İlk sınavları yapacağım. Sınav tarihini belirledim. İlk üniteden sorumlu olacaklarını öğrencilere söyledim. Sınavdan önce ünite değerlendirme soruları göndereceğim. Gönderdiğim sorular arasından soracağım. İçinizden bir öğrencinin cep numarasını alacağım. Hazırladığım soruları ona göndereceğim. O öğrenci de sınıfın WhatsApp grubuna atıp arkadaşlarıyla paylaşacak. Bu görevi kim yapmak ister dedim.
Bir öğrenci ben sınıf başkanıyım. Benim numaramı alın dedi. İnternet sıkıntın yok değil mi dedim. Şimdi yok ama evde ve işyerinde var. Oradan atarım dedi. Kızım, her ihtimale karşı başka bir arkadaşının numarasını alayım o zaman dedim. Alla Alla... Var dedim ya dedi. İyi o zaman söyle numaranı deyip kaydettim. Yalnız öyle Alla Alla demen hoş değil dedim. Size demedim. Şu arkadaşa söyledim dedi. Artık kime dediyse.
Numarasını kaydettiğim öğrenciyi girdiğim 9.sınıflar için oluşturduğum gruba aldım. Daha doğrusu direk gruba alamadım. Hanımefendiyi gruba davet ettim. Davete ertesi gün icabet edebildi.
Pazartesi yapacağım sınavın çalışma sorularını perşembe günden oluşturduğum 9'lar grubuna attım. Sınıf grubunuzla paylaşın. Paylaşan arkadaşımız, paylaştım yazsın dedim.
Cumartesi gününe kadar bekledim. Beş sınıfın temsilcisi paylaştım yazarken iki sınıfın temsilcisi paylaştım yazmadı. Şu şu sınıflara paylaşım yapıldığına dair dönüt almadım. Lütfen paylaşım yapın hatırlatması yaptım. Bu iki sınıf görevlisinden yine tık yok.
Cumartesi motor bölümünden sorumlu öğrenciyi aradım. Öğrenci, hocam, sınıf grubumuzda yönetici olmadığım için paylaşım yapamıyorum. Yönetici arkadaşa göndereceğim. O paylaşacak dedi. İhmal etme, hemen halledelim dedim. Tamam hocam dedi.
Diğer kız öğrenciyi WhatsApptan aradım. Cevap vermedi. Telefonla aradım. Ulaşılamıyor dedi.
Pazartesi ilk dersim motor sınıfına. Çocuklar sınıf WhatsApp grubunuza sorular geldi mi dedim. Hayır dediler. Görevli öğrenciye, niye göndermedin dedim. Yönetici arkadaşa gönderdim. O göndermemiş dedi. Nerede o dedim. Daha gelmedi, yolda imiş dedi. Tekrar gönder, arkadaşını da ara. Hemen sınıf grubuna paylaşsın dedim. Güç bela paylaşım yaptırabildim.
Teneffüste paylaşım yapıldı dönüşü yapılmayan güzellik sınıfına gittim. Çocuklar çalışma soruları geldi mi dedim. Hayır dediler. Bana Alla Alla diyen öğrenciye, paylaşım yaptın mı sınıfla dedim. Hayır dedi. Niye dedim. Ben başkanlığı bıraktım dedi. İyi kızım da başkanlığı bırakman sınıf grubuna soruları göndermene engel mi dedim. Sessizlik. Aradım. Cevap vermedin. Ardından ikinci kez aradım. Telefonuna ulaşılamıyor uyarısı aldım. Bu ne iş dedim. Ne zaman aradınız? Benim telefonum iki haftadır bozuktu dedi.
Hemen bir başkasının numarasını kaydedip, kızım grubunuzla paylaşın, öğleden sonra yazılıyız dedim. Bu meseleyi de bu şekil çözdüm.
Öğleden sonra güzellik sınıfının dersine girdim. İlk ders yazılı yaptım. Başkanlığı bıraktığı gerekçesiyle sınıf grubuna soruları göndermeyen öğrenci sınava girmedi. İkinci ders teşrif etti.
Kağıdı uzatıp sınavını yaptım. Sınav sonrası, kızım, soruları göndermeyerek arkadaşlarını mağdur ettin. Bu yaptığın doğru değil. Ne yapıp ne edip o soruları göndermeliydin. En azından yeni sınıf başkanına soruları gönderebilirdin. Sorumluluk bunu gerektirir. Yapmayacağın görevi almayacaksın dedim. Tamam dedi.
Bu kız çocuğuna sesimi yükseltmeyerek sabrettim. Hayatımda bu yaşta bu kadar sorumsuz, lakayt ve rahat öğrenci görmedim. Aynı anda bahane üretmede de üstüne yok. Yalanın sayısını söylemeye zaten gerek yok. Zaten kendisini iki hafta önce kaydettim. Sınav tarihini o zaman belirledim. Ne ara başkanlığı bıraktı, sınıf öğretmenleri ne zaman değiştirdi, anlamış değilim. Telefonu be zaman bozuldu? Çünkü iki haftadır bozuk dediğine göre numarasını aldığım zaman da bozuk olmalıydı. Pot üstüne pot kırmasına, yalan üstüne yalan söylemesine ve bahane üretmesine rağmen, hocam kusura bakmayın bile demedi.
Bu kadar rahatlığa da pes doğrusu. Allah ailesine sabır versin. Evlenecek olana da.
Yorumlar
Yorum Gönder