Diyanetin cuma hutbelerinde okunmak üzere seçtiği konuların her yıl birbirinin tekrarından ve belirli gün ve haftaları takip etmekten ibaret olduğunu bilmeyenimiz yoktur. O kadar geniş bir müktesebatın dar bir daire içinde dönmesi olacak şey değil.
Diyanet niçin aynı çember içinde döner durur? Öyle zannediyorum, birçok konu Diyanet için cıs hükmünde.
Fakat Diyanet'in 6 Aralık 2024 tarihli hutbesi, "Miras: Sınırlarını Allah’ın Belirlediği Hak" başlıklı bir konu idi. Doğrusu bu konu ve böyle bir konu seçilmesi beni şaşırttı. Çünkü Diyanet netameli konulara pek girmez. Bizi özellikle beni şaşırtsa da bu konuyu ele aldığı için Diyanet’i tebrik etmek lazım.
Bildiğim kadarıyla Diyanet miras konusunu hutbede ilk defa işledi. Hutbe baştan sona mirasa ayrılmıştı.
İçerik olarak eksik olsa da uygulamaya yönelik bir öneri sunmasa da güzel bir hutbe idi.
Hutbe metninde “Anne babanın ve yakınların miras olarak bıraktıklarından erkeklere pay vardır; yine anne babanın ve akrabanın miras olarak bıraktıklarından kadınlara da pay vardır. Allah, miras malının azından da çoğundan da bunları farz kılınmış birer hisse olarak belirlemiştir. " demek suretiyle Nisa süresi 7.ayete, hadis olarak da “Miras malını hisse sahipleri arasında Allah’ın Kitabı’na göre taksim edin…” ve “Allah’tan korkun ve evlatlarınız arasında adaletli olun.” hadislerine yer verilmiş. Ayrıca" Yüce Rabbimizin mirasla ilgili belirlediği sınırları asla ihlal etmeyelim." demek suretiyle Kur'an'da belirlenen miras taksiminin hududullah (Allah'ın koyduğu sınırlar) olduğuna işaret edilmiş.
Hem konu hem de içeriği yönünden hutbe güzel olsa da Diyanet,” Hak sahiplerine paylarını verin, kız çocuklarını mirastan mahrum etmeyin, dağıtımda adaletten ayrılmayın” gibi genel ifadeler kullanarak bu önemli konuyu geçiştirdi.
Hududullaha riayet edin derken miras taksimini genel hatlarıyla ele alan ayete yer verirken nedense varislerden hangisinin hangi oranda mirastan pay alacağını bahseden ve tek tek özele inen Nisa 11.ayete hiç değinmedi.
Bir taraftan hududullah derken diğer taraftan “Bunlar Allah’ın hududur” ayet mealinin yer aldığı Nisa 11’deki taksimattan bahsetmemesini açıkçası garipsedim. Çünkü bugün miras konusunda vereseler arasında dananın kuyruğunun koptuğu yer bu ayettir. Pekala genel ifadelerden sonra dinin taksimatı niçin bu şekil yaptığını da izah etseydi, kafalardaki müphemlere ışık tutmuş olurdu. Açıkçası Diyanet dostlar alışverişte görsün türünden bu konuyu ele almış ama sadede gelmemiştir.
Sadet nedir derseniz, günümüz insanı eşit paylaşımı esas alan Medeni Hukuk ile dinin 11.ayetinde belirttiği kadının erkeğe oranla yarım miras alması arasında sıkışıp kalmıştır. Medeni Hukuka göre taksimatı yapsa olmuyor. Dinî paylaşım yapsa olmuyor. Çünkü vereseler arasında eşit paylaşımda bile sorun çıkarken dini paylaşımda hayli hayli sorun çıkmaktadır. Her ne kadar hutbede de bahsedildiği gibi vereseler rızaya dayalı taksimat yapabilir dese de işin içine para ve mal girince rızaya dayalı paylaşım yapanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
Günümüz insanını bu ikilemde kurtaracak formül, bence “Evlatlarınız arasında adil olun” hadisidir. Aile bireylerinin üstlendiği sorumluluğa göre bir taksimi esas almak sorunu çözer gibi geliyor bana. Çünkü sosyal olaylar zamana, zemine göre değişir. İki erkek kardeş bile aynı sorumluluğu üstlenmiş olmayabilir. Kız çocuğu erkek kardeşlerinden daha fazla taşın altına elini koymuş olabilir. Bu yönüyle Medeni Hukuktaki taksimat da çok adil olmayabilir.
Hasılı günümüzde en iyi taksim rızaya dayalı taksim olsa da rıza yoksa aile bireylerinin üstlendiği sorumluluğa göre farklı farklı oranlar belirlenebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder