
Belli ki süreç çoğu kimsede bir travma oluşturmuş. Aradan bunca yıl geçmesine, sürecin tüm izleri silinmiş olmasına rağmen oluşan bu travma hala yerinde duruyor ve tazeliğini koruyor.
Hiçbir zulmü görmezden gelemem. Hiçbir mağduriyeti de küçümsemiyorum. Yalnız bu travmadan kurtulmak, geçmişi yaşamayı bırakıp önümüze bakmak gerekir diye düşünüyorum.
Süreç tarih olmalı, tarihteki yerini almalı. "Acıları kuma, iyilikleri taşa yazmalı" artık. Elimizdeki dolu bardağı masaya bırakmalı. Değilse yaşanan bu travma kolay kolay atlatılmaz.
Geçmişle övünmeyi, geçmişe lanet etmeyi bırakıp önümüze bakmak lazım vesselam. Aksine, her yıl dönümünde yarayı kanatmak, yaşanan travmayı bırakmamak anlamına gelir ki bu da sağlıklı düşünmenin önünde en büyük engel olarak kalmaya devam etmek demektir. Çünkü devir, geçmişi yaşamak değil, önümüze bakma devridir. Süreç illa değerlendirilecekse bu süreç kimin işine yaradı, bunun üzerine kafa yormak gerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder