Ana içeriğe atla

GSM Operatörlerini Nasıl Bilirsiniz?

GSM operatörleri bir, iki yıllık paket açıklıyor. Bir tanesine giriyorsun. Taahhüt süresi olduğu için memnun olmasan da operatörden ayrılamıyorsun. Şayet ayrılmaya kalkarsan yüklü para ödemek durumunda kalıyorsun.
Bu yazdıklarımı bilmeyenimiz yok.
Yine GSM operatörlerinin ellerindeki müşterisini tutmaktan ziyade yeni müşteri arayışına girdiklerini, halen devam eden müşterisini kampanyadan yararlandırmayarak güle güle dediklerini, başka operatörlerden gelecek olanlara cazip kampanyalar düzenlediklerini de biliyoruz. Müşteri, biz sizin eski müşteriniz. Bu kampanyanızdan biz de yararlanalım dese de faydası yok.
Bundandır ki çoğu kimse sürekli üç GSM operatörü arasında hat değiştirip duruyor.
Hakkını yemeyelim her operatör taahhüt sürenin bitimine doğru o değilden arıyor. Kullandığınız paketin yeni fiyatı şu. Biz sizi şu kadar indirimli fiyattan devam ettirmek istiyoruz diyor ama söylenen rakam uçuk kaçık olunca müşteri yeni arayışlara giriyor.
Bu sene GSM operatörleri, sanırım yeni müşteri kazanamaz oldular ki işi baştan sıkı tutuyor. Mevcudu bari tutalım istiyor. Bundandır ki daha taahhüdün bitmesine 6 aydan fazla bir süre olmasına rağmen arayıp "Bu kullandığınız pakete 5 GB İnternet fazla olacak şekilde şu yeni kampanyamızdan yararlanmanızı istiyoruz. Paketin normal ücreti 2 bin küsur. Size özel 1400 indirimle şu kadar ücret ödeyeceksiniz" türünden izahat yapıyor. Bir de "biliyorsunuz ücretler sürekli artıyor. Sizin sürenizin bitimine daha var ama bu paketler yeni yıldan sonra daha da artacak" diyor. Yani aklın varsa gir yoksa gününü götürdün dercesine aba altından sopa gösteriyor.
Anlamadığım, bir yıllık taahhüdün bitmesine daha 6 aydan fazla bir zaman olmasına rağmen bu arama niye?
Müsaade edin de vatandaş taahhüt edilen süresini tepe tepe kullansın.
Haydi aradılar diyelim. Sahtekar esnafın, satacağı ürünün fiyatını müşteriye çok yüksek söyleyip sonra anormal bir şekilde fiyat düşürmesi gibi bu GSM operatörleri de 2 bin küsurluk fiyatları 300-400'e indiriyor.
Bu GSM operatörlerinin hepsi mi böyle yoksa benim hattını kullandığım operatör mü böyle?
GSM operatörleri şunu bilsin ki fiyatı yüksek çekip sonra iyice düşüren esnafı bizim insanımız hiç sevmez. Zira onları sahtekar olarak görür. Genelde kurumsallaşmamış esnaf bunu yapar.
Bildiğim kadarıyla üç GSM operatöründen ikisi halihazırda devletin elinde. Merak ediyorum, bunlar da mı küçük ve kurumsallaşmamış esnafın yolundan gidiyor ya da biz bize benzeriz. Tencere kapak gibiyiz. Yok aslında birbirimizden farkımız mı diyorlar? Eğer böyle ise yandık demektir.
Bu durum sadece GSM'lerde değil, ev internetlerinde de böyle. 50 megabit hızınızı şu kadar farkla 75 megabite çıkaralım telefonu açılıyor. 50 megabit hıxınızdan memnun değilim. Önce 50 megabit taahhüdünüzü yerine getirin. Çünkü randıman alamıyorum. Sonra 75 megabite geçeyim diyorum. Efendim, bunun için çalışıyoruz diyor. İyi de İnterneti açmaya gelen servis elemanınız, "50 megabiti bu hat zor çeker. Yükseltelim denirse kabul etmeyin. Boşa para verirsiniz" sözünü nereye koyacağız? Bari elemanlarınıza sıkı sıkı tembih edin de bu şekil çelişkiye düşmeyin. 
Sanırım GSM ve ev İnternet sağlayıcıları bizimle dalga geçiyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda...

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam ...

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim de...