“Mahfi Eğilmez’in dört günün ekonomiye maliyeti ile ilgili çıkardığı fatura:
Borsadaki şirketlerin piyasa değeri kabaca 2 trilyon lira düştü.
Piyasadan yabancı çıkışları oldu.
Yerli yatırımcılardan dövize geçişler hızlandı.
Gösterge faizinin oranı yüzde 37,09’dan yüzde 44,60’a yükseldi, dolayısıyla Hazine’nin borçlanma maliyeti 7,51 puan arttı.
Türkiye’nin risk primi (CDS primi) 250 baz puandan 328 baz puana yükseldi. Bu artış, dış borçlanma maliyetimizi ciddi şekilde artırmış oldu.
TCMB, bu türbülansta kurun fırlayıp gitmesini önlemek için piyasaya sürekli döviz satışı yaptı ve bu nedenle rezervlerinde 25 milyar dolara yakın azalma oldu”. (Fehmi Koru, Karar gazetesi)
Yapılan operasyon ya da yolsuzluk ve terör yargılamasının neresindesiniz bilmiyorum. İster içinde ister dışında ister tarafı ister karşısında olun. Sonuç bu ekonomik tabloyu hep birlikte biz çekeceğiz.
Ekonomiye maliyeti oluyor diye yolsuzluğun üzerine gidilmesin mi?
Elbette gidilsin hem de ucu kime değerse değsin, yolsuzluğun üzerine gidilmeli. Buna kimsenin diyeceği yoktur. Çünkü yolsuzluğun savunulacak bir tarafı olamaz.
Yalnız belli zamanlarda belli kişilere değil, zihniyeti ne olursa olsun, her türlü yolsuzluğun üzerine gidilmeli. Bunun hesabı amme adına sorulmalı.
Yolsuzluğun üzerine gidilirken de bu ülkede olup biten her şeyin sonucu göz önüne alınmalı.
Yumuşak karnımız ekonominin kırılganlığı dikkate alınmalı.
Attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değmeli.
Pirince giderken evdeki bulgurdan olmamalı.
Ekonomiyi derinleştirecek onulmaz yaralara imkan verilmemeli.
Alınması gereken tedbirler zamanında jet hızıyla alınmalı.
Yapılacak yolsuzluk operasyonu adliye koridorlarında yürütülmeli.
Piyasayı ürkütecek söz ve eylemlerden kaçınılmalı.
Etkili ve yetkili kişiler mahkemeyi etkileyecek beyanlardan uzak durmalı. İşi bağımsız yargıya bırakmalı.
Daha yargılama başlamadan, iddianame hazırlanmadan önce bu konuda basının kalem oynatmasına izin verilmemeli. Basın aracılığıyla yargılama yapılmamalı.
Süreç şeffaf yürütülmeli.
Çamur at, izi kalsın felsefesi kamuoyunda oluşmamalı.
Rakibi alt etme, had bildirme imajı verilmemeli.
Hakim ve savcıların görevlerini rahat yapabilmesi için yetkili makamlar rahatlatıcı destek açıklaması yapmalı.
Yüksek şüphe olsa bile kimse yargı son kararını vermeden suçlu ilan edilmemeli. Beraatı zimmet asıl olmalı.
Suçun bireyselliği esas olmalı. Tüm bir kesimi lekeleyecek ve töhmet altında bırakacak toptancı yaklaşımlardan uzak durmalı.
Yargılamayı bahane ederek meydanları yakıp yıkmamalı. Demokratik hak kullanılırken tarafların ailelerine her türlü hakaret yapılmamalı. Aileler aziz bilinmeli.
Burada zaten süreç böyle yürüyor diyenimiz çıkabilir. Kimseyi töhmet altında bırakmak istemem. Yalnız süreç normal bir yargılama şeklinde işlemiş olsa yani herkes yargıya tam güvenmiş olsa piyasa bu şekil olumsuz tepki vermez. Çünkü yargının kararı aleyhimize bile olsa şeriatın kestiği parmak acımaz misali, yargılamanın yansız ve tarafsız olduğuna kamuoyu kani olmalı. Görünen o ki kamuoyunun hepsi yargılama konusunda hemfikir değil.
Merhabalar Hocam.
YanıtlaSilKonuyu tarafsız, yansız ve hakkaniyetli bir ölçüde ne güzel ele almışsınız. Tebrik ederim, sizi kutlarım.
Ben de şimdi sizin gibi düşünüyorum. Peki soruşturmayı başlatan iktidarın amacının ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Yanlı ve yanlış bir yol izliyorlar. Soruşturmanın muhatabı olan taraf da tepkisini gösteriyor. Eee şimdi ne olacak, nasıl olacak? İki ucu b.klu bir değnek, ne tarafından tutsanız eliniz pisliğe bulaşacak...
Selam ve saygılarımla.