Devletler arasında gerilim, iyi ilişkiler, limoni durumlar ve anlaşmazlıklar olur. Sorun diplomatik yolla çözülmeyecek çalışılır. Olmadı. Nota, ültimatom, kınama ilişkileri kesme, büyükelçiyi çekme hatta savaş bile olabilir. Tüm bunlar uluslararası ilişkilerde olağandır. Sonu savaş bile olsa diplomatik dil terk edilmez.
Yalnız ifrat ve tefritte, dostluk
ve düşmanlıkta, sevgi ve nefrette ölçülü olmak gerektiğini gerekir.
Dış politikada ilişkiler bozuldu diye iç siyaset malzemesi yapılmaz.
Birileri Sisi'ye benzetilmez. Sisi mi, Binali mi denmez. Çünkü kişilerin
onurundan önce gelir devletlerin onur ve itibarı.
Mursi ve Rabia yine iç siyasette kullanılmaz.
Mursi ve Rabia mazlumun yanında yer almak ise gündemden düşmez.
Sisi yaptıklarından vazgeçmediğine göre
hiçbir şey olmamış gibi gidip gelmeler düşündürücü.
Mısır ile gerilim dolayısıyla Mısır
bildiğim kadarıyla Yunanistan ile kıta sahanlığı anlaşması yaptı. Sisi'yi Yunanistan'ın
kucağına itmiş olduk. ABD gemilerini bu bölgeye gönderdi. Biz bir zaman Ege'de
petrol ve doğal gaz arıyorduk. Aramayı sonlandırdık. Libya ile anlaşmıştık. Bir
ara Libya Türkiye birlikte idi. Hiç gündemden Libya düşmezdi. Bildiğim
kadarıyla Libya o anlaşmayı mahkeme kararıyla iptal etti. Kısaca Mısır gerilimi
dolayısıyla birçok imkanlardan mahrum kaldığımızı düşünüyorum. Keşke bozulan ilişkilerin
düzeltilmesi için bu kadar zaman Basra harap oluncaya kadar beklenmeseydi.
Şimdi Suriye için de aynı durum söz konusu. Kayıplar geri
gelmez. İçimizdeki on milyonu bulan Suriyeliler bizden bir parça artık. Kürtler
Suriyelilerden çok memnun. Bizi unutturdular diyorlar. İleride Arap-Türk
fitili ateşlenirse hiç şaşmam. Kayseri bunun provasıydı.
Türkiye dahil bölgedeki ülke yönetenlerin senaryoyu yazan
aktör olduğunu düşünmüyorum. Her biri kendi ülkesinde Cüneyt Arkın rolünü
oynuyor. Halbuki Cüneyt Arkın'a o rolü veren senaristler var.
Arap Baharı dediğimiz, benim de
destek verdiğim süreç, İsrail'in güvenliği için olduğu noktasına geldim. Nerede
İsrail için potansiyel tehlike varsa, Mısır, Irak, Suriye, Libya yerle bir
edildi. Bugün İsrail hiç olmadığı kadar güvende.
Olayları sonuçları itibariyle
değerlendiriyorum. Bozuşmalar hep aleyhimize işledi. Halbuki gerilimi iyi
yönetebilirdik. Mesela devletler arası ilişkilerde endişe dili çok meşhurdur. Bunu
pekala biz de kullanabilirdik.
Bir diğer husus, adı siyaset de
olsa biraz omurga gerek. Elbette ilanihaye düşmanlık olmamalı. Düşmanlıktan ne
kadar erken vazgeçilirse kârdır.
Yine devletler arası ilişkilerde
dostluk olmaz. Mesela dostum Putin olmaz. Rus'tan da dost olmaz zaten. Kazan
kazan politikası güdülür. İlişkiler ne kadar kötü olursa olsun asgari seviyede
de olsa ilişkileri koparmamak gerek.
Merak ettiğim ve garibime giden
şartlar ve taraflar değişmeden, taraflar geri adım atmadan, onca söylenen söz
ve hakaretten sonra nasıl bir araya geliniyor, inanın benim akıl havsalam
almıyor. Ama ne olursa olsun, ilişkileri düzeltmek, ülke menfaati için bir
araya gelmek gecikmiş de olsa olumludur.
Bunları siyaset olsun, birilerini eleştireyim diye
yazmadım. Kendi düşüncem. Ki iyi ki bu ülkeyi ben ve benim gibiler yönetmiyor.
Zaten yönetemezdim. Siyasetten hangi düşüncede olursa olsun hiçbir şey
beklemiyorum.
Son olarak dünyayı mavi kan
dediğimiz insanlar yönetiyor. 13 tane para babası var. Ülkelerin başındakiler
onların senaryosunun dışına çıkamaz. Dünyada yönetenler var, yönetilenler var.
Biz daima yönetilen ülkeyiz, diğer ülkeler de aynı. Kısaca devletlerin değil,
kişileri yönetimi söz konusu.
Yorumlar
Yorum Gönder