Bugün bir sitenin parkına 5-10 dakikalığına arabamı park ettim. İndiğim zaman gördüm ki arabanın tekerinin yanında maden suyu şişesinin un ufak olmuş parçalarını gördüm.
Şişe buraya atılmamış. Özellikle kırılmış. Cam kırığının bazıları büyük kalmış. Ayağını bassan ayakkabını deler geçer. Kazara yalın ayak olsan, ayağını parçalar. Arabanın tekeri bassa lastiği patlatır.
Konya İstasyonunun Havzan tarafındaki araç park yeri de bu şekil şişe kırıklarıyla dolu.
Gördüğüm bu manzara sadece bu sitenin ve İstasyon parklarına ait değil, çoğu yol kenarlarında, yürüyüş parkurlarında, park ve bahçelerde ve umum yerlerde ya kırılmış ya da içildikten sonra duvara, duvar kenarına, bankın üzerine vb. yerlere bırakılmış bir şekilde görmek mümkün.
Bu tür cam şişelerinin içildikten sonra çöp kutusuna atılması gerekirken atılmayıp umum yerlere rastgele bırakılmasından geçtim. Niçin kırılıyor, inanın, anlamış değilim.
Belli ki birileri tıka basa yedikten sonra mideyi rahatlatmanın yolu olarak maden suyu içmede buluyor. İçsin, afiyet olsun. Hoş o mideyi değil maden suyu, bir süre hiçbir şey rahatlatmaz. İçtiğiyle kalsa iyi. İçilen maden suyu şişeleri bu tür yerlerde özellikle kırılıyor ve kırmaktan zevk alınıyor.
Öyle zannediyorum, gençler kırıyor bu şişeleri. İşin garibi içtiğiniz maden suyu şişesini kırın, un ufak edin diye ne ailesi söyler ne okul söyler ne de toplum. Buna rağmen bu çocuk veya gençler nereden ve kimse öğreniyor bu şekil şişe kırmayı. Herhalde bu çocuk veya gençler özellikle umum yerlerde bu şekil şişe kırıklarına çok rastlıyor ki demek ki içtikten sonra kırılıyor diye belleklerine yerleşiyor. Kısaca bu çocukların hocası bizzat toplumun kendisi. Halbuki herkes içtiği maden suyu şişesini geri dönüşüm veya çöp kutusuna atsa, etrafta kırık veya sağlam hiçbir şişe görünmese, şişe kırmak bu çocukların aklına bile gelmez.
Hoşça vakit geçirmek için yapılan bu eylem, yanlışlıkla üzerine basan kimseler için ne tür bir tehlike barındırdığını bu çocuklar öğrenmeli ama nasıl? İşte buna verecek bir önerim maalesef yok.
Aklıma, depozite geliyor. Bakkal, market veya büfeden alınan her maden suyu veya cam şişenin bedeli de alınsa, geri iade edildiğinde bir anlam ifade eden bir meblağ olsa öyle zannediyorum, kimse içtiği maden suyunu kırmaz. İçtikten sonra boş şişeyi gözü gibi korur. Gördüğü bakkal veya markete teslim ederek depozitosunu geri alır.
Bu depozito alma uygulamasını sadece cam şişelerde değil, pet şişelerde de uygulamak gerek.
Böyle bir uygulama hem çevreyi temiz tutacak hem toplanan pet veya cam şişeler geri dönüşümde kullanılacak hem de depozite sayesinde temizlik bizzat vatandaşa yaptırılmış olacak.
Cam şişe veya pet şişe ya da çevreyi kirleten her şey pekala geri iade ile ekonomiye yeniden kazandırılmış olur.
İyi de bunu kim yapacak? Bunun için büyük organizasyon gerek. Bu çok zor, uygulama imkanı yok denebilir.
Bu işi devlet organize edecek. Diyecek ki şişe veya pet şişeyi satan depozitolu satacak. Şişeyi getiren para iadesi alacak. Toplanan bu boş şişeler de yeniden ekonomiye kazandırılması için ilgilisi tarafından toplanacak. Geri iadeyi kimse almak istemezse pekala belediyelere bu görev verilebilir. İlk başta aksaklıklar olabilir ama başlanırsa aksayan yönler de düzeltilir.
Devlet yetkililerine duyurulur.
Yorumlar
Yorum Gönder